Sinan Engin

Eksik oynuyor

16 Nisan 2011
BEŞİKTAŞ, ligde umduğunu bulamamış, prestij maçları oynuyor. Tayfur Hoca’nın gelmesiyle takımda bir toparlanma, bir değişim söz konusu...

Ama bu etki, Gençlerbirliği maçında sonuca pek yansımadı. Beşiktaş ilk devre rakıbine göre daha iyiydi. Gençlerbirliği seyretti, Beşiktaş oynadı. Ve Kartal ilk devreyi 1-0 önde kapattı. Konuk ekip ilk 45 dakika hiç koşmadı, efor sarfetmedi diyebiliriz.
Ama Zumdick, ikinci yarı yaptığı değişikliklerle takımının çehresini değiştirdi. Bu sefer Beşiktaş rakibini seyretti, Gençler oynadı... Beşiktaş gibi bir takım, ilk devre seyreden rakibine en az 2 - 3 gol atacaksın ki, 2. yarı tempoyu düşürdüğün zaman rahat et. Ama Kartal’da bazı oyuncular maalesef iyi oynamıyor. Daha doğrusu sahada takımını eksik bırakıyor. Kim bu? Almeida.
Q7 olmayınca...Portekizli bir santrforun atması gereken golleri atıyor, ama ayrıcalıklı üst düzey bir santrfor gibi oynamıyor. Yani Almeida, Beşiktaş’ın hedefinin santrforu değil, hele dün akşam Quaresma da yoktu ki; ona çarptırıp gol atsın. Q7 olmayınca Beşiktaş’ın hücum gücü iyice düşüyor, Almeida’nın pasifliği göz önüne çıkıyor.
Orta sahada siyah beyazlılarda sadece Necip ayakta kaldı, Ernst’in temposu düşüktü. Fernandes çok iyi futbolcu ama defansif orta sahadan daha çok, topla oynamayı, hücumu seven bir yapısı var. Dolayısıyla orta sahada G.Birliği daha kalabalık olduğu için oyunun kontrolünü eline geçirdi ve ikinci yarı tamamıyle istediği pozisyonları geliştirip golleri attı.
Beşiktaş’ta uzun zaman aradan sonra oynayan Nihat Kahveci vasattı, beklediğim Nihat değildi... Artık futbola eski Nihat gibi dönmesi lazım, İsmail Köybaşı yapılmayacak işleri yapıyor; ama yapılacak işleri yapamıyor. Oyun mantalitesini değiştirmesi lazım, fizik olarak elverişli; ama beyin olarak oyun anlamında daha gelişmesi gerekiyor, çok hatalar yapıyor.
İbrahim Toraman, Beşiktaş’ta dün akşamın yıldızıydı. Uzun zamandır sakatlıklar geçiriyor, iğneyle oynuyor.. Buna rağmen Beşiktaş’ın en çok oynayan oyuncusu... En kritik yerlerde gol atıyor, kritik hamlelerle golü önlüyor. Yani Almeida’dan daha çok pozisyona giriyor ama en az onun kadar da gol atıyor... Yani tebrikler Toraman, bu tempoda devam et. Beşiktaş seninle gurur duyuyor...

BEĞENDİM

İbrahim Toraman’ın etkili futbolunu.

Yazının Devamını Oku

Bir tek Q7

12 Nisan 2011
KASIMPAŞA’nın stadı şehrin göbeğinde, ulaşımı çok kolay harika bir stat. Soyunma odasından tut, panoramik stüdyolarına kadar çok iyi. Ama her iki takımın da taraftarları maça gelmemiş, stadı dolduramamış... Çünkü Beşiktaş’ın ligde iddiası yok, Kasımpaşa ise son bir umut ‘kurtarabilir miyim’ diye uğraşıyor... Ama o da çok zor görünüyor.

İki farklı Beşiktaş

Beşiktaş takımı Q7 varken farklı, Q7 çıktıktan sonra farklı. Ayağına aldığı her top izleyen zevk veriyor, ama rakiplere eziyet veriyor. Müthiş slalomlar, çalımlar ve harika ortalar. Almeida’nın kafasına çarptırıyor, al da at diye! Almeida zorlanıyor, iki seferde ancak kaleye atabiliyor. Onun attığı goller normal bir santrforun atabileceği goller. Yani Q7 varsa santrfor mevkiinde kim varsa gol atabilir. Beşiktaş’ın hücum gücü bir tek Quaresma...

