Bir rengimiz olmalı

BAZI ülkelerin renkleri vardır.

Haberin Devamı

Hollanda mesela “Portakal”dır.

Brezilya faşinglerinde sarı ve yeşil hakimiyeti zihinlerimize kazınmıştır.
Maldivler turkuazdır.
Komşumuz Yunanistan’ın masa örtülerinden tentelerine, mavi-beyaz birlikteliği mühürü gibidir.
Türkiye geniş bir coğrafya.
Kültürel çeşitliliği fazla.
Bu sebepten bir “renk” arayışına gidilirse “kentler” ön plana çıkar.
Sözü İzmir’e getirmek istiyoruz.
İzmir’in bir “rengi” olmalı.
Trenleri de o renge boyanmalı, vapurların bacaları da.
Uygun olan, kaldıran her yer kendini bu renge (rengimize) açmalı.
Özgünlüğümüzün alametifarikası olmalı rengimiz.
Bir ölçüde Bodrum, “beyazı” ile bu işte mesafe aldı.
İstanbul; erguvanları, laleleri, mor salkımları ile sembol çiçekleri üzerinden bir renk yakalayabilir.
İzmir mesela “Sardunya kırmızısı” mıdır?
Ya da tüm Ege için geçerli “yağ yeşili”.
Tamam, “mavi” seslerinizi duyuyoruz. Ama tertemiz körfezi olan bir kent hak eder maviyi.
Evet, bir rengimiz olmalı.
Katkılarınızı bekliyoruz.

-----

HDP kilit gibi

Haberin Devamı

NİSAN ayında “referandum” olacak.
Cumhurbaşkanı’nın yetkilerini artıran anayasal düzenlemeleri oylayacağız.
İktidar tüm imkanlarını seferber ederek halkı iknaya çalışacak.
Parlamentoda, gereken 330 oy için AK Parti ve MHP birlikte hareket etti.
AK Parti’nin halk desteği %38 ile %49 arasında gidip gelir. Ekonominin iyi gitmediği zamanlarda bahse konu alt sınır, hiç de gözden uzak tutulması gereken bir ihtimaldir.
Bu sebepten ikinci bir partinin blok desteği onlar için çok önemli.
Görülen, MHP tabanının “Evet” konusunda pek de ikna olmadığı.
Esasında AK Parti, kendi seçmenine bile, onları rahatlatacak bir gerekçe anlatabilmiş değil.
Mamafih AK Partililer “Reis”e saygıda kusur etmezler.
Ancak, vurguladığımız gibi MHP seçmeni, ilave ikna edilmeye muhtaç gözüküyor.
Şayet MHP nezdinde “evet” rüzgarı estirilemez ise iktidar bu defa yönünü HDP seçmenine çevirmek zorunda kalacaktır.
Hani, “Başkanlık dar bölgeye, dar bölge eyalet sistemine geçişin altyapısıdır” mesajı inceden ve derinden verilmeye çalışılabilir.
Hani, en azından “Sandığa gitmeyin” pazarlığı yapılabilir ki, bu da iktidar cephesinden işi çözer.
Önümüzde 2.5 aylık bir süre var.
En büyük muamma da şayet “hayır” çıkarsa, ondan sonrasında ne olacağı.

-----

Arda, Burak, Murat Boz

Haberin Devamı

TÜM ülkenin sevdiği insanlarsınız.
Gençsiniz, sporcusunuz, popçusunuz, başarılı ve zenginsiniz.
Yani rol modelsiniz.
Tabii ki, siyasetçi sizi kullanmak isteyecektir.
Tamam, koca Cumhurbaşkanı ağabeyinizdir.
Size değer veriyordu ve onu kıramazdınız. Ama bir “diyet” borcunuz da yoktu.
Direnebilirdiniz.
Ağırdan alır, bunu hissettirebilirdiniz.
Zira siz, öncelikle tüm topluma sorumlusunuz.
Politikadan uzak, sıcak, keyif veren, mesafesiz kimlikleriniz vardı.
Kimliklerinizi bile şaşırttınız, haksızlık ettiniz.
Hiç şüphesiz özgür tercihinize hiç kimse bir şey diyemez.
Ama kutuplaşan Türkiye ortamında daha dikkatli olabilirdiniz.
Hani, güçlünün safında olmak yerine mesela muhalifin yanında olmayı deneseydiniz.
Bu defa karşı tepkiyle karşılanacak, ama derinlerde daha bir anlaşılır olacak ve “hesapsız” addedilecektiniz.
Tekrar vurguluyoruz.
Bu tavrınız sizin demokratik hakkınızdır.
Hiç kimsenin yargılama hakkı yoktur.
Ancak, eleştirilecek bir tercihte bulundunuz.
Bu cümleden hareketle, tutumunuzun maliyetlerine katlanma durumundasınız.
Kolayı seçtiniz, gereksiz topa girdiniz, kendinize (muhtemelen) kalıcı hasar verdiniz.
Değmezdi.

Yazarın Tüm Yazıları