Paylaş
Mevcut yapı stoğunun kısa dönemde depreme dayanıklı hale getirilmesi mümkün değildir. İşe “kolon denetimi”nden başlamak gerekir. “Kolon kesme” dayanıklı bir yapıyı sakatlayan, makul zihinlerin izah edemeyeceği bir olgudur.
Necip halkımızın bir kısmının yaşam alanlarını genişletme hevesinin vahim sonuçlarını hep birlikte yaşıyoruz.
Ticari amaçla kullanılan zemin katlarda bu bilinçsizlik daha yaygın. Binanın herhangi bir katında böylesi uygulama tüm binanın statik dengesini alt üst eder. Toplumsal gerçekliğimiz buysa kamu otoriteleri ülkedeki binaların tamamını tek tek denetlemelidir. Tabii ki öncesinde de her yapının “oturma raporu” aşamasına kadar tüm kuralların tavizsiz uygulanması gerekir.
KENTSEL DÖNÜŞÜMDE TEŞVİK
Diğer bir husus; kentsel dönüşümün hızlı bir şekilde hayata geçirilmesi gereğidir. Uygulamayı süratlendirecek ana unsur teşvik mekanizmalarının oluşturulmasıdır. “Rant” her zaman mesafeli durulması icap eden bir kavram değildir. Rantın haksız ve fırsatçı bir yönü varsa bu şekline şüphesiz müsamaha gösterilmez. Ama “rant”, “kâr”, ya da “artı değer”... her neyse, imkânı olmayan konut sahibinin ihtiyacını gideren ve aynı zamanda müteahhittin ticari beklentisini karşılayan en rasyonel enstrümandır.
Mutabakatla oluşturulacak makul emsal artışları depreme dayanıklı yapının finansman kaynağıdır. Bu anlayışın yolunu açacak olanlar kamu otoriteleridir.
EMSAL ARTIŞ OLUŞTURULMALI
Özetle; diğer telakkiler askıya alınarak, bir “ehem-mühim” analizi ile yenilenecek binalara ilave emsal artış teşviki oluşturulmalıdır. Bu çerçevede; akademisyenler, meslek odaları, koruma kurulları, yargı dahil olmak üzere, genel bir yaklaşım birliği gerekmektedir. Antakya, Maraş ve tüm bölge yıkımlarını görünce “kent estetiği, silueti” ve benzeri uygarlık değerlerinin ancak sağlıklı binalarda bir mana ifade ettiğini idrak edebildik.
Son bir husus; bilimsel saptamalar ışığında “dikey yapılaşma”yı da tartışılabilir kılmak gerekir. “Ada” bazında toplulaştırma, ilave emsal desteği ile yüksek yapılaşma, hem “deprem toplanma” hem de “yeşil” alanları çoğaltacaktır.
Özetle bugünün koşullarında düne dair ezberlerimizi vakit geçirmeden gözden geçirmek bir insani mecburiyet haline gelmiştir.
Paylaş