Paylaş
Parti içinde, delege dengeleri itibarıyla kendini çok güçlü hissettiği bir anda erkene aldırdığı Kurultay’da, Ekrem İmamoğlu’nun; biraz rüzgarı, daha çok imkanları sebebiyle Genel Başkanlık seçimlerini kaybetti. Ekrem Bey, yol arkadaşı olarak Özgür Özel’le ittifak yapmıştı. Planlarına göre; Ekrem Bey ilk etapta İstanbul Büyükşehir Belediye başkanlığı seçimlerini kazanacak, daha sonra 2028 seçimlerinde partinin cumhurbaşkanı adayı olarak açıklanacaktı. Özgür Özel de ona bu yolu açan ve mutabakata uyumlu bir Genel Başkan olacaktı. Ancak işler umulduğu gibi gelişmedi.
Kılıçdaroğlu tarafından olgunlaştırılmış politik mirasa bir anlamda konan yeni ekip seçim başarısı kazanınca, Özgür Özel bu sonucun değişimi ısrarla sloganlaştıran yaklaşımından kaynaklandığını değerlendirme eğilimine girdi. Hemen sonrasında da Cumhurbaşkanlığı adaylığı konusunda Ekrem İmamoğlu’nu rahatlatacak bir açıklama yapmak yerine, muğlak ifadelerle onu tedirgin etmeyi tercih etti.
An itibari ile Kılıçdaroğlu cephesinde kurultayın haksız bir şekilde kaybedildiği kanaati hakim. Bu çerçevede parti içi mücadeleye devam edileceği izlenimini veriyor. Kılıçdaroğlu’nun hali hazırda toplam 1200 delegenin 500’ünü kontrol ettiği ifade ediliyor. Kemal Beyin, halen partinin Alevi ve Kürt kanatları üzerinde ağırlığını sürdürdüğü biliniyor. Buna rağmen Kılıçdaroğlu’nun parti içinde eski konumuna gelmesi, ancak yeni ittifak dengeleri kurmasından geçiyor.
TECRÜBELİ BİR SİYASETÇİ
Diğer yandan Ekrem İmamoğlu, Özgür Özel’in genel başkanlık makamının getirdiği avantajlarla pozisyonunu giderek güçlendirdiğini tecrübeli bir siyasetçi olarak görebiliyor. Bu trendin Özgür Bey’i giderek vazgeçilmez ve tek seçici konumuna getirmesi siyasetin doğal mecrasında bilinen bir olgu. Bu sebeple eylül ayında yapılacak kurultay, şayet seçimli hale dönüştürülürse gerek İmamoğlu gerekse Kılıçdaroğlu tarafından, Özgür Özel’in önlenemez yükselişinin kesilmesinin son fırsatı olarak değerlendiriliyor. Bu durum, zihinlerde bir Kılıçdaroğlu – İmamoğlu yakınlaşmasını akla getiriyor. Ancak böylesi bir birlikteliğin önündeki en büyük engelin Kılıçdaroğlu’nun tekrar Genel Başkanlık ısrarı olabileceği konuşuluyor. Makul bir değerlendirmede böylesi bir geriye dönüşün mümkün olamayacağı açık. Kılıçdaroğlu’na gelinen noktada yakışanın partinin onursal başkanlığı olduğu söyleniyor.
ÇARE TÜKENMEZ KLİŞESİ
Neticede, bahse konu ikili, siyasette çare tükenmez klişesi üzerinden arayışlarına devam edeceklerdir. Bu arada Özgür Özel tarafından tüzük Kurultayı’nın eylül başına başına alınması bir “oldu bitti” ile yeni oluşumlara zaman bıraktırtmama çabası olarak değerlendirilmektedir. Pek tabii bahse konu hesaplaşmalar söz konusu olacaksa kurultayın seçimli hale getirilmesi gerekecektir. Bu arada Ekrem İmamoğlu Özgür Özel’e “ölümü gösterip sıtmaya razı etme” tavrıyla, kendi eşit iç dengelerini ve Cumhurbaşkanlığı adaylığının tartışılmazlığını hemen ve net deklere ettirerek bir güven tazeleme ortamı yeniden oluşturulabilir.
Böylesi bir gelişmede de Kemal Bey, Mansur Yavaş ismini ön plana çıkartarak yeni bir mücadele zemini oluşturmak isteyebilir. Tüm bu spekülasyonlar neden yapılıyor? Kişisel kanaatimiz Özgür Bey ve dar kadrosunun siyasi beklentilerinin hayli yüksek oluşu bu durumlara sebep oluyor. Onlar, önlerinde Ekrem İmamoğlu‘nu engel olarak görüyorlar. Bu sebeple tasfiye stratejilerinin içinde Külliye ile yakınlaşmak dahil, pek çok taktik söz konusu oluyor, deniliyor. Beri yandan, Tayyip Erdoğan’ın kendisi için daha kolay bir rakip olarak gördüğü Özgür Özel’i bilinçli parlatarak, Ekrem İmamoğlu’nu bu sayede bertaraf etmek istiyor şeklinde değerlendirmeler yapılıyor.
Görüldüğü gibi siyaset sahnesi hayli hareketli. Asla vefa duyguları üzerinden yürümüyor. Hep konuşulan, Cumhuriyet Halk Partisi’nin yıldız siyasetçisi Ekrem İmamoğlu. Kemal Kılıçdaroğlu’na biçilen rol, partinin akil insanı olarak artık geri planda kalması. Özgür Özel Genel Başkan olsa da, seçmen nezdinde daha alınacak mesafesi var. Neticede su akar, bu gerçeklikler üzerinde yolunu bulur. Mansur Yavaş ise ülke siyasetinin diğer bir yıldızı. Makul senaryoda; halkın teveccühü kendisine bu kadar yüksek iken, CHP’de aday yapılmaz ise, merkez sağın Cumhurbaşkanı adayı olması beklenen bir gelişmedir. Tayyip Erdoğan ise, seçim takviminin geldiği tarihe kadar ekonomide toparlama sağlamayı hedefliyor. Bu gerçekleşirse her devrin favori adayı konumuyla, erkene alınan Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde tüm ağırlığıyla yerini alacaktır.
Paylaş