Paylaş
Sezer Ortadağ ile öğretmenler günü vesilesiyle; üçüncü kuşağını yetiştiren ‘Minik Notalar’ın hikâyesini, kitabını yazmaya başladığı eğitim felsefesini ve de çocukların gelişiminde büyük rol oynayan sanatın etkilerini konuştuk.
Öncelikle müziğe olan ilginizin nasıl başladığını öğrenmek isterim?
Kayseri’nin şirin bir ilçesi olan Bünyan’da dünyaya gelmişim. Henüz beş yaşındayken dayımın çocukluğundan kalma eski bir blok flütte birçok parçayı çalabiliyordum. Öğretmenliğin de sadece hayatı idame ettirmek için icra edilen bir meslek olmadığını daha öğrencilik yıllarımda anlamıştım. İlkokuldayken öğretmenimiz bizimle birlikte bahçede oynar ve bağlama çalardı. Bir sıkıntımız olduğunda güvenli bir yardımcı ve sırdaştı bizim için. İlk olarak o zamanlarda öğretmenlik mesleğine hayran olduğumu söyleyebilirim. İlkokul yıllarım ne zaman hatırıma gelse, bahçemizdeki ağaçların altında öğretmenimizin bize söylediği içli türküler gözümün önünden geçer.
BİR HEDİYE HAYATIMI DEĞİŞTİRDİ
Sizde de öğretmenlerinizin büyük etkisi büyük olmuş anlaşılan. Bir enstrümana sahip olmak kolay olmuş muydu?
Çok sıkıntılar yaşadım elbette. Lise çağlarındayken kardeşimle birlikte bağlama öğrenmeye karar verdiğimizde, bir arkadaşımızdan çok eski ve telleri olmayan bir bağlamayı emanet almıştık. Bahçemizdeki odunları yontarak burgusunu yapmış, renkli telefon kablolarından teller takarak kendi kendimize öğrenmeye çalışmıştık. Yetersizdi ama yeni bir bağlama almaya da imkânımız yoktu. Bir gün kardeşim kılıfında bir bağlamayla geldi eve. Rehber öğretmeni durumumuzu öğrenmiş ve çalmayı başaramadığı bağlamasını zorla kardeşime hediye etmişti. O hediyenin benim ve birçok insanın hayatını değiştireceğini o an tahmin bile edemezdim doğrusu. Bazen küçük bir dokunuşun, neticelerinin ne olacağını kestirebilmek çok güçtür.
ÖĞRETMENLİK SINIRSIZ BİR ÖZGÜRLÜK
Öğretmen olmaya karar vermenizde de öğretmenlerinizin rolü büyük anlaşılan?
Sizin her hareketinizi kendine rehber edinen, yolunuzu gözleyen, sevincinize ve kederinize hiçbir menfaat gözetmeksizin ortak olan onlarca temiz yüreği başka hangi meslekte bulabilirsiniz ki? Hatta bana göre öğretmenlik bir meslekten öte büyük bir tutku. Farklı bir özgürlük çemberi çiziyor size. Öğrencinizin kanayan dizini sararken bir sağlıkçı oluyorsunuz, köydeki yıkılan köprüyü onarırken bir mühendis. Bir bakmışsınız yönetmen oluvermişsiniz. Biraz da bu sınırsız özgürlüğün hayranı olduğumu söylesem yanlış olmaz.
BİR ÇOCUĞUN HAYALİYLE BAŞLADIK
Minik Notalar ile öğrencilerinizin sesini tüm dünyaya duyurdunuz. Bu yolculuk nasıl başladı?
Derslerde sürekli enstrüman getirip öğrencilerime çalıyordum. Onlar da hayran kalmış bir vaziyette beni izliyorlardı. Dersin birinde öğrencilerimden birisi, “Öğretmenim, biliyor musunuz benim en büyük hayalim gitar çalabilmek ama annem bunun için yeterli imkânımızın olmadığını söylüyor,” deyince o an kendimde büyük bir sorumluluk duygusu hissettim. Düşünsenize benim her gün sıradan olarak yaptığım bir eylemi, bir çocuk en büyük hayali olarak nitelendiriyordu. Hayalini gerçekleştirmeye karar verdiğimde bütün sınıfa “Size de öğretmemi ister misiniz?” diye sordum. Hepsi birlikte gözlerinin içi parlayarak “evet” diye bağırdılar. Çok çalışacakları sözünü de aldıktan sonra velilerimizin ve sponsorlarımızın desteğiyle enstrümanları temin ettik. Böylece Minik Notalar ekolü doğmuş oldu.
UFUK AÇMAK ÖNCELİK TAŞIYOR
Siz bir müzik öğretmeni değilsiniz sonuçta, devlet okulunda bir çalışma ortamı oluşturmakta zorlandınız mı?
