Kürt’e mektup

BİZ Arman’ı Armağan bilirdik, annesi öyle tembihlemişti çünkü. Sebatay, Selanik göçmeniydi, tuhaftır mezarlıkları ayrıydı ailesinin.

Haberin Devamı

Temel’in horonundan kopya çekmişlerdi Atina televizyonundan izlediğim adamlar.
Ya Hasso ya da Memo; “sen ne diyorsun sen”.
Yok öyle yağma, hepimiz aynı kaderin çocuklarıyız. Hepimiz yaralı kuşlarız biz. Bu toprakların insanları bir ulus yaratma ülküsü için çok şeylerinden vazgeçtiler. Hani derler ya “seçmek vazgeçmektir aslında”. İşte, tam da öyle oldu bizim Anadolu’da.
Mesele mağduriyetse sen biraz arkalarda kalırsın kardeşim.
Tarihin soran gözleri artık ümitsiz arıyor Rum’u, Ermeni’yi, Süryani’yi Yahudi’yi.
Hani benim kültürüm nerde diyemiyor Çerkez’i, Boşnak’ı, Arnavut’u, Tatar’ı, Gürcü’sü, Abaza’sı...
Çingene “her kapı gıcırtısında oynamam be ya” demeye yeni yeni cesaretleniyor.
Müsaade buyur, sen hiç olmazsa Ata topraklarında yaşadın. Kendi dilini, kültürünü hallaç pamuğu gibi atmaya gücü yetmedi kendince haklı ulus devlet ideolojimizin.
Sen daha az örselendin unutma. O yüzden bugün dik çıkabiliyor, hakkımı verin diyebiliyorsun.
Kendini öyle tek özne zannetme. Anayasa diye masaya oturulacaksa bu memlekette, herkesin bir alacağı ya da en azından diyeceği var. Kimi hesabını şimdi arar kimileri de ileri de.
Memo, bilirmisin mağdur edilmişlerin listesinin tek şanslısı sen değilsin. Bir de bu ülkenin muhafazakarları var. Onlar da kimliklerini sakındılar, koruyabildikleri ölçüde.
O yüzden, esince bu topraklarda demokrasi rüzgarları, tıpkı sen gibi ön aldılar kendilerine iade de.
Bak şimdi iktidardalar. Kırmadan dökmeden becerdiler. Telaşın boşunadır, çirkinleşmen gerekmez. Zamanın ruhu “insan”a dairdir, arkanda sırasını bekleyen 74 milyon var.
Hepimiz olgunlaşıyoruz be Memo, aptalmıyız biz, 780.576 km² toprağımızı darmadağın edecek kadar.
İşte, en netice iç içe geçmiş, kördüğüm harmanlanmış, farklılıkları ile lezzetlenmiş, benzerlikleri ile keyiflenmiş insanlarız biz. Anadolu da yaşayan “insan”larız özetle.
Biz bu ülkenin yurttaşlarıyız, ağırlıklı Türk’çe konuşuruz, Türkiye’liyiz. Bak sen 50 yıl sonra. Türkçe de Kürtçe de gürültüye gitmesin İngilizceyle.
Son söz kardeşim. Sağduyu, empati, vicdan, demokrasi, insan hakları, evrensel hukuk ve aklına daha başka ne geliyorsa zamanın ruhu hepimizi buluşturacaktır, bundan hiç şüphen olmasın.

Yazarın Tüm Yazıları