Fenomen siyasetçi

CUMHURBAŞKANI, “reddedici” bir tutumla Anayasal düzenle “çekişmek” istiyor.

Haberin Devamı

İşin enteresanı, onun peşinden gitmeye hazır muazzam bir kitle var.

 

Demokrasiler, bir “oy” meselesi ise Sayın Cumhurbaşkanını durduracak bir güç ortada gözükmüyor.

 

Ancak ülkeyi götüreceği noktanın da bir demokrasi olup olmadığı çok tartışmalı.

 

Buraya kadar belirttiklerimiz bilinen bir bakış açısı.

 

Fakat, meselenin diğer bir boyutu daha var.

 

AK Parti’nin kıdemlilerinden Başbakan’a, hatta askerlere kadar, hemen her kesim sanki Sayın Erdoğan’ın bu neviden dozajı gittikçe artan “keskin” tavırlarına daha bir “ihtiyatla” bakmaya başladılar.

 

Haberin Devamı

Açık söylemek gerekirse, Erdoğan’ın hemen her konuyu tırmandırarak sonuç almaya çalışan yaklaşımı eskisi kadar “etki” yaratmamaya başladı.

 

Türkiye bu tasarlanmış davranış modeline giderek “şerbetleniyor”.

 

Ancak, bu sebeple çevresini o kadar daraltıyor ve hasımlarını çoğaltıyor ki, stratejisindeki ısrarı da hiç kimse anlamıyor.

 

Hakikaten “fenomen” bir siyasetçi ile karşı karşıyayız.

 

Sürekli “sürkontur” üslubuyla, 2002 yılından beri geçen 14 yıl boyunca ülkenin hep (1) numarası olmaya devam ediyor, gün geçtikçe yalnızlaşsa da.

 

 

Hikayenin sonunu merak ediyoruz.

----

Bahar geldi

 

İNSANOĞLU bencil yaratıktır.

 

Ülkemin bir tarafında kan gövdeyi götürüyor.

 

Öte yandan hayat her şeye rağmen devam ediyor.

 

İşte ‘bahar’ geldi.

 

Haberin Devamı

Mart ayı tabiatı bir ödül gibi hissettirmeye başladı bizlere.

 

Çiçekler açmaya, erik ağaçları beyazlamaya, cemreler peşi sıra düşmeye...

 

İçimiz ısınıyor, tazeleniyoruz, umutlanıyoruz.

 

Neden tabiatın içinden fışkıran coşku, o mutluluk mesajı, o yaşam sevinci, hepimize, herkese ulaşmıyor, niçin bu güzel ülkeyi, bu ölümlü dünyada, kendimize zehir ediyoruz.

 

Sebep olanlar utansın, diyeceğim ama böylesi bir ihtimalin olmayacağını da maalesef biliyoruz.

-----

 

Hayırlı bağış

 

BİLİNÇLİ pek çok vatandaşımız organlarını bağışlıyor.

 

Keşke bu eğilim STK yöneticilerimizde de yaygınlaşsa.

 

Özellikle koltuğunu bırakmamakta ısrar eden, adeta ‘yapışan’ yöneticilerimizi kastediyoruz.

 

Haberin Devamı

Onlar kime mi bağışlayacaklar. Tabii ki “kimyasal tutkal” üreten fabrikalara.

 

Zira, “küllerinden” mucizevi bir ürün çıkacağı kesindir.

Yazarın Tüm Yazıları