Paylaş
Bisiklet sporu aşkından da vazgeçmeyen ve protez ayaklarıyla yarışmalarda dereceler almayı sürdüren Barış Asa’nın tek hedefi, ülkemizi olimpiyatlarda paralimpik branşlarda temsil etmek. Asa, “Paralimpik komiteden benim gibi çalışan insanları görmelerini ve olimpiyatlarda ülkemizi temsil etme şansını sağlamalarını bekliyorum” diyor.
Aynı zamanda eczacılık mesleğine de devam eden Barış Asa ile söyleşimizde kaza anında yaşadıklarını, hayata tutunma mücadelesini ve milli sporcu olma yolundaki hedeflerini konuştuk.
Hayat felsefenizi ve mücadelenizi daha iyi anlamak için hikayenin en başına, kaza anına dönelim isterseniz?
Özetlemem gerekirse 2 Temmuz 2018 günü, normalde antrenmanlarımı 9-10 saatleri arasında yapmama rağmen, o gün havanın çok sıcak olması nedeniyle bir arkadaşım erken saatlerde çıkmayı teklif etti. Hayatımda ilk defa saat 5 sularında uyandım. Normalde pek yaptığım bir davranış değildir. Sabah serinliğinde bisiklet sürmek çok hoşuma gitmişti. Gündoğdu taraflarına sürdükten sonra antrenmanımı biraz uzatıp Mudanya tarafına geçtim, çünkü sonraki hafta gerçekleşecek olan Türkiye şampiyonasına hazırlanıyordum. Geri dönüş yolunda ise evime son 5 kilometre mesafe kala Avrupa Konseyi Bulvarı’nda lastiğim patladı.
Yer olarak güvenli bir bölgede miydiniz?
Biraz talihsiz bir noktaydı, çünkü biz bisikletçiler genelde lastiğimiz patladığında bariyerin arkasına geçeriz ve en güvenli şekilde tamir etmeye çalışırız. Fakat belediyenin uygulamasıyla mahallede yaşayan çocukların yola çıkmasını engellemek için yol kenarına bariyerler çekilmişti. Dolayısıyla yoldan kendimi izole edememiş, yolun kenarını sığınarak lastiğimi tamir etmeye başlamıştım. Bir yandan da kafamla sol tarafımı kontrol ederek bir araç sesi duyarsam refleks olarak kaçabileceğimi düşünmüştüm. Evime 5 dakika mesafedeydim ve tam işimi bitirmeye yakın acı bir fren sesi duydum. Kafamı kaldırdığımda sol şeritten bir arabanın son sürat üzerime geldiğini fark ettim. Araç o kadar hızlı ve kontrolsüz bir şekilde gelmişti ki son sürat bana çarpmıştı.
AYAĞIMI KAYBETTİĞİMİ HİSSETTİM
İlk hissettiğin şey ne oldu?
Vücudum çok müthiş bir acıyla kavruluyordu. Açıkçası sol ayağımın vücudundan ayrıldığını hissetmiştim, kafamı kaldırıp bakmadım ama ‘Ayağımı kaybettim’ diye bağırıyordum. Başıma toplanan insanların bakışlarından, ‘çok kötü’ diye dile getirmelerinden de durumun çok iyi olmadığını anlayabiliyordum. Ama yine de benim moralimi yüksek tutmak için sadece kırık var diyorlardı.
BEŞ SANİYE GEÇ GELSELER
Hayata tutunmanızda oradan tesadüfen geçen ilk yardım ekibinin çok büyük çabası var sanırım?
Evet, hayata tutunmam artık arkadaşlarım dediğim acil tıp teknisyenleri Ali ve Yusuf’un kararlı müdahalesi sayesindedir. Görevlerinden çıkıp evlerine dönerken kazayı görmüşler. Kemerle bacağımı sıkarak kanamayı durdurdular ve durumumu sabitlemeye çalıştılar. Mucize gibiydi. Bursa’nın şehir trafiği olarak sıkıntılı bir bölgesi olması dolayısıyla ambulans çok geç geldi çünkü. Tekrar çok teşekkür ediyorum. Beş saniye bile geç müdahale etseler belki hayatta olamayabilirdim. Yine tesadüfen oradan geçen dondurma kamyonetinden buzlar alındı, kanamayı durdurmak için ve kopan uzuvların canlı kalması sağlansın diye.
Hastane sürecini nasıl geçirdiniz?
Hastaneye vardığımda yine de umudumu koruyordum, bizi karşılayan görevli ‘Çift ayak ampute’ dediğinde, ‘Eyvah gerçekten hapı yuttun Barış, iki ayağını bir birden kaybettin,’ dedim. Bunlar bana hep şok şeklinde geliyordu. Ameliyat için tetkikler yapıldığında, iyi bir operasyon geçireceğimi ve ayaklarıma tekrar kavuşacağımı düşündüm. Herkes elinden geleni büyük bir kararlılıkla yaptı ama olmadı tabii.
