Paylaş
GEÇENLERDE İzmir Kalkınma Ajansı’nın seçimleri yapıldı.
Normalde bu tip kuruluşların seçimlerinin yerelde büyük heyecan yaratması gerekir.
Zira kalkınma ajansları bölgenin yatırımlarına yön veren, dünya örneklerinde çok önemli ağırlıkları olan kuruluşlardır.
Ama maalesef bizde bu iş, arzu edilen özerkliğe bir türlü kavuşamadı ve merkezi yönetim etkisi, tıpkı eski DPT düzeni gibi devam ediyor.
Hatta bu merkeziyetçi iştah o kadar fazla ki, örneğin İzmir Kalkınma Kurulu Başkanlığı için bile, üyelerin serbest iradesine tahammül edilemiyor ve el altından birileri işaret ediliyor.
Ancak bu denli yönlendirme gayreti bazen ters tepebiliyor.
Nitekim iki dönemdir Kalkınma Kurulu Başkanlığı’nı başarıyla yürüten Kemal Çolakoğlu, önünün kesilmek istenmesine rağmen yine seçildi.
Bakalım demokrasi bu ülkede Ankara nezdinde ne zaman içselleştirilecek?
İki defa tebrikler sayın Çolakoğlu.
---------
Halk yumuşama istiyor
DEMOKRASI uzlaşmaktır.
Uzlaşma kavramı lügatınızda yoksa, üstelik “uzlaşmamayı” bir marifet bellemişseniz, geçmişte kalmış bazı alışkanlıklara gizli davetiye çıkartırsınız.
Halk siyasi iklimin yumuşamasını istiyor.
7 Haziran, siyasi partilere ülkeyi birlikte yönetin talimatıdır.
Ne yani, deyin ki erken seçim oldu, tablo değişmedi.
Katı tutumlarınızda ısrar, demokrasiyi beceremiyoruz algısına yol açmayacak mı?
Yani şu kırık dökük demokrasinin devamında gözünüz mü var?
Anlayamıyoruz, anlaşılamıyorsunuz.
--------
Hancıdan yolcuya!
SAYIN Cumhurbaşkanı “siyasiler anlaşamaz ise yetkilerimi kullanırım” diyor.
“Siyasiler” lafını geçmişte askerler pek bir sever, kullanırdı.
Bu söz sanki milli irade temsilcilerine bir “üstten bakış” tınısı içerir.
Herhalde amaç bu değildir. Ancak yine de sayın Cumhurbaşkanı’nın bu söylem tercihi, kendi konumunu öne alan ve milletvekillerini “değersizleştiren” bir anlayışı çağrıştırıyor. Kaldı ki sayın Cumhurbaşkanı en baş ‘siyasi’dir.
-------
Köfteci Top 11
ŞUBESİ olmayan, lezzeti efsane olmuş, uğrunda seyahati göze alacağımız köftecilerden bildiklerimizi listeledik. Lezzet avcılarının ilgi ve bilgisine sunulur.
Ödemiş: Köfteci Hurşit
Tire: Hacı’nın yeri
Çamdibi: Köfteci Tamer
Ankara Asfaltı: Seçkin
Çiğli: İnegölcü Kemal Usta
Şirinyer: Bergama
Halkapınar 1. Sanayi: Asil ve Oğlu
Kalearkası: Nam Köfte
Dikili: Devecioğlu Köfte Salonu
Bodrum Yalıkavak: Kavaklı Köfteci
Bergama: Çiçek Köfte Salonu
-------
Bize göre koalisyon terkibi
KİMLİK siyaseti 21. yüzyıla yakışmıyor.
Önce “insan” olduğumuzun idrakinde olmak ve siyasi duruşumuzu bu temel kabulün altında çeşitlendirmek gerekiyor.
Yani, ister İslamcı olun, ister Kürtçü ya da Türkçü, bu tercihleriniz “insan” olmaktan kaynaklanan temel hak ve özgürlüklerinizin dominant olmayan alt renkleri olmaktan öteye geçmemelidir.
Bir liberal demokrat bakış açısıyla, medeniyet de budur, demokrasi de.
Gözlemimiz odur ki, ülkemizdeki siyasi partiler ağır ağır bu çizgiye geliyor.
CHP: Giderek sosyal demokrat kimliğe bürünüyor ve bahse konu anlayışa yaklaşıyor.
AK Parti: 2002’de böylesi bir umut vaat ediyordu. Yalpaladı. Umarız o özgürlükçü ruh yine geri döner.
HDP: Zaten bir etnik azınlık Türkiye partisi olmaya soyunmuşsa, tabii ki insan odaklı siyaseti savunacak. Şahsen niyet okuma yapılmasına karşıyız, samimiyetlerini tartışmıyoruz.
MHP: İşte bu parti, henüz katı durmaya devam ediyor. Belki de geçmişin tecrübeleri onları hala aşırı temkinli olmaya itiyor, bağlı olarak Türkçü kimliklerini ön planda tutuyorlar.
Bu tablo da, açık söyleyelim AK Parti + MHP koalisyonu, ülkeyi gerer, eski milliyetçi cephe dönemlerini hatırlatır ve MHP’yi eritir.
Tercihimiz, AK Parti + CHP + HDP’li üçlü koalisyondur.
Her yönden (uluslararası toplum, ekonomi, barış süreci, restorasyon…) ülke için faydalıdır, hem AK Parti, hem de MHP’ye daha iyi gelir, kanaatindeyiz.
Paylaş