BASİFED – ESİAD

BU hafta iki önemli sivil toplum kuruluşunda nöbet değişimi yaşandı.
İlki BASİFED’de (Batı Anadolu Sanayici ve İşadamları Derneği) gerçekleşti.
Üç yıldır görev yapan yönetim, perşembe günü gerçekleşen genel kurulla yerini yeni yönetime bıraktı.
Başkanlığı Levent Akgerman üstlendi.
Bünyesinde 10 dernek barındıran federasyon gerek alt dernekler, gerekse bağlı olduğu konfederasyon (TÜRKONFED) arasında çok önemli bir köprü işlevi görür. Genç olmasına karşın, işinde ve sivil toplumculukta çok tecrübeli olan Levent Akgerman’la BASİFED’in çok başarılı bir dönem yaşayacağından hiç şüphemiz yok.
Diğer kan değişimi ESİAD’da (Ege Sanayici ve İşadamları Derneği) yaşandı.
ESİAD, bölgenin ve özellikle İzmir’in en önemli iş derneklerinden biridir.
İzmir ekonomisinin toplam hacminin yüzde 60’ından fazlasını barındıran şirketlerin üye olduğu dernek, TÜSİAD’dan sonra ülkenin en büyük STK’larından biridir.

Güçlü başkan

Bülent Akgerman’ın başkanlığında parlak bir dönem yaşayan dernek, yerini Mustafa Güçlü’nün başkanlığında yeni yönetime bıraktı.
Mustafa Güçlü, İzmir iş dünyasının yakından tanıdığı bir isim.
Gerek bürokraside, gerekse özel sektörde çok uzun yıllar üst düzeylerde görev yapmıştır.
Ayrıca ESİAD’da M.Ali Kasalı döneminde başkan yardımcılığı, TÜRKONFED’de yine başkan yardımcılığı, Çimento Müstahsilleri ve Yapı Üreticileri birliklerinde başkanlık gibi bir hayli sivil toplumculuk deneyimine sahiptir.
Yönetim kurulu kompozisyonuna baktığımızda da İzmir’in en önemli kuruluşlarının temsilcilerinin yer aldığını görüyoruz.
Her iki derneğin yeni yönetimlerine başarılar diliyoruz.

SİVİL TOPLUMCULUK ZOR ZANAAT

BU devirde sivil toplumculuk giderek zor bir zanaat haline dönüşmeye başladı.
Sivil toplum kuruluşları demokratik ülkelerde yüzlerce bileşenden oluşan beklentilerin ve menfaatlerin belirli paydalarda toplaşarak dışa vurumunu temin eden çok önemli enstrümanlardır.
Kamuoyunu etkileme gibi çok önemli işlevi olan bu kuruluşların, kendilerinden beklenen faydanın sağlanabilmesi için başka bir otoriteye “bağımlı” olmaksızın, olabildiği ölçüde “tarafsız” ve mümkünse “gönüllülük” esasında çalışıyor olmaları gerekir.
ESİAD, TÜSİAD, TÜRKONFED gibi kapsamlı üye yapısına sahip iş derneklerinin sınırlı konulara ilgi duymaları beklenmez.
Ekonominin siyasetten soyut olmadığı günümüz dünyasında, bu neviden STK’lar ülkeyi ilgilendiren her konuda sorumluluk duymaları ve görüşlerini kamuoyu ile paylaşmaları bir gerekliliktir. Pek tabii, siyasi iktidarların da böylesi bir çoksesliliği içlerine sindirmesi, hatta teşvik etmesi beklenir.
Ancak belirtmek gerekir ki, geçmişten bugüne siyasi iktidarların bu hususta pek de “hazımlı” olduğu söylenemez.
Hele “bitaraf olan bertaraf olur” gibi bir söylemler, “vatan hainliği” gibi bir yakıştırmalar demokratik Türkiye fotoğrafına hiç uygun düşmemektedir.
Dolayısıyla, sanki son dönemlerde sivil toplumculuğun “tadı” azalmıştır.
Bu iyi bir şey değildir.
Umarız, huysuzluk ve hata yapma hakkı da dahil olmak üzere, sivil toplum kuruluşlarının görüşlerini bir çekince hissetmeksizin özgürce ifade edebilmelerinin, demokratik kalitenin en önemli ölçütlerinden biri olduğu idrak edilir ve “ileri demokrasimiz” bir zihniyet değişikliği yaşar.

KEMAL DERVİŞ

KEMAL Derviş perşembe günü ESİAD’a konuktu.
Hemen belirtelim ki, Kemal Derviş cephesinde değişen pek bir şey yok. Yine çok temkinli, yine siyasi değerlendirmelerden ısrarla kaçınıyor.
Oysa Kemal Derviş, kişiliği itibariyle çok insan nezdinde beklentiler oluşturan bir değerdir.
Ilımlı kişiliği, uluslararası tanınırlılığı, siyasi tecrübeleri, teknisyen kimliği... Hangi cepheden bakarsanız bakın bu ülke siyasetinde ağırlığını hissettirebilecek özelliklere sahip.
Ama Kemal Derviş kendini saklıyor, bir çalım “ister”, iki adım “istemez” bir görüntü veriyor.
Temennimiz, sayın Derviş’in akıl karışıklığını bir an önce netleştirmesidir. Siyasete giriş bir zamanlama meselesidir ve “şimdiye” dair şartların ileride oluşacağının hiçbir garantisi yoktur.