Çocuklar ve ebeveynler için düşlerini dünyaya açıyor

Ayşe Şule Bilgiç, Düşyeri’nin 10’uncu yılında çocuklar ve ebeveynler için yarattığı dijital platformla birlikte Türkiye’nin dünyaya açılan ilk sosyal girişimcisi olmaya hazırlanıyor. Kendini Düş İşleri Bakanı olarak tanımlayan Ayşe Şule Bilgiç, bu unvanı almak için önce düş kurmayı ciddiye aldı sonra da ezberleri bozarak çizgi film kahramanı Pepee’nin yaratıcısı olmayı başardı. Ayşe Şule Bilgiç ile HETADER ailesine destek vermek için bulunduğu gecede bir araya gelerek Düşten Gerçeğe dönüşen girişimcilik hikâyesini ve hayallerini konuştuk.

Haberin Devamı

Çocuklar ve ebeveynler için düşlerini dünyaya açıyorFotoğraflar: Recai Güler

- Pepee’nin doğuşunda ve hikâyesinde, çocukken köyde büyümenizin etkisi var mı?
Mutlaka var. Çocukken en sevdiğim çizgi film de Heidi’di. İstanbul’a geldikten sonra da yokuşlarda Heidi gibi koştuğumu, dağların tepesinde olduğumu düşledim. Aslında asfalt yığınının içindeydik. Onun için Pepee’de her şey yemyeşil dünya üzerine kurulu. Pepee, küçük Ayşe‘nin tatlı bir hayal ürünü.
- Sizin düşlerinizle yola çıktığınız, ezber bozan bir hikâyeniz var. Bir çizgi film yapmaya nasıl karar verdiniz?
Dört yıl iletişim fakültesinde okurken, televizyondan reklamcılığa kadar her alanda Türkiye’nin en iyi denilen kurumlarında ve kişileri ile çalıştım. Mezun olduğumda hayatımda her sabah ne için uyanacağım sorusu benim için çok kritikti ve en çok dünyanın bütün çocukları için bir şey yapmak heyecan verici oldu. Şanslı bir kadınsam belki en fazla 3 çocuğun annesi olabilir ve hayatına dokunabilirdim. Oysa kitle iletişim araçlarını kullanan iletişimci Ayşe Şule’yi de doğru konumlandırabilirsem, dünyadaki bütün çocuklara verebilecek bir şeyin olması varlığımı daha da anlamlı kılacaktı. Ben bu düşü çok sevdim ve bunu çizgi film ile yapmak istediğime karar verdim.

Haberin Devamı

‘KİMSE CESARET EDEMEMİŞTİ’

- Çoğu kişiye göre de gerçekleşmesi kolay olmayan bir düş kurmuştunuz. Cesaretiniz nereden geliyor?
Duyduğum heyecan gözümün önündeki tüm imkânsızlıkları, imkânlı hale getirdi. Her insanın içinde çocukluğu var ama etrafıma baktığımda çoğu kişinin içindeki çocuğun öldüğünü görüyorum. Benim içimdeki çocuk yaşıyordu; biriktirdiği sözler vardı ve bunu çizgi film ile anlatmak çok iyi bir fikirdi.
- Düşyeri Çizgi Film Stüdyosu’nu kurduğunuzda nasıl sorunlarla karşılaştınız?
Stüdyoyu kurduğumuzda çizgi filmin bir bölümünü 150 bin dolara mal ediyordum. Önce ulusal bir kanala gittim ve gündüz kuşağında yayınlanan bir çizgi filme verdikleri bütçeyi bana da verirler mi diye sordum. “İyi bir iş çıkarırsan veririz” dediklerinde çok mutlu olmuştum. Ne kadar verdiklerini duyduğumda ise hayal kırıklığı yaşamıştım çünkü 150 dolar demişlerdi. 150 bin dolara mal edip 150 dolara satacağınız bir dünya! Benden önce neden hiç kimse cesaret etmemiş, insanlar neden olmaz diyordu aslında ortadaydı.

Haberin Devamı

Çocuklar ve ebeveynler için düşlerini dünyaya açıyor‘BİR YERE GÜVENEREK YOLA ÇIKMADIM’

- Vazgeçebilirdiniz ama siz azmettiniz ve de üretmeye devam ettiniz. Dönüm noktalarından biri de bu kararınız değil mi aslında?
Evet, gönlünü çizgi filme vermiş küçük bir ekiple, bir yıl boyunca çizgi film yapmayı öğrenmeye çalıştık. Elimizde yapılmış bölümler vardı. Tam o sırada yer içerikle devlet çocuk kanalı açılması gündeme geldi. Herkes proje dosyası ile giderken, biz bölümler izlettik ve ilk kabul edilen proje olduk. Güzel bir ihtiyaç kesişmesi oldu. Kanalın açılması bizi birkaç sene daha hızlandırmış oldu. Çünkü zaten bir yere güvenerek devam etmemiştik. Dijital dünya gelişiyordu ve mutlaka gecikmeli de olsa başka bir mecrada olurduk.

