Paylaş
O zamanlarda Beşiktaş’ta göreve geldiğimde futbolcularda bir rahatlık, bir vurdum duymazlık, bazı şeyleri veya formayı ciddiye almamak, Beşiktaş’ın ilkelerinden, prensiplerinden çekinmeme duygusu hakimdi. Bunu Avusturya kampında Ertuğrul Sağlam’la beraberken, iki İbrahim’in kavga olayında açıkça gördük.
İbrahimler, antrenmandan iki saat önce birbirleriyle kavga etti. Hiçbir şey yokmuş gibi ne benden, ne de Ertuğrul Sağlam’dan bir özür bile dilemediler. Daha sonra idmana gidildi. Yine ses yok. Akşam yemeğinden sonra aynı münakaşa tekrar yaşandı. Ben de bu oyuncuları kamptan göndermek zorunda kaldım. Çünkü bulundukları yer Beşiktaş Kulübü’ydü.
Disiplin şart
Bu çatı altında her insan ne istediğini yapabilir, ne kavga edebilir, ne de bir söylemde bulunabilir. Kısacası kuralların dışına çıkılmaz. Biz üzerimize düşeni yaptık. Kulüpteki bütün futbolcular ve yeni gelen yabancı oyunculara bir takım şeyleri hissettirmemiz lazımdı. Disipline önem verdiğimizi gösterdik. İbrahimler kadro dışı bırakıldı. Daha sonra özür dilediler. Affedildiler. Ondan sonra Beşiktaş’ta müthiş bir disiplin hakim oldu. Müthiş bir konsantrasyon oluştu ve Mustafa Denizli’nin de takımın başına geçmesiyle şampiyonluk yaşandı.
Kadro müthiş ama
Bugün gelinen noktada, futbolcuların çok rahat davrandıklarını, saha içinde birbirleriyle tartıştıklarını, disiplinsiz bir dış yaşam, disiplinsiz bir saha içi ortamı olduğunu görüyoruz. Beşiktaş Yönetimi kağıt üzerinde müthiş bir kadro kurdu. Ama bu kadro istenileni veremedi. Başarıdan çok uzak bir görüntü sergiledi.
Yeni sezonda Beşiktaş, önemli transferler yapacak. Ama bu zihniyet, bu sistem, aynı yöntem, futbolcuların bu rahatlığı devam ederse, iyi transferler için uğraşmamak lazım. Çünkü Beşiktaş’a gelen iyi futbolcu, bir anda sıradanlaşıyor. Bu bir uyarıdır. Yıldırım Demirören benim ne söylediğimi, neleri ileride tehlike olarak gördüğümü anlayacaktır.
Nihat doğrusunu yaptı
NİHAT Kahveci, “Bir gazeteci arkadaşımız sürekli yazılar yazdı” diyor. Bunun karşılığında Nihat’ın yapmış olduğu hareket ise doğru değil. Gazeteci onunla ilgili rencide edici yazılar yazmış olabilir. Nihat’ın tepkisi bu mu olmalıydı? Hukuki yollardan hakkını aramayı tercih etmeliydi.
Ama Nihat’ı bu davranışından dolayı, çok fazla eleştirmiyorum. Yönetime başvurarak, “Ben bu işi beceremiyorum. İstediğim gibi gitmiyor. Bundan sonra 2 senelik mukavelem ve çok güzel bir anlaşmam var. Ama anlaşmayı bozuyorum” demesi güzel oldu.
Zaten yönetim de böyle bir şeyi Nihat’a teklif edecekti. İlk teklif kendisinden geldiği için bu konuda büyük puan kazandı. Nihat isteseydi, önümüzdeki sezonlarda da yan gelip yatardı. Hiçbir şey umrunda olmazdı.
Belki de bu paraları bundan sonra kazanamayacak. Ama kendisinin iyi Beşiktaşlı olduğunu ve bu konuda büyük delikanlılık yaptığını söylemek mümkün.
Işın Çelebi ve Faruk Süren
FARUK Süren, “G.Saray’da beyaz Türkler ve zenciler var. Biz zenciyiz” diyen Işın Çelebi hakkında savcılığa suç duyurusunda bulundu. Hukuki yollardan hak aramak elbette herkesin hakkı. Ama bunu medyaya açıklamak doğru olmadı. Işın Çelebi de hem devlete, hem de tıpkı Faruk Süren gibi G.Saray’a yıllarca hizmet etti.
Zaten kongre konusu mahkemede, bir ikinci dava G.Saray’ı yıpratmaz. Ama medyada bunun savaşını vermek yıpratır.
Paylaş