Mutluluğun tarifini size dayatılan tüketim kalıbına ne ölçüde eriştiğiniz üzerinden yaptığınızda, kıyı kültürünün sakin insanlarını anlamakta zorlanırsınız. Esasında bu durum sadece kıyı kültürü insanları için geçerli değildir. Mesele, materyal refahının dolduruşuna gelip gelmemenizle ilgilidir. Atlas Dergisi Moğolistan’da Türkçe konuşan ve göçebe yaşayan insanların kendi iç huzurlarını anlata anlata bitiremiyor. Çok öteye gitmeyin. Hemen yanımızda Midilli adasında, dünya yansa hasırı yanmayan insanlar yaşıyor. Hem de uzun uzun yaşıyor. Zeytinyağından, siestadan asla vazgeçmeden, kendi bildiklerince dingin bir düzen tutturmuşlar. Bizlerin medeni (!) dünyası ile ilgilenmiyorlar bile. Kendine güvenen paylaşır Sağlıklı demokrasilerde seçimleri kazananlar iktidar olduktan sonra, artık tüm ülkenin yöneticileridir. Başbakan, ünlü balkon konuşmasında bu hususun altını özellikle çizmişti. Ancak aradan geçen zaman bu anlayışın pratiğe yansımasında pek başarılı olamadı. 29 Ekim’de yapılan mitinglerin ana sebebi budur. AK Parti’ye oy vermeyen insanlar kendilerini iktidar nezdinde önemsiz hissediyor Başbakanın üslubu çok kişiye sert ve kırıcı geliyor. Esasında bu iktidarın demokrasiye dair, “Pandora’nın kutusunu” açan tarihi ve sosyolojik bir ayrıcalığı var. Pek tabii bu misyonu sürdürebilmek kolay değil. Bu süreçte en büyük yanlış güncel kaygılarla telaşa kapılıp özgüveni kaybetmektir. Sanki AK Parti’de de böyle bir şey oldu. Geniş kitleleri sarmalamak yerine kendi seçmenini kemikleştirmek ve yeni bir tür milliyetçi vesayetçi bir yöntemi tercih eder görüntü veriyorlar. Hepimiz Kürtlere, Alevilere, Çingenelere vaat edilenleri hatırlıyoruz. Tüm bunlar “raf”a kalkmış gibi. Adeta, çemberlerine dahil olmayanlara tepkilenmeleri dışında seçenek bırakmıyorlar. Ortaya lüzumsuz kutuplaşmalar çıkıyor ve bu duruma öfkeleniyorlar. AK Parti’den bizim beklediğimiz bu değildir. Her türden kutuplaşma Türkiye’yi yanlış yerlere savurur ve o özlediğimiz “mutlu yurttaşlar çoğrafyası” başka baharlara kalır. Lütfen, özgüveninizi yalpalatmayın ve bağlı olarak paylaşımcı bir iktidar ve ülke beklentilerimizi boşa çıkarmayın.