Paylaş
EXPO cephesinde bildiğiniz gibi 5 ülke yarışıyor. Duyumlara göre Tayland ve Brezilya tık nefes olmaya başladı. Yarış Türkiye, Rusya, Dubai arasında geçecek gibi görünüyor.
Dubai’de EXPO alanlarının inşaatına başlanmış bile. Adamlar “kazanırsak kazanırız, kazanmasak EXPO’nun getireceklerini bizim bu vesileyle yapacaklarımıza engel değildir” anlayışını güdüyorlar.
Biz ise, EXPO kanununu bile kazanma şartına endeksliyoruz.
Yani; EXPO olmaz ise projelerimizden neden vazgeçiyoruz, bunu anlamak güç.
Mamafih Büyükşehir Belediyesi bu yanlışa düşülmeyeceğini sık sık belirtiyor, ama hani 2015 EXPO’su kazanılsa idi, şunun şurası iki yıl kalmıştı ve pek çok şey mecburen yapılmış olacaktı. Kazanılmadı ve fakat hiç bir şey de yapılmadı. Demek ki, “niyet”, “laf” hikaye oluyor. Dubaililer kadar olamıyoruz, izahı zor.
Bu arada, bir hususu vurgulayalım; sanki son gelişmeler İzmir’in umudunu arttırıyor gibi... Devlet sessiz ve derinden çok çaba sarf ediyor. “Dubai kazanır ama 2025 EXPO’sunu” söylemlerini giderek daha sık duyuyoruz. Hayırlısı...
Zor dostum zor
300 Türk Aydını bir bildiri yayınladı. Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu ve sahibi olan Türk Milleti’nin adının, vatandaşlık tarifindan ve Anayasa’dan çıkartılamayacağını belirtti.
Bu ülke nüfusunun yüzde 80’inin Türklük kavramı ile bir problemi yoktur.
Ama gelin görün ki, bu oran yüzde 100 değildir.
Gerçekten çok zor bu durumla karşı karşıyayız. Empati çift yönlü işlemesi gereken bir mekanizmadır.
Siz istediğiniz kadar Türk kavramına kültürel bir içerik kazandırın, Kürtlerin bunu kabullenmesi kolay gözükmüyor.
Beri yandan çok büyük çoğunluk da kendini ifade eden bu kavramdan vazgeçmek istemiyor.
Aklıma iki soru takılıyor.
Aydınlarımız hep demokrasinin “çoğunlukçu” değil, “çoğulcu” bir sistem olduklarından dem vurur.
Galiba bu hassas konuda “çoğunlukçu” olmakta beis görmeyen çok sayıda Türk aydınımız var.
Diğeri... Her siyasi parti, neticede seçmen oyuna muhtaçtır. AK Parti buna rağmen neden meseleyi “Türkiye Cumhuriyeti Vatandaşlığı” temelinde çözmek isteyen bir görüntü veriyor. Siyasi menfaatine açık olarak aykırı olan bu tutumu, acaba Türk aydınlarının ayrıca değerlendirmesini hak etmiyor mu?
Biz bu işten ne anladık
Bugünkü ülke entelisiyasını temsil eden kişiler, genelde ya sol kültürden ya Ülkü Ocakları’ndan ya da İslamcı geleneklerden gelmişlerdir.
Bu kişilerin halihazırdaki kimlikleri “Liberal Demokrat”dır. Türkiye’nin demokratikleşmesi ve onun bir türevi olan Kürt meselesinin çözümünde liberal demokratlar çok ciddi zihinsel katkı koydular.
Hemen hepsi yeni anayasanın “Türkiye Cumhuriyeti Vatandaşlığı” temelinde belirlenmesinde mutabıktı.
Şimdilerde yaşanan çözüm sürecinde AK Parti’de bu anlayışı sahiplendi.
Yani işler kuvve’den fiile dönmek üzereyken, bir anda bu değerli zevatın bir kısmı yan çizmeye başladı.
Şayet yeni anayasada “Türk kimliği” yer almaz ise, düzenlemenin şeytanın bile aklına gelemeyecek sakıncalar yaratacağını, sayıp dökmeye başladılar.
İyi de.... Bir; aklınız nerede idi. İki; önerdiğiniz daha iyi bir çözüm var mı?
Neticede her liberal demokrat “kürkçü dükkanına” dönecekse, biz bu işten ne anladık, bilemiyorum.
Paylaş