Minik Notaları, 2010 yılında Gebze’de 24 Kasım İlkokulu’ndaki öğrencilerimle kurduk. O yıllarda okulumuz ikili öğretim yaptığından müzik çalışmaları yapmak için mekân bulmakta zorluk yaşıyorduk. Kimi zaman kimyevi maddelerle dolu fen laboratuvarında, kimi zaman kazan dairesinde kimi zaman da okul bahçesinde çalışıyorduk. Enstrümanlarımızı temin etme noktasında da birçok kurumdan olumsuz yanıt almıştık. Ancak inandığımız yolda karşımıza çıkan engeller birer birer motivasyon aracına dönüştü bizim için.
En çok zorlandığınız nokta ne oldu?
En çok insanların bizim çalışmalarımıza karşı olan olumsuz bakış açılarını değiştirmekte zorlandık. Onlara göre sınıftaki bütün öğrencilerin enstrüman çalması hayalden öteye gitmiyordu. Birçok kişi de müzik çalışmaları yerine sayfalar dolusu verilen ödev kâğıtlarını daha faydalı buluyordu. Bu bakış açısını değiştirmenin yolu ise çok çalışıp onlara yapabileceklerimizi göstermekti. Minik Notalar’ın sınıfında ufuk açmak, defter açmaktan daha öncelikli bir meseleydi. Sonuç olarak 2 kuşak Mehmet Akif İlkokulundan mezun oldu, şimdi Gebze Mehmet Alp Tiryakioğlu İlkokulunda 3’üncü kuşak ile devam ediyoruz.
DOKTORA TEZLERİNE KONU OLDUK
Sesinizi duyurmayı nasıl başardınız?
Çaldığımız parçaları kayda alıp yayınlamaya başladık. Kısa sürede birçok dinleyiciye ulaşınca birden ülkede gündem oluverdik, ana haber bültenlerine çıktık. Çünkü sınıfımızda her öğrenci en az iki enstrüman çalabiliyordu. Ülkemizde örneğine rastlanmayan bir uygulamaydı. Herkes büyük çapta bir sanat akımının devlet okulunda yapılabilmesine şaşırmıştı. Bazı üniversitelerde yüksek lisans derslerine ve doktora tezlerine bile konu olduk. Ardından Millî Eğitim Bakanlığı tarafından yaptırılan “Çizgi Ötesi Öğretmenlerimiz” adlı bir belgesele ve farklı belgesellere de konu olduk. Hikayemizin dilden dile yayılması müthiş heyecan vericiydi.
KÜRESEL ÖĞRETMEN ÖDÜLÜ
Bu yıl da Minik Notalar size Dünya Küresel Öğretmen Ödülleri’ni getirdi?
Evet, büyük sürpriz oldu. Dünyanın tüm bölgelerinden mükemmel öğretmenleri tanımak amacıyla Hindistan’da AKS Education tarafından bu yıl üçüncü kez Küresel Öğretmen Ödülleri düzenlendi. 110 ülkede 15 bin öğretmen arasından seçilerek ‘küresel öğretmen’ ödülüne layık görülmek, ‘Minik Notalar’ ile şanlı bayrağımızı dalgalandırmak bize de kısmet oldu. Ödülümüzü pandemi nedeniyle Aralık ayında online düzenlenecek bir törenle alacağız. Kazan dairesinde başlayan yolculuğumuzun dünya sahnesine uzanmasının hikâyesi hepimizi mutlu etti kuşkusuz. Başarıya ulaşmak için gerekli olan üç olguyu çocuklar da çok iyi kavradılar: Karar vermek, emek vermek ve gönül vermek…
SANATSAL KANADI İHMAL EDİYORUZ
Öğretmen olarak size verilen müfredat programı dışında, çocukların öğrenmek istedikleri uygulamalara nasıl yetişiyorsunuz?
Öğrencilerim ikinci sınıfa geçtiklerinde geleneksel olarak onlardan bir kazanım listesi isterim ve onlara sorarım: “Size ne öğretmemi isterdiniz çocuklar?”. Aldığım cevaplara göre de kendime bir liste oluşturup elimden geldiğince hayalini kurdukları olguları onlara öğretmeye gayret ederim.
Çocukların hem akademik hem de ruhsal gelişimlerinde müziğin ve sanatın rolü nedir?
