Popüler aday av sezonu

Haberin Devamı

SAYIN Binali Yıldırım’ın çok başarılı bir bakanlık kariyeri var.
Yanı sıra, kamuoyunda “teknisyen” kimliği ile tanınıyor. Hiçbir zaman sert ve gergin siyasi polemiklerin içinde yer almadı.
Bildiğiniz gibi, şimdi İzmir Büyükşehir Belediyesi Başkanlığı adayı.
Normal bir siyasi atmosferde, kentimize hizmet için böylesi bir adayın talip olması son derece olumlu değerlendirilir.
Ancak ne var ki garip bir dönemden geçiyoruz.
Bir kere, her türlü siyasi mülahazadan bağımsız olarak şu tespiti yapalım.
AK Parti 12 yıldır iktidarda.
Demokratik ülkeler için bu oldukça uzun bir süre.
Doğal yıpranma sürecine girdi.
Bu anlamıyla sayın Binali Yıldırım’a, partisi itibariyle “yükselen bir dönemin” adayıdır demek zor.
Son günlerde gittikçe hızlanan olaylar tüm Türkiye’yi yoruyor, en çok da siyasi iktidar bundan etkileniyor, etkilenecek.
AK Parti’nin ayrıca İzmir’e dair de bilinen handikapları var.

Haberin Devamı

Sürprizler olacak mı


Kentimiz bu partiye en az başından beri mesafeli kaldı.
İzmir’de, hele bizim çevrelerde, AK Parti’yi beğendiğini bile söylemek zordur. Adeta bir başka tür “mahalle baskısı” AK Parti karşıtlığı üzerinden yaşanmıştır, yaşanmaktadır.
Dolayısıyla, özellikle kıyı ilçelerde, “AK Partiliyim” bile diyebilmek “zor zanaattır”.
Bunu neden söylüyoruz.
Sayın bakan Büyükşehir’e aday oldu. Daha geride 30 ilçe için aday belirleme süreci var.
Şüphesiz parti bünyesinden veya ona yakın çevrelerden aday bulmak zor değil.
Ama geçmişte AK Parti’ye oy vermemiş kitleleri yanınıza çekmek istiyorsanız, bu kesimlere de hoş gelecek kişileri bulmanız icap ediyor.
Örneğin Karşıyaka, Konak, Narlıdere gibi yerlerde, hani kazanmayı düşünmeseniz de en azından mevcut oyları artırabilecek adaylar vitrine konulmalıdır.
Şimdi, anladığımız kadarıyla Binali Bey de böylesi arayışlar içinde.
Bakalım, sürprizlerle karşılaşacak mıyız?

Çorbaya gel

CHP, seçmen profili itibariyle tipik bir “kitle” partisidir. Ancak bu çeşitlilik aynı ölçüde örgüt yapısına yansımaz.
Örgüt, tek parti geleneğinden gelen muhafazakar izleri hala taşır. Bu sebeple CHP’nin hep bir “halka değme” probleminden söz edilir.
Öyle anlaşılıyor ki CHP, bu yerel seçimlerle birlikte adaylarını tespit ederken yepyeni bir zihniyetle hareket edecek.
İstanbul için Mustafa Sarıgül’ün, Ankara için Mansur Yavaş’ın adlarının geçiyor olması, seçmenlerinden daha ziyade örgüt içinde sancılı bir sürecin işaretlerini veriyor.
Sayın Kılıçdaroğlu, Bektaşi fıkrasındaki gibi “bundan kötüsü olmaz” yaklaşımıyla, AK Parti adayları karşısında en fazla şanslı gördüğü kişilere teklif götürüyor.
Vaka, siyasette bir artı bir her zaman iki etmez, bu gerçeği de de unutmamak gerekiyor.
Paydayı sadece AK Parti karşıtlığı üzerinden tariflendiğinizde, diyelim projede başarı temin ettiniz, sonrasına dair çok ciddi “ilkesel karmaşalar” yaşanması çok muhtemeldir.

Haberin Devamı

İşi kolay değil


Esasında AK Parti de bir kitle partisidir.
Ama AK Parti’nin en önemli özelliği, yönetim kademelerinde “dar kadrocu” bir anlayışla hareket etmeleridir.
İktidara geldikleri 2002 yılından beri iç içe geçmiş halkalar oluşturarak, önemli gördükleri tüm görevleri “çekirdek” anlayışın içinde yetişmiş insanlardan teşekkül ettirmişlerdir.
Bu sayede bir misyon ruhu oluşturmuşlar ve güçlü ve otoriter liderlik anlayışı ile “parçalı” bir görüntü vermemişlerdir.
Hatta, “kendi içinde uyumlu ekip” imajını bir “kaldıraç” olarak kullanıp, kademe kademe kitlelere ulaşmış ve yüzde 50’ler seviyesinde “oy” alır hale gelmişlerdir.
Bu anlamıyla CHP’nin bu projesine baktığınızda, işinin hiç de kolay olmayacağı açık olarak görülüyor.
Seçmenlerden, tüm geçmiş referansların bir kenara koyulması talep edilerek, ileride “çorba” ihtimali olan bir oluşma destek vereceğini ummak ve bunu sadece iktidar partisi karşıtlığına bağlamak, bize çok gerçekçi gibi gelmiyor.
Ha CHP, AK Parti iktidarını memleket için çok sakıncalı görüyorsa, bu sebeple bu yöntemi tercih ediyorsa, o zaman birbiriyle geçmişte aynı paranteze girmemiş kesimleri bir asgari ortak değerler metninde uzlaştırır, taraflar neyi, neden yaptığına ikna olur, o zaman bu “becerikliliğe” hayran oluruz.
Böyle bir şey yoksa, ki yok, bu yöntem, arzu edilen sonucu vermez, de ki kısmen verdi, sonrasını tam bir “karmaşadır”.
Şunu da belirtelim ki, şayet daha geniş tabanlı bir CHP, Atlantik ötesinin tavsiyeleri ışığında tercih ediliyorsa, muhtemel gördüğümüz zorlukların da planlanmış olduğunu kabul etmek gerekir.

Haberin Devamı

Mesela

OPERASYONLAR sertleşir ve ülkede siyaset daha da karışırsa, o zaman, önümüzdeki altı ay pek çok gelişmeye gebedir.
Mesela, genel seçimler 2014 yılına alınabilir, AK Parti kendi tüzüğündeki üç dönem kısıtını kaldırabilir, CHP-MHP ve AK Parti’den ayrılanlar hükümet kurmaya talip olabilir, bu üç kesim ortak bir cumhurbaşkanı adayı çıkarabilir, beklenmedik ekonomik dalgalanmalar yaşayabiliriz, İzmir’in yerel seçim adayları bu türbülans ortamında alt üst olabilir…
Ama tüm bunlar “mesela”dır. Kehanetler tutarsa övünmemize vesile olur.

Yazarın Tüm Yazıları