İzmir Yayın Kurulu oluşturalım

1900’lü yılların başlarında İzmir’de Müslüman nüfus dörtte bir oranında.

Haberin Devamı

Bizim yaş kuşağında olup da dedesi İzmir’de doğmuş herhangi bir Müslüman kişiyi ben tanımıyorum.

Yani 8 bin yıllık kent tarihinin kültürel kodlarına sahip olduğumuz pek iddia edilemez.

Nitekim, o güzelim İzmir’i körfezinden mimari dokusunu pek koruyamadığımız da açık.

Ancak, şu anda netice itibariyle bu kentin sahibi ve sakinleri bizleriz.

Bağlı olarak çocuklarımız ve torunlarımız bu yerde yaşayacaklar. Dolayısıyla bugünden geleceğe İzmir’i kıymetlendirmek vazgeçilmez görevimizdir.

Biz acaba Cumhuriyet öncesi dönemlere dair İzmir’le ilgili ne ölçüde bilgi sahibiyiz.

Acaba o dönemlerden bugüne, bu kenti parlatacak ne gibi üstü örtülmüş değerlerimiz var, bunları biliyor muyuz?

Uzun yıllar ODTÜ Yayın Kurulu Başkanlığı’nı yapan ve yenilerde Urla’ya yerleşen bir arkadaşım, Sayın Levent Gönül, Avrupalı Gezgincilerin, bırakın çok geçmişi, 17-18. yüzyıllarda Osmanlı topraklarında onlarca gözlem ve araştırma yaptıklarını ve kitaplaştırdıklarını söylüyor.

Haberin Devamı

Bu eserleri öncelikle Türkçe’ye kazandırma gayretine girmemiz gerekiyor.

Sonrasında da 20-25 yıl önce Mısır’ın Piramitler üzerine dünyayı dalgalandıran turistik kitapları gibi, biraz illüzyon, biraz fantezi bu kentin tarihinden gelen hikayeler kurgulamamız çok zor olmayacaktır.

Belediyelerden, üniversitelerimize ve STK’lara bu işe soyunmaya ve bir yerlerden başlamaya ne dersiniz?

Hareketli dönemler bitmedi

SAYIN Cumhurbaşkanı, Başkanlık sistemini istiyor. Bu husus herkesin malumu. Bunun için Anayasa değişikliği gerekiyor.

1 Kasım’da Meclis’te bu amaç için yeterli çoğunluk sağlanamadı. AK Parti’nin artık anlaşılıyor ki, kemik oyu %40’lar mertebesinde.Bu sebeple, arzuladığı sistem değişikliği için ilave oya ihtiyacı var.

CHP’nin %25 oyundan kendisine bir hayır gelmeyeceği aşikar. Barış süreci devam ederken Kürt oyları HDP’ye yöneldi. 7 Haziran’da %40’ların altına düşmeleri, bu politikanın kendilerine yaramadığının tescili gibiydi.

Makarayı sarabilmek için, geriye sadece milliyetçi oylar kalıyordu. Kürt politikasında kapsamlı bir dönüşle sertleşme yaşanmaya, bağlı olarak milliyetçi oylardan kazanımlar sağlanmaya çalışıldı.

Haberin Devamı

1 Kasım, tekrar %50 averajın yakalandığı seçimdir. Aradan geçen süre içerisinde MHP’de yaşanan “seçim dağınıklığı” muhtemelen AK Parti’ye yaramaya devam etmektedir. Dolayısıyla AK Parti, Başkanlık sistemi için ülkeyi referanduma götürecek bir gayret içinde olacaktır. Tekrar bir erken seçim ters tepebilir.

Acaba seçmen nezdinde MHP’de yaşanan milliyetçi oylardaki çözülme Meclis’te AK Parti’ye kaymaya dönüşür mü?

Bakınız, tüm bunların hepsi spekülasyondur. Şayet “Başkanlık” mutlaka zorlanacaksa, şu andaki fotoğraf bu işin Kürtlerle “paslaşarak” yapılmayacağı şeklindedir.

Dolayısıyla bir “şahin dayanışması” ile “oldu bitti referandum”unun kotarılması gerekiyor. Bu işin uzaması beklenmemelidir. Zira bu haliyle Kürt politikası “sürdürülemez” gözüküyor, “yumuşama” mecburi ve kaçınılmazdır.

Haberin Devamı

Yani, 2016’nın Sayın Erdoğan’ın elini çabuk tutmasını icap ettiren siyasi satrancına şahit olacağımız hareketli bir yıl olacak gibi...

 

Kamu spotu(!)

20 ay önce sigarayı bıraktım. Hep çok zor olacağını varsayardım. Bu iradeyi asla göstermeyeceğimi düşündüğümden “yahu bu keyiften vazgeçenin aklına şaşarım” türünden ambalajlanmış ezik kalıplar kullanırdım. Esasen bizim gençliğimizde “sigara” sağlığa zararlı bir nesne olarak pek addedilmezdi.
Özel arabalarda, şehirlerarası otobüslerde, vapurda, uçakta, evde, restoranda, kahvede... Akla gelen her yerde fosur fosur içerdik. Yanımızda çocuk mu varmış, kalp hastası mı pek önemsemezdik. Hatta gençlik idollerimiz, mesela Alain Delon, üç günlük sakalı, yakasını kaldırdığı beyaz pardesüsü ile yağmurlu bir havada ağzında filtresiz sert sigarası ile müthiş karizmaydı. Hele Tanju Okan, “içkim-sigaram, benim tek dostum” şarkısını terennüm ederken, “bohem, eyvallahsız, serseri” tarzıyla özenmemizi tetikleyip “tüttürmeye” daha bir bağlanmamıza vesile oluyordu.
Yani, geçen hafta “yeni yıl yeni başlangıçlar” diye yazmıştık. Tütün müptelası olanlar, lütfen bu alışkanlığınızı gözden geçiriniz.

Yazarın Tüm Yazıları