Yepyeni Anayasa gerek

21. YÜZYIL, toplumların, demokrasinin tadında vardığı dönemlerdir. Artık tüm sistemler insan odaklı olma durumundadır, birey esastır, özgürlükçülük vazgeçilmezdir.

Haberin Devamı

Ancak insan üst kimliği üzerine inşa edilen modern zamanlar, aynı insanın mutluluğunun alt kimlikleriyle uyumlu bir dengede biçimlendiğini görüyor, hissediyor ve gereğini yapmaya çalışıyorlar.
Hayatın aktığı yer, materyal refaha kavuşma baskısının zaten yeterince yorduğu insanların, hiç olmazsa kendiyle barışık, alışkanlıklarının konforundan istifadeyle soluklandığı, anasının kuru fasulyesinin tadında şımardığı bir altın dengeye ulaşmaktır.
Birey olabilmek, birey olmanın özgüvenine kavuşmak, hiç şüphesiz evvel emirde, hazmedilmiş, doya doya yaşanan, doya doya yaşamaya devam ettiğimiz alt kimliklerimizin üzerinde filizlenebilecek bir kalite.
Cumhuriyetimizin kurucu iradesi, çağdaş toplum hayalinde bu işlerin kestirmeden yapılabileceğine inandı.
İnsanın sosyo-psikolojik bütünlüğüne pek değer vermedi.
Planlamakla “batılı” olabileceğini varsaydı.
Bugün, zorlamayla şişirilen lastik hava kaçırıyor.
Baskıya uğratılmış tüm kültürel değerler, sırası geldikçe, şoku atladıkça, sahiplerince son yüzyılın tarih yapıcılarına sual açacaklar.
Sosyal mühendisliğin yarattığı tahribat bu ülke insanlarının gelecek on yıllarda yaşayacakları acıların en önemli sebebi olacaktır.
Kürt Kürtlüğünü en insanlık dışı bir anlayış üzerinden kazanmaya çalışıyorsa, devrinin geldiğine inanan kimi dindar, hala içindeki husumeti huzura, empatiye dönüştürmekte zorlanıyorsa, İstanbul’daki Rum Patrik üzerine sindirilmiş uysal kedi rollerinde şaşkın ve zoraki gülümsüyorsa, Sarı Gelin türküsünün, kökünde Ermeni’nin ama bal gibi bu çoğrafyanın ortak hissedişi olduğunu, “Neden o halde” diyen bakışlarımız soruyorsa, Tüm bunlar kolayından tamir olmaz, belki hiç olmayacaktır.
İşte yeni Anayasa bu yüzden çok önemli.
Toplumsal barış, bu sorunlara sebep olan zihniyetin bahşedici bakış açısı ile sağlanamaz. Bağlı olarak, bu zihniyetin simgesi mevcut anayasa üzerinden “iyileştirici” çabalar sorunları çözemez, daha da derinleştirir.
Şimdilerde önümüzde tarihi bir fırsat duruyor. Zaman, paradigmalarımızı kırma, evrensel demokratik ilkelere yaslanma, yurttaş bilincini yaratma, ortak ülküyü birbirimizin üstüne basmadan, çağdaş insana yakışır şekilde elbirliği ile oluşturma zamanıdır.
Zihnimizi bulandırmadan, her seviyede yer etmiş bürokratik oligarşinin kuyrukçularına kapılmadan tüm toplum bu ortak heyecanı hissetmeli, desteklemeliyiz.

Yazarın Tüm Yazıları