Paylaş
Bu ağır çelişki, ülkenin geçirmekte olduğu dönüşümlerinde kendini karmakarışık duygularda gösteriyor.
Şura öncesi komuta kademesinin toplu istifası “laik” vatandaş yönünden, “bir güvencemiz daha gitti” endişesini onların gölgelenmiş gözlerine yansıttı.
Hani makul akıllarıyla konuya serin baktıklarında, olanları, “askeriyenin demokrasilerde olması gereken yere iadesidir” diye biliyorlar ama, “de ki İran” olduk, “o zaman darbeyi tercih ederim” söylemi, hala önemli bir kesimin ruh halidir.
Esasına bakarsanız bu ülkede hiçbir şekilde, korkuların ürettiği kötü senaryoların gerçekleşme ihtimali yoktur.
Ötesinde, ötekileştirme, giderek demode ve ayıp bir kavram haline gelmiştir.
Kimsenin bir diğerinden keskin farkı yoktur. Doğrusu, siyasi tercihlerimizin esnek ve geçişken olmasıdır.
Siyasette başarının formülü artık çok belli.
Arkanıza halk desteği alarak, kitlelere özgüven aşılayarak, onlara inanarak ve güvenerek, onların değerleriyle didişmeyerek evrensel demokratik değerlere uyumlu program ve icraat ortaya koyabilen her memleket evladının önü açıktır.
Hepimiz sağlık hizmetlerinden eksiksiz yararlanmak isteriz, otoyolların her tarafı sarması hayatımızı kolaylaştırır, en uzun yargı sürecinin bir yılı aşmadan tamamlanması bizi mutlu kılar, başta komşu ülkelerle olmak üzere dünyayla ticaretimiz artmasının bize yaracağını biliriz, hani artık vergi kaçıranın ya da şike yapanın başının ağrımasına itiraz etmenin doğru olmadığını teslim ediyoruz.
AK Parti tüm bunları yapıyor ya da yapma gayreti gösteriyor.
Tüm sıkıntı onun bu yolda bir rekabet baskısı içinde olmamasıdır.
Türkiye’nin en önemli problemi, çoğumuza göre, muhalefet gibi duruyor.
CHP tarihi kimliği itibariyle vesayet rejiminin siyasi uzantısı rolünden silkinemiyor.
Yeni Türkiye’nin ve 21’nci yüzyıla uyumun, öyle lider değişikliğiyle mümkün olamayacağı, sanki gün geçtikçe daha bir açığa çıkıyor.
Onların ne yardan, ne serden vazgeçmeyen kararsız tutumları, ekonomiden kopuk halleri, halkın önceliklerine mesafeleri, giderek Türkiye’nin ihtiyacı olan muhalefet partisi olgusunu eksik bırakıyor, yok ediyor.
Bu beylerin, topluma bu denli sorumsuzluk göstermelerine hakları yoktur.
Bugünün Türkiye’si birden fazla siyasi rengi barındırıyor. Bu normal ve iyi bir şeydir. Doğal olanı her bir rengi temsil eden siyasi partilerin bir diğerinin alternatifi olacağına dair izlenim vermeleridir.
Maalesef CHP bunu beceremiyor ve ümit vermiyor.
Siyaset sosyolojisi boşluk kaldırmaz. Muhtemelen önümüzdeki süreçler yeni siyasi oluşumlara gebe gibi görünüyor.
İktidar mücadelesi, yapılanı takdir etmek ve daha fazlasını inandırıcı bir şekilde vaat etmekten geçiyor. İcraat bolluğu içinde yapılan hatalara mal bulmuş gibi saldırarak abartmak halk nezdinde oy getirmiyor.
Son seçimler “kıyılar” dediğimiz kesimlerin aynı korku dolmuşlarına binmekten artık sıkılmaya başladığını gösteriyor.
Demokrasi, sağlıklı tarifini gideceği adreslerin çeşitliliğinden alır. Adresi tek bırakmak, iktidar partisi de dahil bu ülkenin yararı değildir.
Paylaş