Laikler hayal kırıklığına abone

TÜRKİYE’de Sünni muhafazakarlıkla, Türk Milliyetçiliği birbirinin içine geçmeye başlamıştır.

Haberin Devamı

Bu iki ana akım tek parti de konsolide olduğunda, bu ülkede daima iktidar olacak çoğunluğa kavuşurlar.

Bu bütünleşme, içe dönük bir modeldir, evrensel demokratik ilkelerle ilişkisi mesafelidir, uluslararası topluma ihtiyatlıdır, ülke içindeki muhalefete tahammülsüzdür.
Bu yapı, “otokratik kapitalist” bir ekonomik modelle AB ve ABD nezdinde “menfaatler” parantezinde kabul gören konumunda olur ve Şii dünyasına yakın duran Şangay Beşlisi bloğunda da itibarı çok sınırlı olur.
Yani bir “ortada kalmışlık” hali söz konusu olacaktır.
Türkiye uzun zamandır 4 kutuplu olarak tarif edildi.
Muhafazakarlar, Kürtler, Türkçüler, Laiklerle birlikte Aleviler.
Muhafazakarlar Türk Milliyetçileri ile konsolide olma yoluna girdiğine göre, geride; Kürtler, Aleviler ve Cumhuriyet değerleri ile yetişmiş Laikler kalıyor.
Açıktır ki, Türkçülük vurgusunun ön plana çıktığı, desteklendiği, Sünnilikle bezenmiş bir ideolojik çerçeveye oturtulduğu düzende, Kürtçülük kendi içinde tepkisel bir kilitlenme yaşar ve ülke bölünmesine kadar giden süreçlere tanık olabiliriz.
Aleviler, ağır ağır kan kaybetse de varlığını korumak için direnir.
En çabuk çözülecek olan kitle, bu tespit hoşlarına gitmese de, “laik”lerdir. Özellikle de “Beyaz Türkler”dir.
Zira, onlar ne Kürt’tür, ne Alevidir ne de muhafazakarların anladığı anlamda müslümandır.
Onların milliyetçiliği, zihinlerindeki Türk kavramı, birçoğunun gönüllü asimile olarak kaybettiği etnik kökenleriyle dertlenmeyen, yüzü ve hevesi batıya dönük bir Jön Türk prototipidir.
Esasında Arap da sevmez Kürt de. Katı müslümanlık anlayışı kafdağı kadar uzaktır onlara. Yaşam biçimlerinin hak edilmiş bir mücadeleden kaynaklanmadığının farkında olduklarından “endişeli modern” olarak kıvranarak yaşarlar.
Soru şudur;
Bu kitle acaba ülkenin kamplaşan bu yapısı içinde aykırı siyasi pozisyonunda ısrar edebilecek midir? Bizim düşüncemiz, bunun zor olduğudur.
İçler acısa da 92 yıllık Cumhuriyet diğer bahse konu aidiyetler kadar derin, vazgeçilmez, sarsılmaz değildir.
Laikler, biraz da pragmatik gerekçelerle, Alevilerden daha hızlı, ama tabii ki “bir anda” değil, yıldan yıla “muhafazakarlaşma”ya başlarlarsa çok şaşırmamak gerekir.
Kabullenmeyenler olacaktır, onların da (sınırlı bir kısmı) yurtdışında yaşamaya yönelik bir B planı oluşturmaları beklenebilir.
Kendimizi aldatmayalım. Bu ülke, bu insanlar, bizim insanlarımız, 78 milyon adına, kendi gerçeklerinden hareketle, böyle bir Türkiye arzuluyor.
İzmir, kıyılar, bu gelişmeye karşı koyacak gücü barındırmıyor.

------

Anketler telaşlandırdı

Haberin Devamı

ANKET şirketleri hepimizi ikna etmişti.
AK Parti tek başına iktidar olamıyordu ve koalisyon zorunluydu.
Bu durumda her necip ülke vatandaşı gibi, AK Parti; CHP veya MHP ile nasıl ortaklık kurar, rehin alınmayı nasıl kabul eder, diye yorumlar yapıyor, siyasi kilitlenme halini teşhis ediyorduk.
İşte, anket şirketlerinin verdiği bu “alarm” sayesinde seçmen basireti yepyeni bir tavır şekillendirmeye başladı.
Her şey bir ay içinde gelişti.
Hakikaten tek parti iktidarı olmasa idi, şu anda zengin intikam senaryoları ile dopdolu çalkantılı bir dönem yaşıyor olacaktık.
Sadece siyasi değil, ekonomik istikrar da kötüye gidecekti.
İnsanlar bu denli belirsizlikten mutluluk duymazlar.
Görünürde tek parti iktidarı için tek seçenek AK Parti’ye yönelmekti.
Tam da öyle oldu.
HDP, MHP, Saadet, Büyük Birlik, toplam 5 milyona yakın oy, istikrar adına en büyük partiye aktı.

------

İzmir yine aynı

Haberin Devamı

İZMİR’de oylar yine CHP’de toplandı.
AK Parti, 7 Haziran’a göre oylarını %5 arttırdı.
Ama İzmir, Türkiye genelinden farklı davranmaya devam ediyor.
İzmirliler’in endişeleri istikrar taleplerini bastırıyor.
Oysa, AK Parti ülkenin diğer yörelerinde, merkezi temsil eden, eski merkez sağ partilerinin yerine geçen ve muhafazakar omurgayı ifade eden bir konuma sahip.
İzmir, doğru bildiği ile ülke genelinden ayrışıyor ve ters makas tavrını sürdürüyor.
Acaba, hani oy verilir, verilmez, ama AK Parti’ye yönelik bu aşırı alerjik tutumu sorgulama zamanı gelmiş midir?

Yazarın Tüm Yazıları