Çağdaş Kültürpark

KÜLTÜRPARK insan eliyle oluşturulmuş “yapay” ve “fevkalade” güzel bir parktır.

Haberin Devamı

Buna mukabil, Kuş Cenneti, Kent Ormanı ya da Homeros Vadisi gibi yerler doğrudan “tabiat parklarıdır”.

Tıpkı Karadeniz yayları veya Amazon Ormanları gibi...
Bu sebepten Kültürpark’ı kendi haline bırakamazsınız.
Sürekli elinizin ve gözünüzün üstünde olması gerekir.
Doğal parklar bir nevi “Şahane Serseri”dir.
Dokunmadığınız ölçüde cazibesini arttırır.
Saçı, sakalı birbirine karışsa da bu bohemlik ona ilave bir “tanrısal izlenim” verir.
Ancak bir metropol göbeğinde insan eliyle oluşturduğunuz yere “Şahane Serseri” muamelesi yapamazsınız.
Hani, doğallık uğruna “kıllarına özgürlük” tanıyan, “dişlerini fırçalamayı” reddeden marjinallerin hallerine savrulmamanız gerekir.
Yıllar önce Ankara’nın Kuğulu Parkı’nda da benzer bir tartışma yaşanmıştı.
Dönemin Belediye Reisi Vedat Dalokay tüm itirazlara rağmen, o dağınık cangılı imrenilecek bir kent parkına dönüştürmüştü.
Diyebilirsiniz ki, “ben, pek kimse gitmese de Kültürpark’ın bu haliyle kalmasında ısrarlıyım.”
Bu amaçla “Dokundurtmam” diye kampanyalar düzenleyebilirsiniz.
Ya da “şahsi takıntımdır” deyip, mesnetsiz bir özgüven yaklaşımı sergileyebilirsiniz.
Bakınız, yaklaşımlar psikolojik izahlara muhtaç olmamalı.
İzmir’de son dönemlerde sıkıntılı bir kesim peydah oldu.
Bunlar daha ziyade Alsancak, Karşıyaka ve Güzelyalı sahilinde yaşayan ve kendilerini kentin gerçek sahibi zanneden insanlar.
Pek çoğu 1920’lerden gelen bir kuşak göçmenlerin ikinci ve üçüncü kuşakları.
Bu kişiler Kültürpark’a dair egoist bir ısrar sürdürüyor.
Beklenir ki, “çevreci” kalkanını kullanarak bu işlere kalkışıyorsunuz, hemen her konuda tutarlı, demokrat, hümanist, empatik olmanız icap eder.
Aynı Alsancaklılar, daha birkaç yıl önce çeşitli sebeplerden semtlerinde yaşamak durumunda kalan travestilere karşı, engizisyoncuları kıskandıran bir hoyrat yaklaşımla, bildiriler yayınladılar, yürüyüşler düzenlediler.
Mesela yine bu zevat, Kültürpark’ın duvarlarla çevrili olmasına hiç karşı çıkmazlar.
Zira o duvarlar, Park alanına Roman nüfusun Kahramanlar semti cephesinden daha fazla dahilini önler.
Neticede biraz eşeleyince “ipini koparanın gelmediği”(!) bir Fuar alanı özlediklerini görürsünüz.
Yani, kusura bakmasınlar, bu arkadaşlar bize yeterince tutarlı ve samimi gelmiyor.

-----

Bencil ajitasyon

Haberin Devamı

NEDİM Atilla, Kültürpark’ın tarihini, ne olup olmadığını Ege’de SonSöz’de yazıyor.
Kültürpark, insanı, sanatı, kültürü, ekonomisi ile kent içi dinamik bir yeşil alan.
İnsanlar “çevreci” çağrılara düşünmeden, incelemeden destek verirler.
Birileri bu insani eğilimi kullanmaya tenezzül edip birkaç bin imza topladık diyebilir.
Nostaljik konforları bozulmasın diye, sürekli bir geliştirme çabası gerektiren bir Park alanının, halktan kopuk, unutulmuş (şimdiki gibi) bir hale terk edilmesini savunmamak gerekiyor.
Şehir hayatı denen gerçeklik; doğa-insan dengesini kollayarak ve yaşamayı kolaylaştırarak İzmir’e hep ilaveler yapmak zorunda.
Bu anlamıyla tüp geçit de bir ihtiyaç, otoyollar da tramvay projesi de...

-----

Sıra Alaçatı’da

Haberin Devamı

İSTEMEZÜKÇÜ ekibin yeni takıntısı “Alaçatı”.
Efendim; kötü yapılaşma varmış, kalabalıkmış, pahalıymış... Ez cümle rezil bir yer olmuş.
Bu Alaçatı; 15-20 yıl önce, terk edilmiş, virane, çoğu hayvan damı, tuvalet kokusundan ara sokaklarına giremediğimiz bir yerdi.
Şimdi, eski Rum evlerinin restore edildiği, yenilerinin de bu karaktere uygun yapıldığı ve bu haliyle müthiş bir görsellik sunan, yeme, içme, eğlence kültürü ile sadece yerli değil, yabancıları da heyecanlandıran, butik otellerinin yanı sıra beş yıldızlı tesisleri, sörf parkurları, marinaları ile sadece Türkiye değil “Dünya Ligine” oynayan ve alacağı mesafenin daha henüz üçte birinde olduğu konusunda uzmanların hem fikir olduğu bir “mucize belde.”
Ve bu sayede onbinlerce insana iş, aş ve ticaret imkanı sağlayan bir yer.
Hani hayattan elini ayağını çekmiş insanlarsanız, tamam bu Alaçatı sizi memnun etmez. Ama hızlı gelişme nedeniyle yaşanan kısmi arızaları da abartıp, yerin dibine sokmaya, hatta “imha” etmeye hakkınız yok, artık “soluklanın” lütfen.

-----


Dönerci Vedat

Haberin Devamı

İZMİR’in kalitelerini kanıtlamış dönercilerini hep biliyoruz.
İlk anda akla gelenler, Alsancak’ta Altınkapı, Kemeraltı’nda Can Döner ve Toros, Nergiz’de Ahmet Usta, Çeşme’de Tokmak Hasan, Gaziemir’de Şaban Usta...
Ancak bir başka yer var ki, insanın aklını başından alıyor.
Altındağ’da Dönerci Vedat’tan bahsediyoruz.
Hani, lezzet avcısı iseniz, ne yapın, edin lütfen deneyin. Fazla söze gerek yok, fotoğraftan izlenim alabilirsiniz.
(4035 Sokak No: 12 Altındağ, 0-232 458 41 84)

Yazarın Tüm Yazıları