Haberin Devamı

ÖĞRENME TUTKUSU

- Pepee izlenme rekorları kırdı. İçerik oluştururken destek aldınız mı?
İçeriği oluştururken çocuk gelişimciler, uzman psikologlar, klinik psikologlar, okul öncesi öğretmenler, davranış bilimciler gibi birçok uzmandan destek aldım. Çok çeşitli kaynaklardan ve çevreden beslenerek aslında bir Pepee müfredatı oluşturdum. Psikoloji ve kitap okumak benim iflah olmaz tutkum. İletişim fakültesinden sonra Boğaziçi Üniversitesi’nde çocuklar için felsefe okudum. Bu yıl da radikal bir şey yaptım, tekrar okullu oldum. Kent Üniversitesi’nde klinik psikoloji okuyorum. Ölene kadar öğrenmekten vazgeçmeyeceğim.

TOPLUMSAL KODLAMALAR DEĞİŞTİ

- Karakteri oluştururken nelere dikkat ettiniz?
Aslında 10 yıl önceye baktığımda eksik olduğum yerler de vardır mutlaka. Mesela renkleri seçerken mavi ve pembe kodlamaları bu kadar girmezdim. Demek ki toplumun çok büyük kesiminde olduğu gibi bende de o kodlamalar varmış. Dönem içerisinde başka kıyafetler ve renkler ekledik. Bahsettiğim kodlamaların genetiğini bozmaya çalıştık. Cinsiyet ayrımcılığına karşı pek çok argüman geliştirip içine yerleştirdik; bizim babamız yemek yapar, kahvaltı da hazırlar çocuklarla da ilgilenir; annemiz de çalışır gibi. Bedenime Dokunma, Farklılıklarımız gibi şarkılarla da bir farkındalık yaratmaya çalıştık.

Haberin Devamı

‘ÖNCE ÇOCUKLARA İNANDIM’

- Pepee aynı zamanda gelenek görenekleri de yaşatıyor, çayda çıra, hop tek oynuyor, halay çekiyor. Baştan bu konuda da eleştiriler almışsınız ama çocuklarla kalkıp biz de oynuyoruz ne yalan söyleyeyim.
Açıkçası ben Pepee’nin içine halk oyunlarını yerleştireceğim dediğimde, yetişkinler son teknoloji bir iş yapıyorsun ne alaka deyip, burun kıvırdı. Ben yine çocukların o saf ve temiz duygularına, genlerinde bu türkülerin olduğuna inanarak, bu ülkenin değerlerini biliyor olmalarının çok kıymetli olduğunu düşünerek koydum. Pepee izleyen çocuklar, kesinlikle halay çekmeyi, çayda çırayı ve türkülerini biliyor. O dönem okullarda müfredatta halk oyunları yokken talep üzerine tekrar okullara da girdi. Düşyeri, çocuklara dokunduğumu, onlarda bir etki yarattığımı düşündüğüm çok keyifli yere dönüştü benim için.

Haberin Devamı

PEPEE AİLESİNİN ÜÇÜNCÜ ÇOCUĞU

- Aynı zamanda eşiniz Kıraç ve çocuklarınızla bir aile çalışmasına da barındırıyor Pepee?
Evet, çocuklarım benim iş arkadaşlarım. Kızım Elif Iraz (9) Bebee’yi seslendiriyor, oğlum Çağrı Manas (6) ise Eke’yi. Pepee’yi de oldukça seviyorlar, aslında kardeşleri gibi(!) Şarkıların sözleri ve besteleri bana ait, Kıraç da aranjeleri yapıyor. Ailece keyifli bir çalışma arkadaşlığımız var.

