Paylaş
DOĞU’da, güneydoğuda neler oluyor, bilmiyoruz, bilgilenmiyoruz.
Anladığımız, Devletin kararlı ve sert bir tutum izlediği.
Umarız 90’lı yıllarda yaşananlar tekrarlanmaz.
O dönemler kurunun yanında yaşın da yandığı, utanç duyulan örneklerin yaşandığı süreçlerdi.
Hiç şüphe yok askerimiz ve polisimizin ölüm haberleri yüreklerimizi dağlıyor.
Ama, çocuk ölümleri, failli meçhuller, tecrit edilen bölgeler... Biliyoruz ki, sürdürülebilir ve adil sonuçlar üretilmiyor.
Aynı bayrak altında, kendi dili, kültürü, yaşadığı coğrafya ile binlerce yıllık aidiyet ilişkisi olan insanlarla şiddet dili dışında ortak bir zemin pekala yakalanıyordu.
Ne oldu da bugünlere gelindi.
Her makul insan bu soruyu ısrarla soruyor, sormak durumundadır da.
21. yüzyıl “insan” odaklı bir medeniyet yüzyılıdır.
Yani “Avrupa Birliği Konseyi Yerel Yönetimler Özerklik Şartları” neden bazılarımızın kanını donduruyor, niçin şehit haberlerinin acılarıyla toplumumuzun duygularını keskinleştiriyor, zehirliyoruz.
HDP’yi sürekli dışlayarak, “istiskal” ederek, nereye varmayı hedefliyoruz. Bakınız bu ülkede şiddet yanlıları adeta koalisyon içindeler. Hiç şüphesiz insan hakkı ihlalleri en fazla Kandilleri mutlu ediyordur.
Siyasi partiler, başta CHP olmak üzere, “kafayı çıkartmaktan ürküyor”, barış mücadelesinde bayraktarlık yapmıyorlar.
Yani, böyle bir geleneğe sahip olmadığını bildiğimiz makul insanlar, İspanya gibi, maalesef sokaklara dökülemiyor, “dur demeyi” beceremiyoruz.
Bindik bir alamete, gidiyoruz kıyamete...
Allah’ın hakkı üçtür
7 Haziran sonuçlarından AK Parti mutlu olmadı.
Varsayalım 1 Kasım sonuçlarından da muhalefet memnun kalmadı.
Bu durumda acaba “Allah’ın hakkı üçtür” kuralı işleyecek mi?
Açık olarak gözlüyoruz ki, iktidar partisi 1 Kasım’a kadar olan sürede seçmen tercihlerini lehine değiştirmek için zorlama politikalar uygulayacak, belki şapkadan bu anlamda daha pek çok tavşan çıkaracak.
Hani, insanlar “yılıp, istedikleri tek parti iktidarını verelim, yeter ki huzur gelsin, ekonomi kendini toplasın”, diyebilirler.
Böyle bir ihtimal gerçekleşirse, muhalefet bu sonuçları, “halkımız istikrar şantajına boyun eğmiştir” diye değerlendirecek ve içine asla sindirmeyecektir.
Yanlış tercih
SİYASİ partiler birbirlerinin sinir uçları ile oynamayı iyi becerirler. Böyle anlarda tuzağa düşen farkında olmadan makuliyet çizgisinden uzaklaşıverir.
CHP ve MHP’nin seçim hükümetine temsilci vermemesinden söz ediyoruz.
Siz, hem başta Cumhurbaşkanı olmak üzere iktidar partisini sürekli bir şekilde anayasal çerçevelerine çekilmeleri konusunda uyaracaksınız, hem de bir anayasal hüküm olan seçim kabinesine dahil olmayacaksınız.
İki, üç ay olsa da gücünüz oranında milli iradeyi, icra makamı olan hükümette yer almayı reddetmek, en başta seçmeninize haksızlıktır.
“Ama”ları, “ancak”ları boş verin, bu tercihiniz size “eksi” yazmıştır, bilesiniz.
Karpuz tarlası
GEÇEN cumartesi televizyonda aynı anda farklı kanallarda Karşıyaka–Samsun ve Konya-Galatasaray maçları vardı.
KSK, Buca Arena’da oynuyordu.
Tesis gecekonduyu andırıyordu. Zemin evlere şenlikti. Çim yok gibiydi ve tümseklere denk getirmeden top oynanmaya çalışılıyordu.
Beri yandan Konya Stadyumu, Anadolu da pek çok iktidar muteberi ilde gördüğümüz gibi, görkemliydi.
Yani, iktidara mı, belediyeye mi, beden terbiyesine mi, kulüplere mi... Kimlere kızalım, bilmiyoruz.
Ancak, İzmir iktidar partisine oy verseydi bu fotoğrafın böyle olmayacağını, diğer örneklerden, anlıyoruz ve ayıplıyoruz.
Paylaş