Paylaş
HERKES kendi hakkını, hukukunu kişisel olarak takip etme eğilimi göstermeye başladı.
Bu iyi bir şey değil.
Trabzon başkanı hakemi bizzat arıyor, Aziz Yıldırım, “Fenerbahçe menfaati için hakem odasını basmaktan çekinmem” diyor.
Kılıçdaroğlu “direnme hakkını” seslendiriyor.
HDP hafta geçmiyor ki “ayar” veriyor.
Hülasa, güven veren, sağlam bir zemin üzerinde olduğunuzu hissettiren asgari hukuk standardı yalpalayıp duruyor.
Pek tabii bu oluşum bize göre AK Parti ile başlayan dönemin bilinçli tercihi.
“Yeni Türkiye” tasavvuruna ilişkin “sürpriz olmayan türbülans.”
Diyeceksiniz, “eskiden dört dörtlük hukuk mu vardı?”
NE OLUYOR ANLAYAMIYORUZ
Mesele o değil.
Yoktu şüphesiz ama, bir denge vardı.
Adaletsiz de olsa bu denge belirsizliği azaltıyordu.
Şimdi herşey karışmaya başladı.
Yargı hangi yargı, kimin yargısı, bilmiyoruz.
Polisin karar vericilere sadakati ürkütüyor.
Cumhurbaşkanı, “siyasi ahlak yasasının şimdi zamanı değil” cümlesini rahatça kurabiliyor.
Yani...
Yani ne oluyor, sıradan vatandaşlar olarak anlayamıyoruz.
İkinci cumhuriyete dair “ihtilal hukuku” diyenler var.
ULUSLARARASI TOPLUM İZLİYOR
Bu tanımlamaya katılmak mümkün değil. Mehmet Altan’ların savunduğu 2. cumhuriyet evrensel demokratik ilkelere işaret ederdi.
Halbuki, Türkiye o iklimde değil.
Arınç’ın dediği gibi, kutuplaşma yer yer nefret boyutlarında.
Sayın Erdoğan farklı bir cumhurbaşkanlığı anlayışı ile ülkeyi yönetmeye çalışıyor.
Sayın Bahçeli, “demokrasi rayından çıkıyor” diyor.
Uluslararası toplum “zor anlar” gözlerle bizleri izliyor.
Yani, sanki siyaset, kendi haline bırakılırsa temel bir problem taşımayan ekonomi başta olmak üzere, her türden istikrarı, huzuru ipotek altına almak için anlamsızca rol talep ediyor.
Umarız Haziran 2015 seçimleri bu duruma sebep olanlara halkın bir çeki düzen vermesinin vesilesi olur.
Kendine haksızlık
MERKEZ Bankası Başkanı Erdem Başçı’nın işi kolay değil.
Gelenekleri olan bağımsız bir kurumun başında.
Kanunla verilen bir görevi var.
“Fiyat istikrarı”, yani enflasyonu kontrol etmek.
Şimdi “faizleri düşür” baskısı altında.
Siyasetçiye uysa, olacaklar belli.
Ortada ne mevcut döviz kuru kalır, ne de enflasyon.
Hani, ihracatçı ve inşaatçı bu işten memnun olur.
PİYASALAR TEDİRGİN
Ama ülke neler kaybeder, geçmişe dair tecrübeler henüz bayatlamadı.
Esasında Sayın Cumhurbaşkanı bu konuda bize çok samimi gelmiyor.
İstedi de neyi yapamadı ki?
Tavşan kaç, tazı tut.
Ama görüldüğü üzere piyasalar tedirgin oluyor.
Gözler Ali Babacan ve Mehmet Şimşek’te, onlar sağlam duruyor.
Bu tiyatro içinde en sönük rol Nihat Zeybekci’de.
Sürekli, patronun tasdikleyicisi rolünde.
Yazık, bu anlayışla siyasi saygı üretemez.
Ne diyelim, tanıdığımız Zeybekci kendine haksızlık ediyor.
Paylaş