YÜZLEŞMEK ÇOK ZORDU
Ameliyat sonrası ailenizin ve sizin ilk tepkiniz ne oldu?
Gözümü açtığımda insanlar bana bir gün boyunca bir şey söyleyemedi. Bir yatakta yatıyordum ve üzerimde örtü vardı. Açıkçası, o örtüyü kaldırıp bakmak gerçeklerle yüzleşmek çok zor bir süreç. Aslında önce ayaklarımı sanki oynatıyorum gibi hissediyordum ve ayaklarım var diye düşünüyordum. Ama hep aklın oynadığı oyunlar, ertesi gün gerçekle yüzleştim.BEŞ GÜN SONRA HEDEF KOYDUM
Hastanede yattığınız sürede bir karar aldınız. Neydi o karar?
Aslında hayat kazandığımızı zannettiğimiz anda kaybettiğimizdir. Fakat kaybettiğimizi zannettiğimiz anda da kazanabiliriz. Ben her şeyi kaybettim derken kazandığım bir evredeydim artık. İlk üç beş gün olayın şokundaydım, acımı yaşamaya, çok insanla görüşmemeye çalıştım. Neden niçinleri sorguladım. Kazadan beş gün sonra da cep telefonuma şunu yazdım; ‘Olaylardan kaçınmaktansa üzerine gitmek daha çok hoşuma gidiyor. Artık bu olayı kabullendim. Ama bu olayı ben nasıl pozitife çevirebilirim, nasıl bir yeni yaşama adapte olabilirim, çok sevdiğim bu spordan vazgeçmek yerine milli takım seviyesini nasıl hedefleyebilirim?’. O an hedeflerimi koymuştum artık ve ertesi gün ailemden evden ağırlık setleri mi getirmelerini istemiştim ve çalışmaya başlamıştım.
FARKLI PROTEZLER GEREKİYOR
Protez ayaklarınızla bisiklet sürmeye başlamanız ne kadar sürede oldu?
Hastanedeyken hedeflerimi önüme koyduğumda protez çeşitlerini araştırmaya başladım. Ülkemizde maalesef çok az kaynak var. Birçok ampute, engelli birey var fakat toplumdan çok izole yaşıyorlar. Tecrübelerini paylaşamıyorlar belki paylaşmaktan çekiniyorlar. Hâlbuki bu bir utanç durumu değil, onların seçimi de değil. Dolayısıyla bu konuda çok fazla bir bilgi eksikliği var, başımıza gelmeden empati de yapamıyoruz. Ben birçok yabancı kaynaktan dünyadaki protez üreticilerini, çeşitlerini araştırdım. İnsan ayağı mucize ki kimse kaybetmeden farkına varamıyor. Her türlü değişik aktiviteleri gerçekleştirebiliyorsunuz fakat bunları protezde yapmak için farklı protezler gerekiyor. Benim yürüyüş protezim ayrı, bisiklette kullandığım protezim ayrı. Koşmak için çok pahalı özel protezlere ihtiyacım var. Benim tabii spordan önce yürüyüş protezine ihtiyacım vardı önce onun uygulaması yapıldı ve 3-4 ay içerisinde günlük hayatıma adapte oldum. Sonrasında da üst kas gruplarının kuvvetlenmesiyle farklı protez uygulamasıyla bisiklet sürmeye başladım.
Profesyonel bir sporcu olarak kazadan sonra tekrar bisiklet sürme azmini neye borçlusun?
Bendeki güç belki de spora olan bağımlılığım ve sporun beni disipline etmesi sayesinde kazandığım bir şey. Vücudumun direncini sağlaması da sporun kattığı dayanıklılık sayesinde olabilir. Sporun hem mental olarak hem de fiziksel olarak vücudumuza kattığı çok şey var.
MOTİVASYONUM ARTTI
Çok kişi belki bir daha bisiklet bile görmek istemez, sizin için bisikletiniz çok değerli. Kaza anında da sanırım ilk bakışınız bisikletinize olmuş?
Bisikletimi çok severek tutkuyla satın almıştım, çok âşık olarak aldım denir ya öyle. İlk yere düştüğümde de ilk gördüğüm şey bisikletimin ön çatalının kırıldığıydı ve içim çok acımıştı. Hâlbuki kayıpların bundan çok daha fazlaydı. Hep bir Trek marka bisikletim olmasını hayal etmiştim ama Türkiye şartlarında yerine koymak benim için çok zordu. Fakat Türkiye’deki distribütör ve Amerika’nın ortak yardımları sayesinde bana bir tane bisiklet hediye edildi. Yarışları mı ve antrenmanlarımda yine çok severek kullanıyorum. Bu benim bisiklet sporuna olan motivasyonumu da çok ciddi seviyede arttırdı.
