PaylaÅŸ
Bir çocuk annesinin dizinin dibindeyken düşer mi be oÄŸlum? Bir kafa iki gün arayla, üç kere üst üste aynı yerden ÅŸiÅŸer mi be evladım? Â
Gerçekten dizimin dibindeydi. Kahvaltısını hazırlamak için birlikte mutfağa giriyorduk. Ayağı takıldı, düştü ve sağ alnını yere çaktı. Neye uğradığını şaşırdı. Hemen kucağıma tırmandı ve boynumda ağladı, ağladı, ağladı. Ve ben kafasının sağ tarafına yerleşen tenis topunun şişmesine saniye saniye tanıklık ettim. Ağlaması son bulunca klasik işlem aynı sırayla tekrarlandı. Önce gidip kafasını çarptığı yeri dövüyoruz. Sonra buz kompresi, sonra da morarmasını ve daha fazla şişmesini önleyen kremi sürüyorum.
Ä°ki gün sonra... Yemek masasında oturmuÅŸ, yazı yazmaya çalışıyorum. O da dedesiyle birlikte evi turluyor. Tıpkı dedesi gibi iki elini arkada baÄŸlayarak yürüyor. Dedesinin her ÅŸeye izin vereceÄŸini bildiÄŸi için; hangi çekmeceyi indirsem, hangi tencerenin içine ayağımı soksam, çamaşır makinesinin mi bulaşık makinesinin mi programlarını birbirine katsam diye düşünüyor. Mutfaktan çıkıp salona girdiler, beni gördü, sanki ilk kez beni çalışırken görüyormuÅŸ gibi heyecanlandı, ‘annem’ (Bu aralar anne deÄŸil, annem diyor, ben enkaz!) diye koÅŸmaya baÅŸladı, koÅŸtu, koÅŸtu, koÅŸtu ve duramadı. Masanın kenarına alnının aynı yerini vurdu. ÅžiÅŸliÄŸi inmiÅŸti, morluk yeÅŸile dönmüştü ki, yine ÅŸiÅŸti, yine morardı.      Â
Yine iki gün sonra... Bezini
değiştirmişiz, odasından çıkıyoruz. Son zamanlarda kirli bezi çöpe kendi atmaya bayılıyor. İçinde bezin olduğu küçük naylon torbayı eline alıyor, çöpe gidiyor, atıyor ve kakasına ‘babay’ diyor. Ve günde en az iki kere bunu yapmasına rağmen, bu oyun ona çok heyecan veriyor. Yine heyecanlandı, torba elinde odadan çıkarken yine ayağı takıldı bu kez kafasını ve tabii ki aynı yeri yatağının yanındaki sandalyeye çarptı. Çok ama
çok sinirim bozuldu. Bu çocuk niye
sürekli düşüyor, niye her düştüğünde kafasının aynı yerini vuruyor, o alnındaki tenis topu niye bir türlü inemiyor? Allah beterinden saklasın diyorum ama söylenmeden de edemiyorum.
ÇOCUKLARDA KAFA TRAVMASI
Üçüncü düşüşünde Rüzgar’ın bile
siniri bozuldu inanın. Abartmıyorum, isyan eder gibi ağladı. Gitti geldi sandalyeyi tokatladı. Bu kez ne buz koymama ne de krem sürmeme izin verdi. Dedesiyle anneannesi gelince, on dakikada bir ellerinden tutup odasına götürdü. Sandalyeyi birlikte dövdüler.
Bu darbelerin başımıza ciddi iş aşmasından da korkmuyor değilim. Google’da ‘çocuklarda kafa travması’ yazıp yazıp duruyorum. Çıkan bütün sonuçları okuyup, zaten daralan ruhumu iyice sıkıştırıyorum. Okuduklarımdan öğrendiğim bir şey var! Kafasının arkasını çarpmasındansa önünü çarpması daha iyi. Çocukların ön kafatası gayet sağlam oluyormuş. Bir de şu belirtiler görülürse mutlaka acil servise götürmek gerekiyormuş: Bilinç kaybı, nefes alma-vermede zorlanma, havale geçirme, bir saatten fazla süren solgunluk, burun-kulak veya ağzından kan ve suya benzer sıvı gelmesi, durdurulamayan ağlama, huzursuzluk, kasılma-titreme nöbeti, aşırı uyku isteği, uyanmada zorluk, 1 saat içinde 2 defadan çok kusma, konuşma bozulması, gözlerini sabitleyememe, kol-bacak uzuvlarını normal hareket ettirememe, yürüyememe, artan baş ağrısı...
Yapılması gereken onu sakinleştirmeye çalışmak. Darbe alan yere soğuk bir kompres ya da buz uygulamak, 24 saat gözaltında tutmak, travma geçiren çocuğun uyumak isteyeceğini unutmamak.
Â
PaylaÅŸ