Nargile filozofisi

Olaylara ve insanlara sessiz ve sakin yaklaşabilmek, telaştan arınmış tutum ve tavırlar oluşturabilmek, iş ve sosyal yaşam için bir avantajdır.

Haberin Devamı

Böylesi bir kişilik yapısı inşa edebilmek bazı durumlarda, farkında olmadan sahip olduğumuz kimi alışkanlıklarımızdan beslenir, bu alışkanlıklarımız terbiyevi bir fonksiyon icra eder.
Bu duruma örnek “nargile” olgusudur.
Nargile hadisesi başlı başına bir kültürdür. Bu kültür, durmuş oturmuş bir ritüele sahiptir.
Nargile erbabı her şeyden önce asla “geveze” birisi değildir. Zira, nargile bizatihi kendisini başkalarıyla paylaşıma pek müsaade etmez. Şayet ilgi ve alakanızı nargileniz üzerine yöneltmezseniz size küser, yani söner. Bu nedenle bir nargileci diğerine “nasılsın” dediğinde cevabını epey bir suskunluk sonrası alır. Hele bir de “daha daha nasılsın” diye sormaya kalkarsa muhatabından “çenen düştü” fırçası yiyeceği kesindir.
Buradan hareketle kime ve neye yönelmişseniz başarının mutlaka “odaklanmadan” geçtiği dersini alırsınız.
Nargile anlık yoğunlaşmalarla iktifa eden, mutlu olan bir musibet değildir. Onu elde tutabilmeniz için konsantrasyonunuzun sürekli olması gerekir. Nargile kıvamına “tav” denir. Tav, nargile şişesinin devamlı dumanlı kalması halidir. Bu hal tütünün iyi ateş aldığı ve sorunsuz işlediği bir durumu gösterir.
Çapkın erkeğin kızı “tavlaması, tava getirmesi” deyiminin de buradan geldiği söylenir. Pek tabii maharet, tavı anlık zirvelerde yakalamak değil, mütemadiyen devam ettirebilmektir. Bu durumun beşeri hayata yönelik dersi ise başarının sadece konsantrasyonla olmadığı, yanı sıra maraton koşucusu da olunması gerektiğidir.
Nargileci adam biraz da oturmasından belli olur. İlla çift sandalye ve bir sehpa işgali, yapılan icraatın mutlaka asgari konforunun gözetilmesine dair vazgeçilmez tutumlara işaret eder.
Zaten biz “para kazanmasının asgari keyfinin” vazgeçilmezliği ilkesini hep vurgular dururuz.
Nargile erbabının yıllar içinde çok önemli bir meziyeti teşekkül etmiştir. O da nargileye kömür ateşi getiren “ateşçi”ye ayrıca bahşiş verilmesidir. Bu husus ekibin kritik kişilerinin ayrıca kollanması gereğine işaret eder.
Nargile ateşinden başkalarının sigaralarını yakmaları, ayıbın ötesinde, neredeyse çok ağır bir hakaret olarak algılanır. İnsani ilişkilerde bir sınırın olması gerektiğine vurgu yapan bu ritüel, bizim de takdir ettiğimiz bir “portakal, orda kal” anlayışıdır.
Son olarak nargile içerken yanında boğazınızı yumuşak tutsun diye, nargile temposuna uyumlu olarak yudumladığınız çay ya da suyun, bu karizmatik keyif aleti karşısında ezildiğini ve sadece “eşlik edici” bir misyon yüklenerek kendi ritüelik keyiflerini ikinci plana aldıklarını görürsünüz. İşte biz bunu, ikinci adamların özverili olma gereklerine dair bir ders olarak algılarız.
Dahası çok...
Özetle nargile olgusu başlı başına bir yaşam özeti gibidir.

Yazarın Tüm Yazıları