Kapıya yanaşıyoruz

 PANDEMİNİN kendisi bitmese bile, ülke yönetimleri ekonomiyi kısıtlamak istemiyorlar.

Haberin Devamı


Üç aylık deneyim sonrasında, ekonomide durgunluğun yaratacağı tahribatın salgından daha ağır olduğu noktasına gelindi.
Bir anlamda “ölen ölür, kalan sağlarla yolumuza devam ederiz” seçeneği kabul görmeye başlandı.
Ancak, “Korona” hayatımızda da bazı şeyleri değiştirdi.
Özellikle pratiklerini hafiften yaşadığımız iki önemli olguyu hızlandırdı.
Bunlar “evden çalışma” ve iletişimin “sanal ortam”da yapılması.
İnsanların mecburen evde kaldığı süreçlerde, özellikle beyaz yakalılar itibariyle, işlerini aksatmadan yürütülebildikleri görüldü.
Bir müddet daha geçince, esasında evden çalışmanın daha da verimli olabileceği fark edilmeye başlandı.
Artık işe geliş gidişlerde yolda zaman kaybedilmiyordu.
Ofislerle ilgili sabit maliyetlerden tasarruf edilebiliyordu.
İşyeri olmayınca, kira, hizmetli, öğlen yemekleri, ulaşım ve benzeri giderler ortadan kalktı.
Yanı sıra, ofislerde sosyalleşmenin getirdiği zaman kayıpları yaşanmıyor, konsantrasyon bozulmuyor ve iş performansı artıyordu.
Zoom ve benzeri programlarla pek çok iş yerinde bir araya gelme zorluğu yaşayanlar belirlenen saatlerde herhangi bir mesafe kısıtlaması olmaksızın sanal iletişime geçerek zaman-mekân tasarrufunu maliyet nimetine dönüştürüyorlardı.
Şimdilerde, öyle anlaşılıyor ki, yönetimler bahse konu “faziletlerden” vazgeçmeyi pek istemeyeceklerdir.
Zaten teknolojinin iş insanını yavaşça “kapıya yanaştırdığı” dönemleri idrak ediyoruz.
Robotlaşmanın yanında, iş ve işlemlerin çok yönlü bir algoritmalarla yönetildiği süreçler bir müddet sonra çalışanları evlerine gönderecektir.
Bu yönüyle pandemi adeta bir “prova” olmuştur.
Pek çok uzman, yüz yüze ilişkilerden mahrum kalınmasının handikaplarına işaret ederek, sıcak ilişkilerin çok daha sonuç alıcı olduğunu ifade etmektedirler.
Doğrudur...
Ama teknoloji, nesnel ve duygusuz bir dünyaya hepimizi taşıyor.
Diyeceğimiz, evden çalışmak kimimizin hoşuna gitse de böylesi bir sürecin başlangıç adımlarıydı.
Bu sebeple, alışkanlıkların tasfiye olduğu bir düzen insanoğlunu bekliyor.

-----

Haberin Devamı

At’a, Kat’a, Yat’a

Haberin Devamı

PANDEMİ gerekçesiyle ucuz kredi ve artan likidite Türkiye’de paranın yön arayışını borsalara, gayrimenkule, taşıt araçlarına yöneltmiş durumda.
Hiç şüphesiz bu imkânlardan teminat kapasitesi olanlar daha fazla yararlanıyor.
Enflasyon beklentisi Türk Lirası cinsinden kredilere talebi arttırıyor.
İş dünyası ihtiyacı olmasa da ucuz krediyi bir fırsat olarak görüyor.
Böylesi durumlarda kendisinden ziyade bahse konu sektörler nasipleniyor.
Makroekonomik açıdan sorun yok, diyebiliriz...

Yazarın Tüm Yazıları