Demokratik tüzük başka baharlara

BU ülkenin demokratikleşme serüveni ile siyasi partilerin tüzükleri arasında doğrudan bir ilişki vardır.

Haberin Devamı

 

 

Geçenlerde CHP'de bir tüzük kurultayı yaşandı.

Öncesinde yeni Genel Başkan ilk seçildiği zamanlarda partinin her kademesinde örgütün ve parti üyelerinin belirleyici olacağı bir ön seçim modeli sözünü vermişti.

Ancak, tahmin edileceği üzere günün sonunda aynı Genel Başkan’ın;  “Oturduk, konuştuk, tartıştık” diye özetlediği bir metin oylandı, kabul edildi.

Konunun özü; “dağ fare doğurmuş” oldu.

“Ön seçim, kadın ve gençlik kotası, dönem sınırı” gibi birtakım önemli düzenlemeler, istisna maddeleri ile kolaylıkla “çöp” edilebilecek hale getirildi.

Neticede samimiyet testinden geçilemedi.

Bu ülkede siyaset bir meslek olarak algılanır.

Bir şekilde bir siyasi partide pozisyon elde etmiş olanlar, kalıcılıklarını temin eden menfaat mekanizmalarını kurarlar.

Haberin Devamı

Bu yüzden “değişim dinamiği” paslanır, siyaset, siyaset esnaflarının geçinme, hatta zenginleşme vesilesi olur.

Tüm partiler için geçerli olan bu kötü gelenek, tabii ki CHP'nin tüzük kurultayında da karar vericilerin kurnaz tedbirleri ile çözümlenmiş, parti içi demokrasi başka baharlara ertelemiştir.

Özetle; “Kadın-genç-engelli” kotalarında “fermuar” sistemi getirilse...

Adaylar, hilesiz hurdasız, gerçek parti üyeleri marifetiyle, adeta bir dar bölge modellemesi ile doğrudan halk tarafından belirlense...

Her kademeye aday olanlar için öncesinde kurulacak parti akademilerinde eğitim şartı söz konusu olsa...

Belediye başkanlığı gibi üst seviye görevler için ayrıca yetkinlik ve tecrübe koşulları oluşturulursa...

Örneğin bir belde belediye başkan adayının, öncesinde belde yardımcısı olarak tecrübe kazanması sağlansa...

Milletvekili adayları için mesleki çeşitlilik öngörülse...

Partinin ihtiyacı olan, “Türkiye vekili” kontenjanın objektif ilkeleri oluşturursa…

Listeyi uzatmak mümkün.

Neyin nasıl olması gerektiği bir sır değil.

Ama maalesef partilere çöreklenenlerin niyetleri hiçbir zaman “halis” olamıyor.

Siyaset hep her türden imkan ve nüfuz alanı olarak görülüyor.

Haberin Devamı

Maalesef imajının da “lekesiz” olduğu söylenemez.

Ahbap-akraba kayırmacılığı bir yetkinlik ve başarı sebebi sayılıyor.

Adayların seçiminde “liyakat” asla bir kriter olamıyor.

Başa dönersek; CHP'nin tüzük kurultayı “işte bu nihayet” diyebileceğimiz bir değişiklik getirmemiştir.

Az gelişmiş siyasi hayatımızın kaderi, bir türlü “vasatların” işgalinden kurtulamıyor.

Cumhuriyet 100’üncü yılını devirdi.

Atatürk’ün muasır medeniyet seviyesine ulaşma hedefinde başarılı olamadığımız ortada.

Bırakın siyaseti, insan hakları, çevre duyarlılığı, kültür, eğitim, ekonomi… Akla gelen her bir parametrede OECD ülkeleri arasında en arkadayız.

Beklenir ki silkinme siyasetten başlasın.

Ama heyhat...

Haberin Devamı

Bu zihniyet, bu iş tutuş, ülkenin sürekliliğini nasıl sağlar, ümitli olmak pek mümkün gözükmüyor.

Yazarın Tüm Yazıları