Olay yeri: Internet

Bir bilgisayar, bir internet bağlantısı ve bir de kredi kartı. Milyonların hayatını değiştiren bu üçlü, kimilerininkini değiştirmekle kalmadı, sonlandırdı. "Sonlandırdı" derken, kumar oynayıp iflas edenlerden, çocuk pornografisi ile uğraşıp hapse girenlerden değil, gerçekten ölenlerden söz ediyorum.

17 yaşında, çok başarılı bir öğrenciydi. İnternet üzerinden kredi kartıyla satın aldığı futbolcu fotoğraflarının koleksiyonunu yapardı. Bir sabah uyanmadı. Kanında oksikodon bulundu. Bağımlılık yapan bu ağrı kesici ilacın reçetesini, hiçbir zaman yüzünü görmediği bir doktor yazmış, nerede olduğunu bilmediği bir internet eczanesi evine postalamıştı. 16 Mart 2005’te, eczanenin sahibi Teksaslı Clayton H. Fuchs, 38 bin sahte reçete düzenlemek, uyuşturucu içeren ilaçları internet üzerinden pazarlamak ve kara para aklamaktan 20 yıl hapse mahkûm oldu. Gencin ölümünden sorumlu tutulmadı.

Fuchs’un, uyuşturucu içeren ilaçları internet üzerinden satan tek eczane olduğu sanılmasın. Sahipleri belirsiz, nerede olduğu bilinmeyen irili ufaklı bin kadar eczanenin benzeri faaliyetler içinde olduğu düşünülüyor. 29 Nisan 2006 günü, hastayı görmeden reçete yazan ve oksikodon satan Fuchs’un eczanesinin internet adresine girdim. Ne gariptir ki site hálá çalışıyor ve hálá oksikodon da dahil olmak üzere, pek çok bağımlılık yapan ilacın, reçete gerekmeksizin, kolayca satın alınabileceği yasadışı e-eczanelere link veriyor. Nice insanın sağlığını tehdit eden, hatta ölüme bile yol açan bu eczaneler, çığ gibi artıyor. Cirosu en yükseklerden biri "X-Press Eczanesi".

DOLAR MİLYONERİ "ECZACI"

Okuldan ayrılıp "X-Press Eczanesi"ni açtığında 22 yaşındaydı. AOL internet sağlayıcısı üzerinden, farklı IP adresleri ve 10 kadar farklı ad kullanarak, birkaç aylık bir sürede, 1.13 milyar e-posta göndermiş, cinsel güç artırıcıdan, saç çıkartana kadar çeşitli ilaçların yanı sıra, bir yılda sadece hidrokodon’dan 22 bin kutu satmış ve 20 milyon dolar kazanmıştı. Yanında çalıştırdığı iki doktor, bir tek hastayı bile görmeden 72 bin sanal reçete düzenlemişti.

"Eczacı" Christopher William Smith’in işlettiği, kameralarla korunan, metal dedektörlerden geçilerek girilen, cep telefonlarının çekmediği, olağanüstü güvenlik önlemleri alınmış "sanal eczane"nin yeri, 2003’te aranmaya başlandı, 2005 Ağustos’unda ancak bulundu.

Milyonlarca dolar değerindeki ev, otomobil (2006 Mercedes Benz S65, 2004 Lamborghini Murcielago, 2005 Mercedes Benz C55A, 2001 Ferrari, 2001 BMW M5 Sedan, 2004 Mercedes Maybach, 2005 Jeep Wrangler, 2004 Cadillac DeVille Limousine, 2003 Chevrolet Tahoe, 2001 Hummer H1 vs. vs.) ve nakit paraya el kondu.

Bir Virginia Mahkemesi, Smith’i, reklam yapmak üzere e-posta gönderdiği her gün için 25 bin, toplam 5.3 milyon dolar para cezasına, ayrıca bunları gönderdiği internet sağlayıcısına 287 bin dolar tazminat ödemeye mahkûm etti. Ceza davası sürüyor, ömür boyu hapsi talep ediliyor. Onun yüzünden kaç kişinin bağımlı olduğu, kaç kişinin doz aşımından öldüğü bilinmiyor.

Öte yandan bazı kişiler, genetik olarak ilaçları zehirsizleştirmede güçlükler yaşarlar. Sitokrom P450 adlı enzimlerindeki özellikler nedeniyle, oksikodon ve benzerlerinden fazla miktarda almasalar bile ölebilirler. Bu nedenle, hekim denetiminden uzak X-Press Eczanesi’nin verdiği zarar, tahminlerin de ötesinde olsa gerek.

E-ECZANELER HIZLA ARTIYOR

Hacmi 2.5 trilyon doları bulan internet ticareti içinde, eczanelerin payı çok yüksek olmayabilir. Ancak konuya halk sağlığı açısından bakıldığında, üyesi bulunduğum Birleşmiş Milletler Uluslararası Uyuşturucu Kontrol Kurulu’nun son 5 yılda defalarca dikkat çekmesine karşın, ülkelerarası işbirliğindeki eksiklikler ve yasal düzenleme farklılıkları nedeniyle, e-eczaneler, ciddi bir tehdit oluşturmaya başlamıştır.

