Paylaş
Öncelikle belirtelim ki tüm dünyada artık “liberal” ekonomik programların geçerliliği tartışılmaya, hatta terk edilmeye başlandı. Fukuyama’nın meşhur “Tarihin Sonu” eserinde her türden sosyal siyasal ve ekonomik içeriği ile liberal anlayışlar adeta kutsanıyordu. Ancak yaşanan gelişmeler bu anlayışı teyit etmedi. 2000’li yılların başında ülkede yaşadığımız kriz sonrası IMF’nin Kemal Derviş marifetiyle uygulattırdığı ekonomik program bu teorinin izlerini taşıyordu. Hatırlayın, devletin ekonomiden elini ayağını çekmesi istenerek, özelleştirme uygulamaları hayata geçirilmişti. “Dar Koridor” bahse konu politikalara hayatın her alanında bir itirazı gündeme getiriyor.
NELERİ KAPSIYOR?
* Güçlü devlet önemlidir, tıpkı güçlü toplum gibi. * Devletin olmadığı toplumlarda “kanun” yoktur. Kanun yoksa kuvvetli zayıfı ezer. Kanunsuz toplumlarda güçlüler bir hiyerarşi oluştururlar ve kendi normlarını dayatırlar. * Devlet toplumu organize eden bir aygıttır. * Devlet ve toplum birbirlerini dengelerse özgürlük ortaya çıkar. * Devletin olmadığı tarihi süreçlerde “kabile” düzeni söz konusuydu. İnsanlık 50.000 yıl devletsiz yaşadı. Kabile düzeninde devlet hegemonyasına izin yoktu. Devletsiz toplumda herkes maddi zenginlikte eşitti, gelenekler başka türlüsüne müsaade etmezdi. Gelenek toplumu bürokratik olmayan yapısı gereği sorun çözücüydü ama esnek değildi. Gelenek kültürü kaçınılmaz olarak hiyerarşi doğuruyor, bu hal de toplumsal özgürlüğü yok ediyordu. * Devletin olmadığı özgürlük tek başına sürdürülemez. Hele gelenek denetimi söz konusu değilse “karmaşa” oluşur. Özgürlüğü anlamlı ve işler kılan Devletin kurumsal yapısıdır. * Ancak toplumu sindiren Despotik Devlet toplumun inisiyatifini yok eder, korku baskı zulüm oluşturur. * Olması gereken; ne toplumun ne de devletin tek belirleyici olmadığı bir “dar koridoru” diğer değişle bu sınırlar arasında kalan ortamı yakalamaktır. Dar Koridor istikrar güven büyüme ve zenginliğin en elverişli ortamıdır. Toplumun özgürlüğü ancak devletin demokratik değerleri koruyan düzenleyici kuralları ile bir zemin kazanır. * Dar Koridor’a geçmek yetmez, orada sürekli kalmak önemlidir. * Diktatörlükten demokrasiye geçen ülkelerin, koridor ülkelerine göre ekonomik krizlere direnci daha azdır. Demokrasiye geçiş büyümeyi hızlandırmıştır. Hemen her parametrede iyileşme görülmüştür. * Güçlü devlet ve demokrasi, aşırı güçlenen bireylere geçit vermemelidir. Avrupa’da özgürlük ve demokrasinin gelişmiş olmasının temel sebebi, devlet kurumlarının etkin varlığı ve Toplumun sivil itaatsizliğe varan karşı çıkış geleneğidir.
ÖZETLE: Toplumun gücü, devlete ne ölçüde sesini çıkartılabildiği ile ilgili olup, bu durum kendini kurumsal (sandık) ve kurumsal olmayan (sokak protestosu, kolektif aksiyonlar) güçleri vasıtalarıyla gösterir. Devlet ise ekonomik, sosyal, hukuki, yönetsel... Kısaca kural koyma ve yaptırım gücüyle misyonunu yerine getirir. Dikkat edilirse Daron Acemoğlu’nun tespitleri devletin ekonomisinin her alanında piyasadan çekilmesini savunan bir “liberal” anlayış değildir. Bu yönüyle bir Kemal Derviş politikaları önermemektedir. Hatta devleti tekrar denkleme dahil eden bir söylemle bir “Sosyal Demokrat” anlayışa işaret etmektedir. Tabii ki esas vurgu; herkesin sınırlarını bildiği ve özgürlük anlayışını Devletin makul regülasyonlarına göre revize ederek koruduğu bir düzen ifade edilmektedir.
Paylaş