Kader dediğimiz keder üretti

Biz bu ülkede yaşadıklarımızın çoğunu “kader” belledik. Başka türlü olabilme ihtimali aklımıza bile gelmedi.

Haberin Devamı

Askerlerin on yılda bir darbe yapması, sivil siyasete, çizgi! dışına çıktıklarında ayar vermesi, pek de garibimize gitmedi.
İşimiz yargıya düştüğünde sabırlı olmanın dışında başka bir seçeneğimiz olmadığını düşündük. Yıllar yılları kovalamadan adalet mi tecelli ederdi?
Memlekette vergi kaçırmak normaldi. Fiş fatura kesmeden ve hiç ayıplama baskısı hissetmeden münevver edasıyla kayıt dışı yaşamakta çoğumuz beis görmedik.
Bizleri bu anlayışa sokan ve kendi iktidarını sürdüren düzen şüphesiz sadece, “Askeriye, adliye, maliye” üçlemesi ile sınırlı değildi.
Belediye dediğin tembel olurdu, umumi tuvaletler pis; Ahmet Kaya gurbette ölür, Bağkur maaşı kuş yemi. Futbolu zaten hiç sormayın. Bunlar hep alıştığımız ve rahatsızlık duymadığımız eski haliç kokularıydı. Halkına güvenmeyen yönetim süreç içerisinde yaşam kalitesini önemsemeyen, ıskalayan, hür vicdanları körelten kitleler oluşturuyordu.
Bizim Anayasamızda milli egemenliğin, “yetkili organlar” eliyle kullandığı yazılıdır.
Yetkili organlar büyüklerimizdir. Onlar halktan da iyi bilirler halkın temsilcilerinden de.
Ancak, sonuçları itibari ile gelinen nokta yukarıda “kader” diye kabullendiklerimizdir.
Bu topraklarda hamasetle fakirlik hep kol kola gitmiştir. Refaha giden yolun demokrasiyle bağlantısını bizlere pek kurcalatmamışlardır.
Ancak gün gelmiş bu kadim coğrafyada demokrasi rüzgarları esmeye başlamıştır.
ANAP’la başlayan AK Parti’ye uzanan süreç, yıkılan Berlin duvarının, küreselleşmenin, bilgi toplumunun dayattığı standartları hepimize hissettirmeye başlamıştır.
Emanet etmenin konforuna alışmış akıllarımız, biraz da o başımıza çöreklenmiş oligarşik zihniyetin dolduruşuyla, bahse konu bu muazzam değişikliği okumakta zorlanıyor.
ysa zamanın ruhu kendi dinamiklerini bizlere rağmen oluşturuyor.
Bakın, Ergenokan davasına kızabilirsiniz. Ancak detay haksızlıklar özü değiştirmiyor. Artık bu ülke askeri darbelere çok çok uzaktır.
Anayasa oylaması sonrasında tıkanan yargı yeniden şekilleniyor.Daire sayıları artırılıyor. Tüm bunlar daha hızlı ve aşırı takıntılı değilseniz, daha adil bir yargı düzeni için.
Maliye yeniden yapılandırılıyor. Denetim örgütleri tekbir çatı altında toplanıyor. Şüphesiz hesap uzmanları, maliye teftiş, gelirler kontrölörleri gibi ulu çınarların heba edilmesi bu yapıları bilenlere acı veriyor. Ama süreç otomasyonla desteklenmiş vergi denetimi ile kayıt dışılığı tarihe gömecek gibi gözüküyor.
Futbol, dünya standartlarında bir türlü kalıcı başarıya ulaşamadığımız futbol, hepimizin bildiği veya en azından hissettiği ahlaksız kimliğinden sıyrılıyor, diğer tüm unsurlar gibi evrensel demokrasiye evriliyor.
Diyebilirsiniz ki, “Her şey çok mu iyi oluyor?” Şüphesiz böylesi kapsamlı dönüşümlerde kurunun yanında yaş da yanar, pek çok haksızlık ve arıza oluşabilir. Ancak lütfen “büyük resme” bakın. Görünen, “Türkiye her alanda normalleşme filizlerini yeşertiyor, sivilleşmenin makul keyfini süreceği günleri giderek yaşamaya başlıyor.”

Yazarın Tüm Yazıları