İzmirya tavırlanması

Haberin Devamı

AK Parti, ağırlık olarak muhafazakarların oy verdiği bir siyasi parti.
Muhafazakar oylar bu ülkede tek başına iktidar olmaya yetiyor.
Türkiye üniter bir yapı. Nüfus yaklaşık 80 milyon.
Erzurum’daki kişinin hükümetiyle İzmir’dekininki aynı.
Ne var ki İzmirli mesela Erzurumlu kadar muhafazakar değil.
Bağlı olarak, azınlık kalıyor ve arzu ettiği siyasi parti iktidar olamıyor.
Üniter bir yapıda, hele merkeziyetçi bir anlayış varsa demokrasi daima çoğunluğu mutlu eden bir sonuç yaratıyor.
Bu durumu yumuşatmanın tek yolu yerel yönetimleri güçlendirmek.
Muhafazakarlar zaten iktidar, o yüzden hevesli olmaları beklenemez. Ulusalcı ve milliyetçilerin de ideolojik çekinceleri var.
O zaman, durumundan hoşnut olmayan laik kitle bir biçimde örgütlenecek, bedeller ödemeyi göze alacak ve meşakkatli bir demokratik mücadeleye girişecek.
Kürtler öteden beri ‘Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartı’na konulan çekincelerin kaldırılmasını talep ediyor.
Yok, ‘kalsın bu bölünmeye gider’ diyorsanız, mesele yok.
Ancak bilelim ki,
“Bölünme” ve “şeriat” sendromları ile ceberrut bir merkeziyetçi yapıyı başımıza bela ettik.
Kürtler ve muhafazakarlar bir biçimde kendi problemlerini çözdü, çözüyor.
Sıkıntı CHP’ye ve kıyılara sıkışmış seçmende.
Durumdan hoşnut değillerse, çare yok güçlü yerel yapılar için kolları sıvayacaklar ve işe bir yerlerden başlayacaklar.

Haberin Devamı

Tek devlet - özgür birey

İZMİR’e dair yerel yönetimlerin güçlendirilmesini istemek, İzmirya söylemlerini dile getirmek, ayrımcı, elitist, zengininin fakiri ötelemesi anlamında olmaması gerekir. Zira bu nedenlerle meseleye bakarsanız, günün sonunda dar bölgeci yarı faşistik bir çizgiye gelirsiniz.
Burada amaç, aşırı merkeziyetçi politikalara uluslararası demokratik standartlar çerçevesinde karşı çıkarak, makul kararların doğrudan o yerin sakinleriyle irtibatlandırılarak verilmesini temin etmektir.
Bunun sınırı ne olacaktır?
Açıkça bunun sınırının ne olduğuyla ilgili bir kesin tanım yoktur.
Son derece gevşek federatif yapılara kadar yerel yönetimlere inisiyatif verilebilir.
Esasında aslolan, birlikte tek bir devlet çatısı altında kalmanın rasyonelitesini ayrı bir bağımsız devlet olmanın üstünde kalmaya devam ettirici mantık ve duygu birliğini muhafaza etmektir.
Diyarbakırlı niçin Bodrum’dan vazgeçsin, İzmir’li Van Gölü’ne pasaportla neden gitmek istesin?
Ama Erzurum ya da Konya’daki adamın dünya görüşüyle belirlenen siyasi iktidar, kusuru bakılmasın pek sürdürülebilir bir durum değil. Merkeziyetçi yapı, tamam patrondur, ama yetkilerini de paylaşmak zorundadır.

-------

Haberin Devamı

Aziz Başkan’ın çağrısı fırsattır

GÜÇLÜ yerel yönetimler, tepeden inerek, bahşedilerek, kolayından elde edilmez.
Bunun için mücadele, bedel ödemek gerekir.
Bakın Kürtler merkeziyetçi yapıya isyan etti, 50 bin kişi öldü, neticede eski askeri vesayetçi yapının bu sayede böyle gidemeyeceği anlaşıldı. Ülke bir “tık” demokratikleşmek zorunda kaldı. Oluşan boşluktan ilk önce muhafazakarlar istifade etti, merkeziyetçi yapı çatırdamaya başlayınca, gün geldi bu sayede Batı’da da güçlü yerel yönetim talepleri seslendirilir oldu.
Ama unutmayın. Kürtler bedel ödedi, ödüyor.
Tamam Batı’dakilerin eline silah alıp dağa çıkacak hali yok.
Ancak örgütlü inisiyatifleri geliştirmeden, kararlılık hissettirilmeden, hafif “maraza” çıkarılmadan kimse size bir şey vermez.
Özel idare’nin mallarının yerel yönetimler yerine merkezi hükümete verilmesiyle ilgili Büyükşehir Belediyesi’nin bir protesto çağrısı var.
‘Eylül sonuna doğru hep birlikte tepki koyalım’ diyorlar.
Mukadderatımızın tek sahibi Ankara olmamalıdır.
Böylesi makul, masum, sıradan bir hak için “İzmirli” bir tavır geliştiremiyorsak, o zaman “ağlaşmayı” keselim

Yazarın Tüm Yazıları