Paylaş
34 yıldır evli, 36 yıldır birlikte bir anne babanın çocuğuyum ben. Ama onlar dışında sülalemde evli kalmayı başarmış bir Allah’ın kulu yok. Kuzenler, kuzen çocukları, amcalar, halalar, teyzeler bir türlü dikiş tutturamadı. Ki bence bu çağda annemle babamın hikayesi değil, onlarınki normal! Neyse tahmin edeceğiniz üzere lafı kendime getireceğim. Ben de, biz de beceremedik. Altı aylık ayrılığımızı iki-üç hafta önce resmi bir şekilde tescilledik. Boşandık.
Ve yine tahmin edeceğiniz üzere konuyu Rüzgar’a getireceğim. Çünkü bu köşenin anlam ve ehemmiyeti o.
Rüzgar bu durumdan nasıl etkilendi, etkileniyor mu ya da etkilenecek mi? Babası da ben de bu konuya fena halde taktık. Ne kadar titizlendiğimizi ve saçmalamada ne derece çığır atladığımızı anlatmak için şöyle bir örnek vereceğim: İlk gittiğimiz psikiyatra “Acaba taşınacağımız iki evi de tıpatıp aynı mı dekore etmeliyiz, yani koltuklar, halılar falan aynı mı olmalı” diye sormuştuk. Maksat çocuk yabancılık çekmesin. Uzmanın gözleri öyle bir büyümüş ve o kadar büyük bir şiddetle hayır demişti ki, aklımız başımıza gelmişti! Merak edenler için doktorun cevabını da yazayım: “Hayır tam tersi. Çocuğun annenin ve babanın evi ayrımına tam varabilmesi için evlerin mümkünse semtlerinin de farklı olması gerekir.”
Seans boyunca buna benzer bir-iki anlamsız soru daha sorunca bizi şöyle rahatlatmıştı: “Bu aşamada bana gelip çocuğunuz için öneriler aldığınıza göre onu çok ama çok seviyorsunuz. Zaten bu işte olması gereken tek şey sevgidir. İkiniz de ayrı ayrı oğlunuza sevginizi gösterirseniz, ki sizin gibi insanların aksini yapacağını düşünmüyorum, hata yapma olasılığınız az.”
SORUP RAHATLIYORUM
Buna rağmen ayrı ayrı ya da birlikte onlarca uzmana danıştık. Bunda tabii benim televizyonda her gün bir pedagog, uzman klinik psikolog, psikiyatr ya da çocuk gelişim uzmanı ağırlamamın payı da büyük. Reklam aralarında hocaları esir alıyorum. Soruyorum, soruyorum rahatlıyorum. Hatta geçen hafta reklam arasına gerek kalmadı. Çünkü bölümün ana konusu boşanmanın etkileriydi. Klinik psikolog lafa şöyle başladı: “Boşanmadan çocuğun olumsuz etkilenmemesi için her şeyden önce çiftlerin bu durumla yüzleşmesi gerekir. Boşanmış ama boşandığını kabul etmeyen, geriye dönük umut besleyen, herhangi bir nedenle bunu açıklamayan, açıklasa da durumu içinde çözümleyemeyen çiftlerin çocukları maalesef bu süreçten kötü etkileniyorlar.”
Neymiş?
Önce yüzleşecekmişiz!
DİKKAT EDİLMESİ GEREKENLER
- Günümüz Türkiye’sinde babanın anneyi, annenin babayı çocuğa kötülemeyeceğine, bu bilinç düzeyine geldiğimize inanmak istiyorum. Ama aynı tutumu tüm akrabaların sergilemesi şart. Sevgili büyükler “Senin baban hayırsız” “Senin annen beceriksiz” suçlamalarının çocuğun ruhunda açacağı yaraları bir hesaplayın lütfen.
- Çocuk kesinlikle arada ajan ya da laf taşıyan olarak da kullanılmamalı. İçiniz içinizi de yese “Eee kim vardı annenin/babanın evinde” diye sormayıverin!
- Anne-babanın birlikte geçireceği zaman konusunda mutlaka bir sınır olmalı. Evet arada sırada birlikte sinemaya ya da yemeğe gidilebilir ama bunu sık sık tekrarlamak ya da işi ‘çocuk için birlikte tatil’ yapma boyutuna vardırmak kafasını karıştırmaktan başka bir işe yaramayacak.
- Çocuğunuz kaç yaşında olursa olsun ayrılma kararınızı anlayacağı dilde söylemek çok önemli. Mesela biz bu sorunu “Bundan sonra annenin ayrı, babanın ayrı evi var” olarak çözdük. Anladı ve kabullendi. Bazen ebeveynler çocukların anlamayacağını düşünerek ayrılma kararlarını söylemez. Bazen de ayrılmayı isteyen taraf sessizce gider, açıklamayı kalana bırakır. İşte bu en tehlikelisi. Çocuk bu gibi durumlarda hemen kendini suçluyor, reddedilmiş hissediyor. Halbuki çocuğunuza sevgiyle bu kararın anne-babanın ortak kararı olduğunu anlatabilirsiniz.
- Taraflar kendi sorunlarını ne kadar hızlı çözüp hayatlarını ne kadar çabuk düzene sokabilirse, birbirleriyle ilişkileri ne kadar kavgasız olursa, bir aradayken ne kadar dostça davranırlarsa çocuklar da o kadar çabuk sakinleşir ve yeni yaşantıya uyum sağlar.
- Türkiye’deki yasalar çok istisnai bir durum olmadıkça velayeti anneye veriyor. Babanın çocuğu görürken dikkat etmesi gereken ilk şey istikrar. Bir hafta hiç görmeyip, bir hafta her gün görmek mesela hiçbir işe yaramaz. İş seyahatleri dışında babalar çocuklarına istikrarlı ve mümkün olduğunca çok vakit ayırmalı.
- Tarafların hayatlarına yeni birini almaları çok kritik bir nokta. Oğlu olan kadının rol model almak için erkek arkadaş edinmesi son derece gereksiz. Çocuğun buna ihtiyacı yok çünkü bir babası var. Baba farklı bir yerde yaşıyorsa dedesi, dayısı ya da yakın bir erkek arkadaşınızdan da faydalanabilirsiniz. Hayatınıza soktuğunuz insanı tanıştırırken ince eleyip sık dokumanız şart. Çünkü çocuğunuz her koşulda rekabet edecek, artık onu eskisi kadar sevmeyeceğinizi düşünecek. Hayatınıza giren insanın sürekli değişmesi de tarifi karışık başka problemlere yol açacak.
Paylaş