Çocuklar ve ebeveynler için düşlerini dünyaya açıyor‘3 YAŞINA KADAR İZLETMEYİN’

- Düşyeri büyüdükten sonra diğer çizgi film karakterleri de geldi. Onların yaratım sürecinde etkili olan şey neydi?
Pepee ile 4 nesil büyüdü, biraz onlara hizmet etmek istedik. Yaş gruplarını gözettik. Okul öncesi yaş grubu bizim çok güçlü olduğumuz bir alandı. Orayı besleyecek Leliko ve Pisi’yi yaptık. Pepee’nin bir yaş üstü nesil için Ayas geldi. Çocuklar biraz daha büyüdüğünde ise animasyonun da olduğu işleri daha fazla tercih ediyor. Ayda Maya dizisini de bu amaçla yaptık. Bu vesileyle ebeveynlere 3 yaşına kadar çocuklarını hiçbir ekranla karşılaştırmamalarını öneririm. Üç yaşından itibaren de önce kendilerinin onay verdiği içerikleri mümkünse beraber sohbet ederek, çocuğun soru sormasına fırsat vererek izledikleri, kaliteli bir vakit geçirmeye döndürsün.

ÇOCUKLUĞUN HAPİSHANESİ: YETİŞKİNLİK

- İçimizdeki çocuğu yaşatmak ve çocukların yaratıcılığını canlı tutmak için siz neler önerirsiniz?
Biz Düşyeri olarak “Düş kurmak ciddi bir iştir” diyoruz. Düş kurmayı ciddiye alan ve başaran ebeveynler, çocuklarının da yapmasına izin vereceklerdir. Düş kurmasına izin verilen çocukların yaratıcılığının daha az yıpranacağını düşünüyorum. Biz yetişkinlik adı altında çocukluğumuzun gücünü, potansiyelini, yaratıcılığını, duruluğunu hapsediyoruz. Bu nedenle yetişkinlik çocukluğun hapishanesidir diyorum. Aslında ne sanatsal açıdan ne bilimsel açıdan hiçbir estetiği olmayan yaratığa dönüşüyoruz, yapmak isteyenlere de ket vuruyoruz. Kendimize benzetmek istiyoruz, benzemeyene de “Bu bizim köyden değil” diyoruz. Oysa kendimizin getirdiği bu sistemi değiştirebilir, düş kurmayı ciddiye almakla başlayabiliriz.

‘SOSYAL GİRİŞİMCİLİK’

- Düşyeri kurulduktan kısa bir süre sonra girişimcilik alanında da birçok ödül aldınız.
Aslında Türkiye’de sosyal girişim ne demektir çok bilinmiyor, sosyal sorumluluk projesi ile karıştırılıyor. Yaptığı işin kendisi sosyal bir farkındalık, değişim ve dönüşüm yaratan ama bu yapıyı devam ettirmek için de ticari enstrümanların tamamını kullanan, kar amacı güden girişimlere sosyal girişim deniyor. Dünyada çok hızlı bu tarafa doğru dönüş var çünkü içinde bir anlam taşımayan girişimin uzun vadede çöktüğüne sistem şahit oluyor.

5 MİLYON ÇOCUK

Türkiye’de sosyal girişimcilik çok az var. Biz içine anlam kattığımız işler yapmaya çalışıyoruz. 2018 yılında 1 milyon çocuğu, herkese eğitim eşitliği sağlayabilmek adına çok düşük fiyatlarla sattığımız hikaye kitaplarımızla buluşturduk. Hedefimiz kitaplarımızla 5 milyon çocuğa ulaşmak. Yine Pepee Türkiye’nin en büyük çizgi film galasıydı. Hayatında hiç sinemaya gitmemiş 3 bin çocukla bir araya geldik.

Çocuklar ve ebeveynler için düşlerini dünyaya açıyor

9 DİLDE 19 ÜLKE HEDEFİ

- O zaman hemen hedeflerinizi soralım?
Umarım yakın zamanda Türkiye’den dünyaya açılan ilk sosyal girişim olacağız. Pepee şu anda Arapça, Rusça, İngilizce olmak üzere farklı dillerde çeşitli ülkelerde izleniyor. Hedefimiz 9 dilde 19 ülkeye ulaşmak. Ayrıca ebeveynler ve çocuklar için internetteki tüm ihtiyaçlarını giderebilecekleri güvenli bir dijital platform yaratıyoruz. Dünyaya açılma stratejimize ve Düşyeri’ne yatırım desteği aldık. Yakında bir lansmanla projemizi duyuracağız.

‘UMUT VERMEYE DEVAM EDECEĞİZ’

- Sizden sonra yerli çizgi filmler arttı, umut verdiniz. Neler söylemek istersiniz yeni girişimcilere ve sizi sevenlere?
Pepee insanlara bunun sürdürülebilir bir iş olacağını ve sinerji yaratılabileceğini göstererek çok büyük bir umut verdi. Şu anda iyi niyetle güzel çizgi film yapmaya çalışan ekipler var. Henüz kendi ekosistemini tam kurabilmiş değiller ama ben uzun vadede bunu da başaracaklarını düşünüyorum.

Yazarın Tüm Yazıları