KIZIM İÇİN YARIŞIYORUM
Şimdi yarışlara da katılmaya başladınız, dereceleriniz de var sanırım?
Bu olay başıma geldiğinde hep şunu düşünmüştüm; bir kızım var ve onu çok seviyorum. Onun için kalıcı bir şeyler bırakmak istiyorum. İleride bu olay benim babamın başına geldi diye üzülmesin. Babam bu olayı yaşadı ama boşuna yaşamadı milli sporcu olarak ülkesini bayrağını temsil ediyor, gururla bu sporu yapıyor ve ben de onunla gurur duyuyorum demeli. Antrenmanlarıma bu hedef doğrultusunda düzenli devam ediyorum. Trafiğe çok çıkmak istemediğimden evde bir bisiklet düzeneğim var, sene başından beri 4 bin kilometrelik bir antrenman seviyem var. Sene sonu hedefim 8 bin kilometre ve üstü. Bu yıl pandemi nedeniyle birçok yarış iptal edildi fakat bu süreçte ilk katıldığım yarış geçen yıl Antalya’daydı. Yaklaşık 61 kilometrelik bir etapta yaklaşık 600-700 sağlıklı sporcu arasından koşu da 72. oldum, kendi branşımda da 1. olmuştum. Benim için güzel bir deneyimdi zaten antrenman yaptıkça da bunun karşılığını alıyorsunuz.
PARALİMPİK KOMİTEDEN BEKLENTİM
Hedefleriniz ve hayalleriniz neler şimdi?
Açıkçası ülkemden, paralimpik komiteden beklentim, çalışan insanları görmeleri. Ben hiçbir menfaat gözetmeksizin bu antrenmanları gerçekleştiriyorum. Tek hedefim ülkemi bayrağımı paralimpik branşlarda temsil etmek. Bununla ilgili gerekli yeterliliğe sahip olduğumu düşünüyorum. En azından olimpiyatlarda yarışmalara katılma şansı verirlerse ve kendimizi gösterme şansını sağlarlarsa minnettar olurum.
ARAÇ SÜRÜCÜLERİNDEN RİCAM VAR
Bursa’da da çok fazla bisiklet sporcusu var, bu konuda neler söylemek istersiniz?
Evet, Bursa’da 20’ye yakın dernek var, benim kaza sürecimde de büyük bir tur organize edip hastaneye kadar pedallamışlar ve bir basın bildirisi gerçekleştirmişlerdi. Beni çok motive etmişlerdi, kendilerine tekrar çok teşekkür ederim. Pandemi dolayısıyla da bisiklet sporuna ilgi giderek artıyor aynı şekilde çok ciddi ulaşım aracı olarak kullanan da var. Araç sürülerinden bir ricam var; şehir içi yollarda en sağ şeriti bisikletçilerle de paylaşmak zorundasınız, aslında bu bir zorunluluk. Yaptıkları bir hatanın insan hayatına çok ciddi bir şekilde sebebiyet verebileceğini düşünsünler. Bir sporcuya yol vererek ya da 2-3 metre mesafe ile sürerek gerçekten hiçbir şey kaybetmezler. Biraz saygı gösterirlerse herkes için daha rahat bir trafik akışı olur.
HAYAT BİSİKLET SÜRMEYE BENZER
Kaza sonrası hayata bakış açınızla ilgili değişiklikler oldu mu?
Hayat hikayem şu temel felsefeyi baz alıyor; ‘Hayat bisiklet sürmeye benzer, düşmemek için pedal çevirmeye devam etmelisiniz’ diyorum. Ben de hayatımın şu an çok zor bir evresinden geçiyorum fakat düşmemek için hayatımda hala mücadele etmeyi devam ediyorum. Bundan önceki hayatımda gerçekten sahip olduğumuz şeylerin değerine varmadan yaşıyormuşum. Kazadan sonraki hafta hastane bahçesinde yan komşumla sohbet ediyorduk. O da çok ağır ameliyatlar geçirmişti. ‘Barış sen çok şanslı bir adamsın,’ dediğinde komik gelmişti ‘Emin misin ben mi şanslıyım?’ demiştim. Fakat geçmişe dönüp baktığımda ne kadar önemsiz şeylere üzüldüğümü görüyorum. Şimdi doğaya, güneşe baktığımda yaptığım her işte ne kadar şanslı olduğumu tekrar keşfettim ve çok büyük keyif alıyorum. Hepimiz aynı hatayı yapıyoruz çok basit şeyler de bile tüm günümüzü batırabiliyoruz. Üzüleceğimiz şeyler gerçekten kayda değer olmalı bence.
Paylaş