Paylaş
Bu insanlara dair yoksulluk ve eğitimsizlik adeta bir kadim kaderdir. Ama Kadifekale sırtları ya da Agora’nın arka sokakları gibi, önce Anadolu’dan, sonraları Suriyeli ve Afgan göçmenlerin geçici kullandığı türden çöküntü alanları değildir Ege Mahallesi ve diğer Roman yerleşim yerleri.
Buralarda “fakirlik, dışlanmışlık, yok sayılmışlık” gibi acıtıcı kavramlarla sentezlenmiş çok özel bir kültür yaşanır, yaşatılır. Romanlar; hayatın zorluklarını bir gülümseme ve neşe bulutu ile perdeleyerek yaşarlar. Mesafeli kalınmış halleriyle kendi kendilerine yetebilmeyi onurlu bir zanaat haline getirmişlerdir. Bu anlamıyla İzmir’imizin bu özel rengine her kesimin sahiplenme borcu vardır. İstanbul “Sulukule” rant uğruna bitirildi. Şimdilerde Ege Mahallesi için kentsel dönüşümün süreci yaşanıyor.
Tabii ki rehabilite edilsin. Bu anlamıyla Büyükşehir Belediyesi’nin çalışmaları çok kıymetli. Ama atılacak her adım bu neviden kültürlerin önemini idrak etmiş bir duyarlılıkla ve mutlaka Roman münevverlerinin işbirliği ile gerçekleşmelidir. Kamu otoritelerinin bu özeni gösterdiğini biliyoruz. İzmir’in bir başka Ege Mahallesi yok. O sebeple sevgili hemşehrilerimizi pamuklara sararak sahiplenmeli ve korumalıyız.
Paylaş