Paylaş
ÇALIŞKAN bir siyasetçiyseniz, koca bir ülkeyi yönetiyorsanız, yerleşik tutumları değiştirmeye hevesliyseniz, yeni vizyonlar oluşturma iddianız varsa, yüksek büyüme rakamları yakalamayı istiyorsanız, büyük yatırımlar, çılgın projeler hoşunuza gidiyorsa, tüm bunları kıt imkanlarla, sınırlı kaynaklarla yapmaya çalışıyorsanız, üstelik, bir de toplumun genelini kucaklamayan siyasi referanslarınızdan pek taviz vermez bir görüntü veriyorsanız ve 12 yıldır iktidardaysanız.
Çoğu kabullenemez
Kaçınılmaz olarak yıpranırsınız, eskirsiniz, her türden söylentinin odağı haline gelirseniz, “icraat yapan hata yapar” ilkesi tüm katılığıyla devreye girer, çoğu kesimler nezdinde “yorucu” ve “yorgun” bir siyasetçiye dönüşürsünüz.
Bu “kader”, operasyon vardır yoktur tartışmalarının ötesinde, dünyanın her yerindeki, her siyasetçi için geçerlidir.
Ancak çoğu siyasetçi bu gerçeği kabullenmez.
Onca fedakarlığın, çabanın toplumun takdirini sürekli kılacağını varsayar.
Ancak hayat öyle değildir. Toplum, hele demokrasi varsa, bazen hiçbir geçerli sebep olmasa dahi, “değişimi” ister. Zira sandık halkın kendi gücünü hissetmesinin vesilesidir.
Biliyoruz, bu değerlendirme, AK Parti’ye gönül vermiş insanların hoşuna gitmeyecektir.
Ama, tekrar vurguluyoruz, mesele kişilerle ilgili değil. Siyasetin doğası böyle.
Yangına körükle gidilmez
Şimdi, öyle anlaşılıyor ki Türkiye siyasetinde yeni bir dönemin işaret fişekleri çakmaya başlamıştır.
Şüphesiz bu işler bugünden yarına olmayabilir.
Neticede AK Parti’nin hala, aksi kanıtlanmamış yüzde 50 halk desteği vardır.
Gelişmeler, belki AK Parti içinde bir nöbet değişimini, belki de AK Parti dışında bir iktidar alternatifini hissettiriyor.
Umarız, çok sancılı süreçler yaşanmaz, rövanşist hırslar devreye girmez, hukuk ve toplum vicdanı arasındaki mesafe çok zorlanmaz, yangına körükle gidilmez, demokratik bir olgunluk içinde, halk iradesi ve hukuk çerçevesinde, yeni gelişmeler sağduyu ile yaşanır.
Paylaş