Simao çok etkili oynamıyor ve oyunda bölüm bölüm de saklanıyor. Almeida’ya gelince kapasitesi ve stili belli. Beşiktaş kanatları hiç kullanamadı. Özellikle İsmail’i ilk kez bu kadar etkisiz ve oyuna katkısı az gördüm. Hilbert maçın sonuna doğru iki kere çıkabildi, ama etkili olamadı. Orta sahayı Necip ayakta tutuyor. Ernst de ona eşlik etmeye çalışıyor. Ama hücum organizasyonunu bu maçta iyi yapamadılar.

Quaresma çıkınca

Orta sahayı kalabalık tutan Kasımpaşa, Beşiktaş’ın orta sahadan top çıkarmasını engelledi. Siyah beyazlılar tüm ataklarını Q7 ile geliştirdi. O oyundan çıkınca Kasımpaşa cesaret alarak tüm hatlarıyla hücum etti. 2-3 net pozisyon yakaladı. Cenk kalesinde gole izin vermedi.

Kasımpaşa’ya bakınca bu maçta ligde 20 puanda kalmış bir ekip gibi oynamadı. Müthiş bir oyun organizasyonu, kazamna isteği ve Beşiktaş’a taktik anlamda Q7 çıktıktan sonra da oyun olarak üstünlük sağladılar diyebiliriz. Ama Q7 oyundayken rakibin taktiğini dinlemiyor, strateji alan daraltma dinlemiyor! Kendine özgü çabukluğuyla bir takımı yıkacak her yeteneğe sahip.

Kısacası dün gece Q7 varken Beşiktaş’ı ayrı konuşmak lazım, yokken ayrı... O varken Beşiktaş’ı izlemek zevk, o yokken Kartal, normal bir takım görüntüsünde. 65’ten sonra ise oyunun tek hakimi Kasımpaşa’ydı, çünkü sahada Q7 yoktu.

BEĞENDİM
Kasımpaşa’nın 65’ten sonraki hırs azim ve kazanma isteğini.

BEĞENMEDİM
İsmail ve Hilbert’in performansını.

DİKKAT
Beşiktaş’ın bir tek yıldızı var; o da Quaresma.
Yazının Devamını Oku

Galibiyeti Rüştü getirdi

7 Nisan 2011
HER iki takım da çift ayaklı maç olduğu için kontrollü ve en avantajlı skoru almak için oynadılar. Beşiktaş golü atana kadar Rüştü 5 tane yüzde yüz top çıkardı. Beşiktaş ilk şutunu 57. dakikada Quaresma ile attı. Onun dışında tamamiyle maçın hakimi, orta sahada top yapan, hücum organizasyonunu en iyi şekilde yapan Gaziantepspor’du.

Ama kalede dün akşam müthiş bir kaleci vardı: Rüştü. Bir kalecinin bir takıma nasıl faydası olacağını ve bir takımın kazanması için nasıl bir performans göstereceğini dün akşam izledik. Eğer Rüştü o pozisyonları kurtarmasaydı, Beşiktaş’ın direnci kırılırdı ve gol atması çok zorlaşırdı.

Gaziantep iyi pas yapan, iyi organize olan bir ekip; ama dün gece hem şanssızlardı, hem de bireysel olarak oyuncu kalitesini ortaya koyamadılar. Bu kadar olumsuz oynarsan karşındaki de Beşiktaş takımı... Ne kadar formsuz olursa olsun, oyuncuları bireysel kalitelerini ortaya koydukları an maçın sonucunu değiştirebiliyorlar. Beşiktaş’ta en önemli oyuncu Q7. Tüm atakları o yönlendiriyor. Hem faul kazandırıyor, hem rakibine kart çıkarttırıyor. Kısacası hücum anlamında Beşiktaş’ın her şeyi.