Çok sevdiğim bir söz vardır Cheryl Lavender’ a ait. Şöyle diyor: “Çocuklar harika müzik yapabilirler. Daha mühim olan ise müziğin harika çocuklar yaptığı gerçeğidir.” Bunu defalarca gözlemleme fırsatım oldu. Sanatla ilgilenen çocuklar, çevresinde olup bitenlere karşı daha duyarlı ve ilgili oluyorlar. Nedeni ve niçini sorgulama yetileri gelişiyor. Aynı zamanda kendilerini ifade etme noktasında da oldukça başarılılar. Uçmak çift kanatla yapılabilen bir eylemdir. Bizler sürekli akademik kanadı besleyip sanatsal kanadı ihmal ettikçe eğitimde zirveleri görmekten uzaklaşıyoruz farkında olmadan. Önceki dönemlerin bilim adamlarını incelediğimizde mutlaka birkaç sanat dalıyla da yakından ilgilendiklerini görürüz oysa.
HAYAT PROBLEM ÇÖZME ÜZERİNE KURULUDUR
Sınıfınıza özgü örnek bir uygulama örneği verebilir misiniz?
Bizim sınıfımızda öğretmen kural koyucu ve mutlak otorite sağlayıcı olarak bulunmaz. Herkesin mutlu olması koşuluyla bütün öğrenciler istediği arkadaşıyla oturmakta özgürdürler. Yalnız bunu başarmak sanıldığı kadar da kolay değildir. Bir çocuğun istediği yere oturmayı başarması için öncelikle oturacağı yere karar vermesi ardından oturmak istediği arkadaşını ikna etmesi ve aynı yere oturmak isteyen diğer arkadaşları için de bir çözüm bulması gerekmektedir. Bu aşamaları geçmek bazen bir kaosa dönüşebilir. Çocuklar zamanla arkadaşlarının özel durumlarını fark etmeye, birbirlerini saygıyla dinlemeye ve birlikte çözüm yolu bulmaya alışmış olurlar böylece. Bu uygulama bir yerden size tanıdık gelmiş olmalı. Hayat dediğimiz şey de tam bu değil mi? Problem çözme üzerine kurulu karmaşık bir film.
Takdir adına “Keşke bütün öğretmenler sizin gibi olsa…” sözünü sık duyuyor musunuz?
İnsanlar bu sözü beğenilerini dile getirmek için söyleseler de burada ince bir nokta var. Her öğrenci özel olduğu gibi her öğretmen de özeldir ve kendine özgü çalışma prensiplerine sahiptir. Önemli olan kendi potansiyelinin farkına varıp o doğrultuda çaba sarf edebilmek. Çocuklarımıza da kendilerini tanıma fırsatı vermek için yeni yollar aramalıyız. Yalnızca hayal kuran değil, kurduğu hayalin peşinden yılmadan giden çocuklar yetiştirmeli; zayıf oldukları alanlarda değil, aynı zamanda başarılı oldukları alanlarda da onları desteklemeliyiz.
ENSTRÜMANLARI ARKADAŞLARI OLDU
Pandemide hem eğitim alanında hem de çocukların eğitim sürecinde neler gözlemlediniz?
Bu sürecin bize öğrettiği en önemli olgu eğitimin de en az sağlık kadar önemsenmesi gereken bir ihtiyaç olduğudur. Bir kez daha anladık ki eğitimin en etkili verilebildiği kurum okuldur. Birbirimizle vakit geçirmenin, derslerimizi öğrencilerimizin gözlerine bakarak işlemenin, birlikte oyunlar oynamanın yerini hiçbir teknolojik yöntem tutamaz. Öğrenme eyleminin ne kadar zahmetli ve emek isteyen bir iş olduğu da gün yüzüne çıkmış oldu. Minik Notalar olarak ise çeşitli zorluklar yaşıyor olsak da çalışmalarımıza devam ediyoruz. Birçok öğrencimiz kendi şarkılarını ve bestelerini üretme fırsatı buldu. Arkadaşlarıyla oynayamadıkları süreçte enstrümanlar çocuklara ayrıca birer yoldaş oldular.
MAZERETLERE DEĞİL, MAHARETLERE ODAKLANIN
Benimsemiş olduğunuz eğitim felsefenizi ve hikâyenizi bir kitap haline getiriyorsunuz bildiğim kadarıyla?
Benim bildiğim ve öğrencilerimin de işine yarayacağını düşündüğüm her şeyi onlara öğretmek eğitimde temel felsefemi oluşturuyor. Bu felsefeyi uygularken elbette birçok zorlukla da baş etmeniz gerekebiliyor. Önemli olan inandığınız yolda yürürken, mazeretlere değil, maharetlere odaklanmak. Şu sıralar uzun süredir üzerinde çalıştığım kitabımla ilgili son dokunuşları yapmanın heyecanını yaşıyorum. Öğrencilik ve öğretmenlik serüvenimi güncel eğitim anlayışıyla harmanlayarak kendi penceremden olayları sorgulamaya ve ışık tutmaya gayret ettim. Yalnızca eğitimciler için değil, eğitime gönül vermiş birçok insana da farklı bakış açıları oluşturmada faydalı olmasını umuyorum.
Paylaş