Hem lümpen hem de kadim değil

ANADOLU’da tarihsel olarak “mülkiyet” sirkülasyonu hayli yüksektir.

Haberin Devamı


Osmanlı’da da zaten mülk padişahındır.
Vakıfların bu denli yaygınlaşmasında hep bir servet koruma telaşı vardır.
Saray dışında zenginlik gayrimüslim tebaadadır.
Osmanlı’nın 1830’lu yıllardan beri Batılılaşma çabası, esasında gayrimüslim haklarının güvence altına alınma baskısındandır.
Lozan’da bile bu anlayışın izlerini açık olarak görürsünüz.
Diyeceğimiz; statükoya göre biçimlenen “hak, hukuk, adalet” hep zenginlerden yana olunca, sıradan, fakir ve vasıfsız Müslüman halkın “husumet” biriktirmesi normaldir.
Hristiyan nüfusun bu topraklardan terke zorlanması ile birlikte, özellikle eşraf kesim bu insanların mallarına oturmuştur.
Cumhuriyet, ulusalcı karakterini Müslüman eşrafa yaslanarak sağlamlaştırmayı tercih etmiştir.
Hal böyle olunca, Osmanlı zamanından beri “idraksiz” diye nitelenen fakir kitleler, o hep söz edilen “hak, hukuk, adalet” kavramlarından yine nasiplenememişlerdir.
2000’li yıllar bu kesimler için bir umut ışığı olmuştur.
“Gustosuz, kökten fakir, kıdemli kaybeden” geniş kitleler hele bir de muhafazakar kimlikle tedbirlendiklerinde önlerinin açılma ihtimalini görmüşlerdir.
Esasında yaşananlar ilk etapta bir “halk ihtilali” izlenimi vermiştir. Ancak hep itelenmiş olmanın bıraktığı kalıcı etkiler, yanı sıra göçlerle Anadolu’ya sığınmış olmanın getirdiği eziklik, yaşadığı yerlerin iki-üç kuşağı bile zor bulan “kadim”i olamama durumu... Hepsi bir arada, ortaya “lümpen” özellikler taşıyan bir ürkütücü kültürün çıkmasına sebep olmuştur.
Bu insanların en bariz özelliği, sofraya yeni oturmuş olmaları ve iştahlarının kısa sürede tıkanacak gibi durmamasıdır.
Bu dediklerimiz, asla “aşağılama” olarak algılanmamalıdır.
Bu insanlar büyük ölçüde, benim, biziz, hepimiziz.
Kendini seçkin gibi hissedenler, diğerlerinden birkaç parmak daha mesafe almışlardır.
Hani, kestane kabuğundan çıkmış, ne kara kabuğun var, demiş halleridir onların ki...
Peki “yeni Türkiye” palazlanmaya çalışan bu kesime kalıcı bahtiyarlık verebilir mi?
Ne acıdır ki, hiçbir etnik, ideolojik, dinsel bir tabana dayanmadıkları için bir “serseri mayın” özelliği ile bu ülkeyi felakete sürüklenmeleri mukadderdir.
Günün sonunda, “Ayı’ydı, Uyuy’du ama Koca’ydı” hasretlenmesi gibi, eskinin nizamı, bugünün nizamsızlığında aranır hale gelebilir, hatta gelmiştir.

-----

Cep telefonsuz olmaz

Haberin Devamı

ÖĞRETİM üyesi Dr. Yavuz Örnek’in, Hz. Nuh’un oğlu ile cep telefonu üzerinden konuştuğunu söylemesi medyada epeyce yankı buldu.
Herkes adama yüklendi.
Esasında itiraz, “dinsel mitosların” bizatihi doğruluğunun sorgulanmasına gelmesi icap ederken, ‘Nuh’ ve ‘Tufanı’nın varlığını tartışma dışı bırakıp cep telefonuna takılmak hakikaten haksızlıktır.
Neticede sayın Örnek mantıksal bir çıkarım yapıyor.
Kutsal metin, çılgın fırtına ortamında gemi üzerinde bulunan Hz. Nuh’un uzaktaki oğlu iletişimi için “kapsamlı bilgi” vermeyince, “cep telefonu” teknik bir mecburiyet olarak denkleme dahil olmak zorundadır.
Yani, inancımız, imanımız tastamamsa, biz de öğretim üyesi beyefendiye iştirak etme durumdayız.

-----

Mahmut Özgener

Haberin Devamı

NİSAN ayında yapılacak İzmir Ticaret Odası seçimleri için ilk adaylığını açıklayan Mahmut Özgener oldu.
İzmir iş dünyasının yakından tanıdığı Özgener, spor kamuoyunun da bildiği bir isimdir.
Mahmut Özgener, 1960’lı yıllara damgasını vuran Adalet Partisi’nin simge isimlerinden Osman Kibar’ın torunudur.
Bu anlamıyla siyaseten “merkez sağ” geleneğin tam içinde yetişmiş bir kişidir.
Futbol Federasyonu Başkanlığı sürecinde bugünkü iktidarın tepe noktaları ile dengeli ve iyi ilişkiler oluşturma fırsatını elde etmiştir.
Ticaret odaları, hiç şüphesiz partiler üstü ortamlardır.
Buralara talip olan insanların, üyelerinin menfaatlerini en üst seviyede tutabilmeleri için hem merkezi hem yerel siyaset odakları ile işbirliği imkanlarını geliştirebilecek özelliklerde olmaları gerekir.
Sayın Özgener bu potansiyele sahip. Ayrıca, sağlam kişiliği, lekesiz iş yaşamı, iyi insani ilişkileri, yönetici tecrübesi... Hepsi bir arada Ticaret Odası’na ilave kalite kazandıracak bir aday izlenimini veriyor.
Seçim sürecinde tüm adaylara başarılar diliyoruz.

Yazarın Tüm Yazıları