Paylaş
Sen tasarruf oranını yüzde 3’e indir.
El kesesinden bey gibi yaşa.
Tembellik oskarlarını kimseye bırakma.
Elalemin üstüne yıkıl, habire borçlan.
Hesap vakti geldiğinde, üstelik pek bir asabileşerek, celalleşerek, yavuz hırsız hallerine kalkış.
Hani, mazlum, bükük, rollerde olsan ihtimal yine kandıracaksın.
Bu tam bir pişkin batakçı fotoğrafıdır. Kimse bunu kabullenemez.
Hele kurnaz başbakanınla oluşturduğun bozacı-şıracı oyununa hiç gelmez.
Son yıllarda Yunanistan’a çok sık seyahat ettim. Hep hayret ettik. Yahu alış-veriş yapacağız, birkaç saat dışında açık dükkan bulmak ne mümkün.
Sanki adamlara babalarından hanlar-hamamlar kalmış onun sefasını sürüyorlardı.
Nasıl bir toplumsal kültürdür ki hep bir “yıkılacak yer olsun yeter ki ben keyfimi aksatmayım” arayışında.
Aradıkları kurban Avrupa Birliği idi.
Onların acemilikleri, bunların hileleri, bir güzel adamları içeriye aldılar.
Öncesinde, hiç olmazsa gemicilikleri vardı, biraz da bankacılık, çimento.
O da zor geldi zat-ı muhteremlere.
Kala kala, turizmle maçı idareye etmeye başladılar.
Orada bile Arnavut, Moldovalı türü garsondan geçilmiyordu.
Bu dünyada, bu keyfin karşılığı, hadi bilemedin 3-5 bin dolar kişi başı gelirdir.
Öyle 20 bin dolarların üzerinde beleş yaşamak yoktur. Göz göre göre Avrupa Birliği’ni tokatladılar.
Şimdilerde, kurnaz ya bunlar, “borcumu ödemem, fedakarlık yapmam, sen koşulsuz yardıma mahkumsun”, zarını oynuyorlar.
“Dünya finans sistemini esir aldık” hesabı yapıyorlar. “Arkada sırasını bekleyen diğer Akdeniz tembellerinin tetikleyicisi oluruz, AB’yi bile bitiririz” diye tehdit ediyorlar.
Bunlar hakikaten çok uyanık. Bunlardan korkulur. Avrupa, referandum şımarıklığına geçit vermedi. Hesapları, “hayır”ı demokrasinin erdemine bağlayacaklar ve “küresel efendi”lere (!) pek bir onurlu direniş tezgahlayacaklardı. Ne diyelim. Pes...
Paylaş