Bir tek Quaresma

Beşiktaş hücumda çoğalamıyor, kanatları kullanamıyor. Bir tek Q7’nin bireysel yeteneklerine bel bağlamış. Almeida’nın gol attığına bakmayın, gol atana kadar takımın el freni oldu... Attığı golde de Quaresma, topu Almeida’nın kafasına vurdurdu! Tayfur Hoca doğru hamleler yaparak maça noktayı koydu. Herhalde Guti’ye ayıp olmasın diye, kariyerinin hatırına bu kadar sabretti. Bu Guti’ye ne oldu? Sahada yürüyecek hali yok. Tamam, bir futbolcu sahada koşmaz; kendi arkadaşına gol pası veremez bu da tamam. Ama rakibi de atağa kaldıracak toplar kaptırıyor İspanyol. Kısacası Guti fizik olarak çok düşük seviyede, ilk geldiğinde fizik olarak daha iyi durumdaydı. Orta sahada Necip ve Fabian Ernst ikilisi oynadılar. Çünkü hücumdakiler orta sahaya ve savunmaya hiç dönmüyorlar. Stoper oynayan Aurelio çok fazla sırıtmadı. Çünkü yanında dün akşamın iyilerinden İbrahim Toraman vardı. Beşiktaş muhtemelen bu turu geçti ama Rüştü’ye duacı olsun.

BEĞENDİM
Rüştü’nün müthiş performansını.

BEĞENMEDİM
Guti’nin içler acısı halini.

DİKKAT
Seyircisiz futbol İnönü’ye hiç yakışmıyor, daha dikkatli olalım.
Yazının Devamını Oku

Demirören'e açık mektup

5 Nisan 2011
Şöhret ve kariyer sahada oynamaz. Bu oyunculara formanın ve Beşiktaş’ın büyüklüğünü anlatmak lazım. Ümraniye’de rahatlık var. Onların rahatını kaçır. Yoksa senin rahatını kaçırırlar.

Beşiktaş, en kariyerli ve en iyi oyuncuları transfer etti.Ancak görüntü umut vermiyor.

Taraftar şu an nazik. Ancak seneye şampiyonluk ister. Sevgili başkan bu takıma el at.


Beşiktaş tartışmasız en kariyerli ve en iyi oyuncuları transfer etti. Zaten elinde de iyi bir oyuncu kadrosu vardı. Gel gelelim, görüntü feci ve umut vermiyor. Başkan muhtemelen yeni oyuncular da alacak, yeni hoca da. Kurulacak kadro bu kadrodan belki biraz daha iyi olur. Ama yönetmek önemli. Disiplin çok daha önemli. Beşiktaşlı oyuncular hemen hemen her önemli maçta kırmızı kart görüyorlar. Ya ısınırken sakatlanıyorlar ya da en kritik maçta gol kaçırıyorlar.
Beşiktaş eksik kaldığı bütün maçları kaybediyor. Görülen kartlar amatörce ve bilinçsizce. Bazı oyuncular bu işi ciddiye almıyorlar. Gece gezmeleri karıştırmıyorum. Birileri bu işe “dur” demeli. Bu kişi de başkan Yıldırım Demirören’den başkası olamaz.  Bu oyunculara formanın ve Beşiktaş’ın büyüklüğünü anlatmak lazım. Ama tatlı ama tuzlu.
Şöhret ve kariyer sahada oynamaz. Buna da sığınmamak lazım. Bu sene “Schuster” dedik, gitti. “Hakem” dedik, yalnızca hakem mi?  Kartal’da idari olarak biraz nazik bir durum var. Benden söylemesi.  Seneye dikkat. Taraftar da şuan nazik. Seneye şampiyonluk ister. Sevgili başkan, dost acı söyler. Bu takıma el at. Ümraniye’de rahatlık var. Onların rahatını kaçır. Yoksa senin rahatını kaçırırlar.

 

Polat, açılış akşamı bıraksaydı kahramandı

Yazının Devamını Oku

Almeida ile olmaz

3 Nisan 2011
BEŞİKTAŞ bu maçı kazansaydı; Avrupa’ya gitme adına önemli bir avantaj elde edecekti. Türkiye Kupası’nın garantisi yok. Beşiktaş eğer kupayı da kazanamazsa, Avrupa için kurulan bu tarihi kadro sadece ligde mücadele etmek zorunda kalacak.

