Yeniden Batıcılık(mı)

GEÇEN yıl bu vakitlerde, “Siyasi iktidarın dış politikası nedir” diye sorulsa, büyük çoğunluğumuz şu analizi yapardı: “AK Parti, biraz da mecburiyetten, son 85-90 yılda yaşanan büzülme dönemimizin sonuna gelindiğini teşhis ederek, yeniden genişlemeci bir vizyonu yürürlüğe koymak istiyor.

Haberin Devamı

Bu amaçla Arap coğrafyasında din, Türkmenlerin yaşadığı yerlerde etnik kartları kullanarak Türkiye’nin ağabeyliğinde yeniden bir güç odağı oluşturmayı hedefliyor.”
Bu tip politikaların hiç şüphesiz emperyal bir yönü de vardır. Özellikle enerji kaynakları üzerindeki hegemonya, güç odağı olma hedefinin ekonomik alt yapısını oluşturur.
Dikkat ederseniz, değişen dünya dengeleri içerisinde ekonomik ağırlığını artırdığını gözlediğimiz bölgelerde, başta Çin ve Rusya olmak üzere demokrasi ikinci plandadır. Otokrasi ve kapitalizm ucuz emek ve doğal kaynaklarla birleşince refah üretmektedir. Özgürlükler olmadan da “refah” yeni ve akıl karıştırıcı bir paradigmadır.
Siyasi iktidarın genişlemeci vizyonunun bu örneklerden etkilenmediğini düşünmek çok gerçekçi değildir.
Beri yandan kadim ülkemizin kronikleşmiş bir demokrasi problemi vardır.
Bu değerler Avrupa Birliği projesi üzerinden oturtulmaya gayret edilmektedir. Avrupa Birliği kendini evrensel demokratik değerler üzerinden ifade etmektedir.
Bağlı olarak birey odaklıdır ve alt kimliklerin üzerinde, “insan” kimliği paydasında bir mutabakat oluşturmak peşindedir.
Hoş, bu söylemin pratiğinde de ciddi tartışmalar yapılabilir. Ancak kısaca vurgulanırsa; Batı’nın attığı her adım, onun emperyalist hedefleriyle bire bir ilişkilidir.
Şimdi; her şeyi, bir arada, beraber istemek pek öyle kolay olamamaktır.
Nitekim AK Parti ister istemez bir yıl öncesinde bir yol ayrımına gelmiştir.
Batı dünyası kendi paralelinde tercih kullanması hususunda ülke yönetimine baskıyı artırmıştır. Görünen odur ki, müstakil tutum almaya çalışan çabalar giderek direncini kaybetmektedir.
Yeni Osmanlıcılık vizyonundan sıvışarak İran’a füze kalkanı projesinde taraf olmak, Libya’da çark ederek Batı’nın yanında yer almak, Suriye’de ABD ile uyumlu bir takım oyununa girmek, bu uslu tavırların karşılığında Güneydoğu’da şahinleşme tavizini elde etmek... Bizlere “One Minute” diyen diklenmeyi çağrıştırmıyor. Arap ülkelerde “laik”lik bayraktarlığı, bir yönüyle Batı’ya uyumu teyit ediyor.
Biz, burada hangi politika doğrudur tartışmasına girmiyoruz. Amacımız sadece bir durum tespiti yapmaktır

 

 


 

Yazarın Tüm Yazıları