Bildiğiniz gibi, bazı ilaçların satın alınabilmesi için doktor reçetesi gerekir. İçerisinde kontrol edilen uyutucu-uyuşturucu-uyarıcı madde bulunanlar için ise, özel reçeteler gerekir. Tıpkı ülkemizdeki yeşil ve kırmızı reçeteler gibi. Bu reçeteleri her doktor yazamaz. Uluslararası yasalar, bu tür düzenlemeleri gerekli kılar.

Muayene ücretlerinin yüksekliği, hekime ulaşmanın güçlüğü, bazı ilaçların bulunulan ülkede satılmaması, ayrıca ilaç fiyatlarının ülkeden ülkeye değişmesi, 1999 yılında e-eczanelerin ortaya çıkmasına neden oldu. 99’un haziran ayına gelindiğinde, 10 milyon kadar kişi, interneti kullanarak, büyük bölümü reçete gerektiren ilaçları satın almıştı bile. Günümüzde bu yolla ilaç ve müstahzar alanların sayısı 100 milyonlarla ifade ediliyor.

YÜZLERCESİ SERTİFİKASIZ

Aslında, 3 çeşit e-eczane var. Bunlardan bir bölümü geleneksel eczane gibi çalışıyor. Hekimin ya da hastanın kendilerine posta yoluyla ulaştırdığı reçeteyi aldıktan sonra, ilacı verilen adrese gönderiyor.

Diğer bir bölümünde hasta, online olarak bir soru formuna şikayetlerini işaretliyor. Eczane ile birlikte çalışan bir doktor bu şikayetleri inceliyor, tanı koyuyor, gereken ilaçların sanal reçetesini yazıyor, e-eczane bu ilaçları hastanın bildirdiği adrese gönderiyor. Bu durumda, hasta ile hekim hiçbir zaman karşı karşıya gelmiyorlar.

Bir üçüncü grup e-eczane ise, reçete talep etmeksizin, ilaçları verilen adrese postalıyor.

İlk grupta yer alanlar, bulundukları ülkenin Sağlık Bakanlığı tarafından ruhsatlandırılıyor ya da meslek örgütlerince sertifikalandırılıyor. (2005 Şubat’ına kadar ABD’de sertifikalandırılan e-eczane sayısının sadece 13 olduğunu belirtmekte fayda var.) Diğer iki gruptaki yüzlercesi ise, hiçbir biçimde denetlenemiyor.

İLAÇ BAĞIMLILIĞI TEHLİKESİ

E-eczaneler yüzünden, tedavi amaçlı olmayan, "ilaç kötüye kullanımı" giderek artıyor. Sadece ilaç bağımlıların sayısı, kokain, marihuana, uçucu ve eroin bağımlıları toplamının neredeyse iki katı.

Son 5 yılda dünya genelinde, ilaca bağımlı olanların sayısındaki artış, esrar bağımlılarındaki artışın 2, kokainin 5, eroinin 60 katına ulaştı ve ne yazık ki tüketicilerin önemli bir bölümü 18 yaşından küçük. Kısacası, yasadışı uyuşturucu bağımlılığı, yerini hızlı bir biçimde bağımlılık yapan ilaçlara bırakıyor ve reçete istemeyen yasadışı e-eczaneler bunu kolaylaştıran ve körükleyen bir ortam yaratıyor.

Bu eczaneler ile başka sorunlar da yaşanıyor. Paralel ilaç piyasalarında, ünlü firmaların çok satan ilaçlarının sahtelerini pazarlayanlar olduğu gibi, aynı etkin maddeyi içerdiğini iddia ettikleri, aslında etmeyen, markasız ilaçlar da satılıyor.

Siber-polis ve uluslararası işbirliği gerekli

Bir anda açılıp, bir anda kapanan, hangi ülkede bile bulunduğu zor saptanan e-eczanelerle mücadele, bu alanda uzmanlaşan siber-polislerin yetişmesini gerektiriyor. Halen soruşturması sürdüğünden ayrıntılarını veremediğim, ancak biri Tayland’da diğeri İspanya’da yerleşik iki Avrupalının, Asya’daki bir ülkede bulunan bir internet sağlayıcısı üzerinden pazarladıkları Balkan menşeili tabletlerin ücretlerinin yatırılması için, müşterilerine verdikleri banka hesaplarının bunların tamamen dışında iki farklı ülkede bulunması, tabletleri de bir başka ülkeden postalamaları, olayın karmaşıklığını ve ülkelerarası işbirliğine ne denli ihtiyaç olduğunu göstermesi açısından, güzel bir örnektir.