Bana göre bu sezon ligin kaderini belirleyen oyuncu Almeida’dır. Fenerbahçe maçında o golü atsaydı, Sivasspor maçında da aynı şekilde o golü atsaydı, her şey çok farklı olabilirdi ligde. Top önündeyse, kaleci de yatmışsa ve sen bunu gol yapamıyorsan; demek ki senin golcülüğünde bir sorun var Almeida... Hızlı bir oyuncu değilsin, çalım özelliğin de yok. Tek vuruşlu santrforsan, bu tip pozisyonları gole çevireceksin.
Simao da çok etkisizdiAlmeida, eğer ilk yarıda gidiği pozisyonu gole çevirseydi, Beşiktaş bu maçı farklı kazanırdı. Sadece Almeida mı? Simao’ya bakıyorsun... Çok etkisiz. Şöhretinin, kariyerinin torpilini yaşıyor gibi. Fernandes, klas bir oyuncu, üstün yetenekleri var ama o da arkadaşlarına uyuyor.
Beşiktaş’ta garip bir disiplinsizlik var. Ferrari diye bir oyuncu hakim. Bir var, beş yok. Çok önemli maçlarda kırmızı kartlar görüyor, takımını yakıyor. Daha komiği de ısınırken sakatlanıp, arkadaşlarının sırtında kenara çıkıyor. Onun yerine giren Sivok ise, acemice kartlar görüyor ve takımını 10 kişi bırakıyor. Anlamak mümkün değil.
Disiplin zafiyeti varYıldırım Başkan... Transferleri yapıyorsun, ‘üst düzey kadro kurdum’ diye düşünüyorsun. Üst düzey kadro veya üst düzey oyuncu, sadece yetenekle olmaz. Bunun yanında davranış, zeka ve oyun disiplini de çok önemli. Maalesef Beşiktaş, sezon başından beri, bu disiplinsizlikten çok puanlar kaybetti. Beşiktaş’ta, bir disiplin zaafiyeti yaşanıyor. Başkan, bu konuya el at. Bir değil, iki değil, bu hatalar devamlı yapılıyor. Futbolcular şöhretlerine sığınmasınlar, şöhret acımasızdır. Her zaman faydası olmaz, zararı daha çok olur kullanamazsan.

BEĞENDİM

Sivasspor kalecisi Korcan Çelikay’ın performansını.

BEĞENMEDİM

Tomas Sivok’un vurdumduymazlığı.

Yazının Devamını Oku

Arda'ya kavuşmak

30 Mart 2011
TÜRK Milli Takımı’nın turnuvaya ‘tamam mı devam mı’ maçıydı dünkü karşılaşma...

Yeni bir takım, yeni oyuncular, yeni sistem ve bazı oyuncuların değişik mevkilerde oynaması ve en önemlisi uzun bir aradan sonra Türk futbolunun yıldızı Arda’ya ve onun golüne kavuşmak daha sevindirici.

Burak pas alamadı

Avusturya Milli Takımı deplasmanda daha iyi oynayan bir takım... Kapanıp kontraatağa hızlı çıkan bir oyun yapısı var; bu da bizi biraz zorladı. Çünkü Türk Milli Takımı çok katı bir savunmaya karşı tek santrforla ve bu santrforla orta saha arasında epey mesafe bırakarak oynadı. Burak Yılmaz istediği pasları alamadı... Çünkü hücumda çoğalamadık ve hep uzun paslarla Burak’la gol aramaya çalıştık. Sahanın da kaygan olmasıyla istediğimiz gol pozisyonlarına ulaşamadık.

Defans kusursuzdu

Guus Hiddink daha dengeli bir santrfor olan Semih Şentürk’ü oyuna sokarak, topu rakip sahada tutmaya çalıştı. Oyunu oraya yıkarak rakibin üstüne gittik ve Gökhan’ın golü geldi. Stresli bir maçtı, kazanmak çok önemliydi. Ve Milli Takım oyuncuları bunu yaptılar... Ama çok eksiklerimiz var, orta sahamız dinamik değil, yavaş. Ayrıca Nuri Şahin’i ofansa daha yakın kullanmak daha faydalıdır. Mehmet Ekici de yetenekli bir futbolcu. Selçuk orta sahanın bütün yükünü ve oyun organizasyonu başarıyla yaptı. Savunma kusursuza yakın oynadı, hiç pozisyon vermedi. Milli Takımımız çok iyi oynamadı ama bu oyunculara sabredilirse bu kadroda iş var. Ve son olarak bu maçı alarak yola devam dedik.

