İthal aday meselesi

YEREL yönetimleri savunmak “yerelin yetersizlerini” kutsamak değildir.
Hayat böyle olsaydı “yerli mallar” haftasını kutlamaya, yabancı sermayeden tedirgin olmaya, yabancı futbolcu sınırlamasını hararetle savunmaya devam ederdik.
Ha, “içerinin ebepsleneni” isek, “kapalının kuvvetlisi”, “mahallenin horozu” durumumuz varsa, tabii ki ithal aday istemeyiz, binbir demagojiyle genişletilmiş havuzun getireceği kaliteyi reddederiz.
Ey siyaset esnafı adaylar, “memleketlimiz” olmanız dışında ilave özellikleriniz nelerdir, o önünü kesmeye çalıştığınız “dışarlıklı adayların” kalitelerine ne ölçüde sahipsiniz.

MUHTAR SEÇMİYORUZ
Sevgili karar vericiler, mahalleye muhtar seçmiyoruz, parlamentoya, yasama organına, milli iradenin temsiline, her yönüyle donanımlı doğru insanları bulmaya gayret ediyoruz.
Hani, küçük bir Anadolu kenti olsak, “cürmümüz, ufkumuz bu” diyebilirdik. Ama yeri gelince “Akdeniz incisi”, “dünya kenti İzmir” diye böbürleneceğiz, mevzu mebus seçmeye gelince kasaba muhafazakarlığını savunacağız, bu olmaz.
Son söz, “yerelin yeterlilerini” bulalım, eşit koşullarda tabii ki onları tercih edelim, yeter ki çizgiyi o seviyelere çekmeyi becerebilelim.

Dar bölge güzel de...
DAR bölge seçim sistemi, doğrudan demokrasi, halkın gücünü arkasına alan parlamento, lider sultasının kırılması gibi faziletlerin sebebidir.
Pek tabii, öncesinde o dar bölgeye aday gösterilecek olanların seçim yönteminin de demokrasiye uyumlu bir mevzuatla düzenlenmesi koşuluyla.
Siyasi partilerin üye tabanı genişletmeden, eyalet ve başkanlık sistemlerini “tartışılabilir mümkünlerimize” dahil etmeden, “dar bölge” kopuk olarak savunulamaz.
Dar bölgeden gelen bir milletvekili, lidere karşı güçlüdür, parti disiplinini gerektiğinde takmayacaktır, bunlar iyi bir şey gibi gözükse de bazen kabus sonuçlar da doğurabilir.

SİSTEM ESİR ALINIR
Zira kendi dar bölgesinin tercih edileni olmak tüm Türkiye mukadderatına ahkam kesmek hakkını vermez, vermemelidir.
Bu yüzden dar bölgeyle gelen milletvekillerinin başkanlık sistemiyle dengelemesi önem taşır.
Aksi takdirde kontrol dışı küçük canavarlar sistemi esir alır.
Bu sebepten dar bölgeyle oluşturan parlamento sadece “Yasama” görevi ile sınırlandırılmalı, icrai görevler (bakanlar) Başkan’ın tercihi ile şekillenmelidir.
Yani, diyeceğimiz, dar bölge romantizmine kendimizi kaptırmadan meseleyi kapsamlı düşünmekte yarar bulunmaktadır.

Beyturan Lokantası
KENDİ çapımızda “lezzet avcısı” hissiyatı ile bölgemizin yeme–içme mekanlarını iştahla keşfetmeye çalışıyoruz.
Esnaf lokantaları özel ilgi alanımız olmaya devam ediyor.
Herhangi bir duyum ya da referans aldığımızda üşenmeyip bahse konu yerleri deniyoruz.
Bazen, “nasıl olur da bilmiyormuşum” dediğiniz sürprizlerle karşılaşıyorsunuz.
Lafı uzatmayayım.
Kısıkköy, sanayi sitesinde 30 yıllık bir geçmişe sahip olduğunu öğrendiğim bir “lezzet mucizesine” tanık oldum.
“Beyturan Lokantası”. Özellikle ege otlarıyla yapılan etli yemekler, zeytinyağlılar, kurufasulyesi, tatlıları ve illaki lahana turşusu…
Kusura bakmayın, yazarken bile heyecanlanıyorum.
Zaim Usta, Adil Müftüoğlu, Tokmak Hasan, Urlalı Hasan, Özüm Lokantası, Beğendik Abi...
Ey tencere yemeğinin efendileri, biliniz ki üzerinize bir “kuma” gelmiştir.