RUHSAT ARANMALI

Pakistan’da bulunan doktorsuz, eczacısız e- eczanelerin, Avrupa ve Amerikalı müşterilere, reçetesiz biçimde Roche Valium, Wyeth Ativan, Xanax ve Viagra benzeri ilaçları 200 tabletlik paketler halinde pazarlamasının bir türlü engellenememesi, ya da farklı ülkelerde ele geçen milyonlarca sahte Rivotril, Rohypnol ve Stilnox’ların, nerede imal edildiğinin anlaşılamaması gibi durumlar, hep işbirliği eksikliklerinin bir sonucudur. Paralel ilaç piyasası ile mücadele, uluslararası sözleşmeleri gerektiriyor. Nitekim Dünya Sağlık Örgütü, 18 Şubat 2006 tarihinde yayınladığı Roma Deklarasyonu’nda böyle bir çağrıda bulundu.

İnternetin denetlenmesinin ve uluslararası işbirliğinin yakın gelecekte sağlanamayacağını göz önüne alarak, eczane sayısının yeterli olduğu ve ayrıca ulaşım güçlüklerinin bulunmadığı ülkelerde, ruhsatsız e-eczanelerin kapatılması gerektiğini düşünüyorum.

Kuş gribi zenginleri

Bilindiği gibi Tamiflu, kuş gribi etkeni H5N’nin tedavisinde kullanılan ve Roche firmasınca üretilen bir ilaç. 2005 yılında birdenbire artan Tamiflu talebinden yararlanan bazı kişiler, Tamiflu olduğunu iddia ettikleri bir ilacı internet üzerinden piyasaya sürdüler. İngiliz polisi, bu e-czanelerin web sitelerinin ABD, İngiltere, Kanada, İsviçre, Bahreyn, Singapur, Güney Kıbrıs ve Malta internet sağlayıcıları üzerinde olduğunu saptadı. 18 Aralık 2005’te ABD polisi bunların 50 kutusunu San Francisco’da ele geçirdi. Çince ambalajdaki tabletlerde Tamiflu dışında her şey vardı.

BİR ANNE SESLENİYOR

"Çocuklarımız için hep kaygılanırız. Sigara ve esrar içeceklerinden, kokain veya diğer bağımlılık yapan maddeleri deneyeceklerinden korkarız. Pornografiden, internette karşılaşacakları kötü insanlardan korkarız. Ama internetten uyuşturucu içeren bir ilacı satın alıp ölebileceği, aklımın ucundan geçmezdi." Sanal ortamda düzenlenen reçete ile, sanal ortamda hidrokodon siparişi veren ve eve posta ile gelen ilacı kullanarak bir daha uyanmayan öğrenci Ryan Thomas Haight’in annesi, 17 Haziran 2004’te, Amerikan Senatosu’nda yaptığı konuşmaya böyle başladı. Bayan Haight’in gayretleriyle oluşan kamuoyu baskısı sayesinde, Sağlık Bakanlığı ve FBI, internet eczanelerini izlemeye aldı,

e-eczanelerle ilgili yeni yasalar çıkartıldı, posta daha sıkı denetlenir oldu. Her suç tipiyle mücadelede, işbirliği şarttır. Ancak böylesine sınır tanımayan ve farklı sektörleri kapsayan bir suçla mücadele, öncelikle benzeri yasal düzenlemelerin her ülkede hayata geçirilmesini, ayrıca konu ile ilgili bakanlıklar, ilaç endüstrisi ve meslek odaları arasında bilgi paylaşımı ve işbirliğini gerektiriyor. Toplumu, internet eczanelerinin tehlikeleri açısından aydınlatmak ise, en başta gelen görevimiz olsa gerek.

IP İZLEME, YERLERİNİ SAPTAMAKTA YETERSİZ

Yasadışı e-eczaneler, gerek reklamlarını yapmada, gerekse müşterileri ile iletişimde interneti kullanıyorlar.

Ancak, işlerini yürüttükleri coğrafi noktayı, bilgisayarlarının IP (internet protokolü) numarasından saptamakta güçlük çekiliyor.

Çünkü IP, kolaylıkla değiştirilebiliyor, hatta çeşitli programlarla gizlenebiliyor. Üstelik, bunun için bilgisayar yazılımlarından anlamak da gerekmiyor.

Bu amaçla üretilen ve çok ucuza satılan programları kolaylıkla elde etmek mümkün.

IP izleme, internet suçlarının aydınlatılması konusunda fazla deneyimi olmayan güvenlik birimlerinin hiç ilgisiz kişilerden şüphelenmesine, bunları mağdur etmesine, soruşturmaların çok uzamasına yol açıyor.

Bu arada "eczacı"nın, ilaç satın alanın ad, adres, kredi kartı ve şifre bilgisine de ulaştığını ve bunlarla başkaca yararlar sağlayabileceğini de unutmamak gerek.

FBI verilerine göre, 700 kimlik hırsızından sadece biri yakalanabiliyor.

Ülkelerüstü bir kaçakçılık örgütüne dönüşen ve belki de internet üzerinden uyuşturucu madde pazarlayanlarla işbirliği içinde, hatta belki de aynı kişilerin denetimindeki yasadışı e-eczaneler, bir yandan sağlığa, diğer yandan ekonomiye zarar veriyor.
Yazarın Tüm Yazıları