DİKKAT

Yeni bir takım yaratmak için bu Milli Takım’a sabretmek lazım.

BEĞENDiM

Yazının Devamını Oku

Polat’a saygı

27 Mart 2011
EY Galatasaraylı! Galatasaray’ı ibra etmemek ihanettir. Seçilmiş bir başkana da saygılı olmak gerekir. Unutmayın ki, Adnan Polat da iyi bir Galatasaraylıdır. Olağan kongreye kadar ona şans verin.
Adnan Polat da mutlaka hatalarından dersler çıkarmıştır. Önümüzdeki sezon bu camiaya ve bu stada yakışır transferler yapacaktır. Galatasaray, şu an elindeki yabancıları gelecek sezon ilk 11’de oynayacakmış gibi düşünmeyecek ve her açıdan üst düzey oyuncular transfer edecektir.
Evet, Galatasaray futbolda geri kalmıştır ama Adnan Polat’ın futbol dışında yaptığı işler de ortadadır. Onun için de Adnan Polat’a biraz saygı...
Futbolda geri kalmak camiayı küçültmez. Sadece, “Futbol takımı kötüdür” dersin, ama ibra etmezsen; her şey konuşulabilir.
Yazının Devamını Oku

Hoşgeldin Tayfur hocam

20 Mart 2011
Schuster gittikten sonra Beşiktaş’ta pozitif bir değişim olmuş. Futbolcular varolan performanslarını, daha doğrusu kaybolmuş olan yeteneklerini ortaya koydular. Bu takımın üzerindeki ölü toprağı kalkmış. Sanki sezona yeni başlamış gibi...

Liderden 25 puan geride değilmiş gibi oynayan bir takım vardı. Ama bunun en önemli faktörü; bu takımı oynatan iyi günde de kötü günde de destekleyen müthiş Beşiktaş taraftarı. Düşünüyorum da bu takım demek ki şun an şampiyonluk yarışında olsaymış, neler yaparmış. Taraftarı bu stadı “Tepin, tepin” tezahüratıyla kaydırmaz, yıkarlardı. İnşallah o günleri de göreceğiz!
Ernst selam gönderdiTayfur Hoca takıma pozitif bir katkı yapmış. Futbolcularda hocalarını iyi dinlemişler. Takım savunmasını, orta saha organizasyonu ve hücumu fevkalade iyi yaptılar. Orta sahada Necip ve Ernst ikilisi müthiş oynadılar. Hele Necip “Ben bu formanın sağlığım elverdikçe sahibiyim” der gibiydi. Ernst de hemşerisi Schuster’e attığı golle selam gönderdi. Sahada 70 dakika pek varlık gösteremeyen Quaresma, “Ben bu taraftarın sevgisine layık mıyım, değil miyim” diye düşündü sanırım. Kendini de taraftarına layık olduğunu göstermek için müthiş asistler yaptı, maça damgasını vurdu. Guti’nin yine çok top kaybı var, fizik olarak düşüşü var; ama fazla göze batmıyor. Çünkü Ernst ve Necip onun açığını kapatıyor. Tayfur Hoca’nın doğru hamleleriyle maçı çeviren Beşiktaş’ta Almeida, müthiş kafası ve şık plasesiyle “Ben golcüyüm, beni unutmayın” der gibiydi.
Beklere gelince İsmail ve Ekrem, Kayserili Mehmet Eren ve Amrabat karşısında zor anlar yaşadı. Her pozisyonda geçildiler ama onların da işleri zordu, çünkü rakipleri çok etkiliydi. Toraman ve Ferrari kusursuz oynadılar. Çünkü Tayfur Hoca kontrollü oyun; yani Schuster’in tersi bir taktikle defansını kurgulamış. Kısacası dün akşam ikinci yarı müthiş bir futbol seyri vardı. Müthiş bir taraftar vardı... Ama maçın hakemi için aynı şeyleri söyleyemeyeceğim. İstikbal vaadeden bir hakem Halis Özkahya ama Beşiktaş’ın penaltılarını vermediği gibi, hem aleyhte hem de lehte hatalı düdükler çaldı. Ve taraftarı çıldırttı.

BEĞENDİM

Beşiktaş taraftarının müthiş desteğini.

BEĞENMEDiM

Hakem Halis Özkahya’yı.

DİKKAT

Yazının Devamını Oku