Paylaş
1-Kemik erimesi yani osteoporoz ne anlama gelmektedir?
Osteoporoz, halk arasında bilinen adı ile ‘kemik erimesi’, kemik mineral yoğunluğunun azalması ve kemiğin normal mikromimari yapısının bozulması ile ortaya çıkan, kemikte kırılganlığa yol açan ilerleyici bir kemik hastalığıdır.
2-Osteoporozun belirtileri nelerdir?
Osteoporoz sinsi seyirli bir hastalıktır, erken dönemde hiçbir bulgu vermeyebilir. Hastalık ilerledikçe sırt ve bel ağrıları, sırtta kamburlaşma ve boyda kısalma ortaya çıkar. Bu belirtilerin nedeni sırt ve bel omurlarındaki küçük kırıklardır. Bu kırıklar düşük enerjili kırıklardır, yani normalde kırığa neden olmayacak travmalarla oluşabildiği gibi, herhangi bir travmaya maruz kalmadan da ortaya çıkabilmektedir. Sırt ve bel kemiklerindeki kırıkların yanı sıra kalçada, el bilekleri ve kaburgalarda da kırıklar görülebilmektedir.
3-Osteoporoz kimlerde daha sık görülür? Osteoporoz için risk faktörleri nelerdir?
Osteoporoz, süt ürünleri başta olmak üzere kalsiyumdan zengin gıdalar tüketmeyen, dengesiz beslenen, güneş ışığından yeterince yararlanmayan, sigara ve alkol kullanan, çok fazla kafeinli gıdalar tüketen, egzersiz yapmayan ve hareketsiz yaşam tarzına sahip kişilerde daha sık görülmektedir. Risk faktörleri olarak, ilerleyen yaş, menopoz, ailede osteoporozu olan, kalça kırığı olan bireylerin bulunması, tip 1 diyabet, kronik karaciğer hastalığı, tiroid hastalıkları, emilim bozuklukları gibi kronik hastalıklar, aromataz inhibitörleri, kumadin, lityum ve bazı epilepsi ilaçlarının kullanımından bahsedilebilir. Ayrıca obezite cerrahisi geçirmiş kişilerde azalmış mide kapasitesi ve emilim bozukluğu nedeniyle vitamin ve mineral eksikliklerine bağlı osteoporoz görülebilmektedir. Menopoz ve yaşa bağlı ortaya çıkan osteoporoza ‘primer osteoporoz’, kronik hastalıklara ve kullanılan ilaçlara bağlı ortaya çıkan osteoporoza ise ‘sekonder osteoporoz’ adını veriyoruz.
4-Osteoporoz kaç yaşında başlar?
Osteoporozun en yaygın ortaya çıkan şekli olan ‘primer osteoporoz’ ortalama 45-50 yaş sonrası ortaya çıkar. Kadınlarda erkeklere göre ortalama 2 kat daha fazla görülmektedir.
5-Osteoporozun kadınlarda daha fazla görülmesinin nedeni nedir?
Kadınlar, narin yapıları nedeniyle daha az kas kütlesi, dolayısı ile de daha az kemik kütlesine sahiptir. Bu da kadınlarda osteoporozun daha fazla görülmesine yol açar. Diğer bir neden de kadınlarda kemikleri koruyan östrojen hormonun menopozla birlikte hızlı bir şekilde azalarak bunun kemik kaybına neden olabilmesidir.
6-Osteoporoz tanısı nasıl konmaktadır?
Osteoporoz tanısı hastadan aldığımız anamnez, fizik muayene ve görüntüleme yöntemleri ile konmaktadır. Hastanın sırt ağrısının, boy kısalmasının olup olmadığı sorgulanır. 20 yaşından sonra 4 cm kısalma olması biz hekimler için osteoporoz açısından uyarıcıdır. Ailede osteoporoz ve birinci derece yakınlarda kalça kırığı öyküsü varlığı da irdelenmelidir. Osteoporoz tanısında kemik yoğunluğu ölçümü DEXA, halk arasında bilinen adı ile kemik ölçümü, altın standarttır. Dünya Sağlık Örgütü, 65 yaş üstü tüm kadın ile 70 yaş üstü tüm erkeklere, kırık riski bulunan menopozal dönem ya da menopoz sonrası 65 yaş altı kadın ve 50-69 yaş arası erkeklere DEXA’yı önermektedir. Bu görüntüleme yönteminde ciddi bir radyasyon maruziyeti söz konusu değildir. Bel omurları ve kalça bölgesinden ölçümler yaparak T skoru, Z skoru gibi değerler elde edilir ve hastanın tedavisi planlanırken bu değerlerden yararlanılır. Aynı zamanda tedavi etkinliğini değerlendirmede de bu değerler önemlidir.
7-Osteoporoz tedavisinden kısaca bahseder misiniz?
Osteoporoz tedavisinde amaç kemik kütlesini korumak ve kırık oluşumunu engellemektir. Uluslararası Osteoporoz Derneği verilerine göre, 50 yaş üstü her 3 kadından 1’inde ve 50 yaş üstü her 5 erkekten 1’inde yaşamlarının bir döneminde osteoporoz nedenli kırık ortaya çıktığı bildirilmiştir. Bu amaçla kullanılan ağızdan ya da damar yolu ile verilen, haftalık, aylık ya da yıllık tedavi seçenekleri bulunmaktadır. Hangi tedavinin sizin için uygun olduğuna doktorunuz karar verecektir. Bu ilaçların yanı sıra kalsiyum ve D vitaminin de optimal düzeyde tutulması, gerekirse kalsiyum ve D vitamini desteklerinin alınması da önemlidir. Düşmelerin önlenmesi açısından hastanın baş dönmesi, denge kaybı, görme bozukluğu varsa mutlaka tedavi edilmelidir. Ev içinde düzenlenmelerin yapılması, takılıp düşmeye neden olabilecek eşyaların kaldırılması, banyo ve tuvalet gibi kaygan zeminlerin ve aydınlatmanın düzenlenmesi gerekmektedir. Diğer bir önemli husus da kişiye uygun egzersiz planının yapılmasıdır. Egzersiz reçetesi düzenlenirken hastanın yaşı, fiziksel dayanıklılığı, sağlık durumu, kardiyak kapasitesi ve kullandığı ilaçlar göz önüne alınır. Osteoporozda egzersizlerin amacı, kas gücünü ve kütlesini arttırmak, hızlı kemik kaybını yavaşlatmak, postürü düzeltmek, kamburluğu engellemek, denge ve koordinasyonu geliştirmektir. Ayrıca stresin azaltılması, emosyonel dengenin sağlanması ve kendine güvenin arttırılmasına neden olur. En çok tavsiye edilen egzersiz günde en az 20 dakika açık havada tempolu yürüyüştür. Açık havada olması güneş ışığına maruziyeti arttırması açısından önemlidir. Ayrıca kişinin sağlık durumu el veriyorsa yüzme ve eğitmen eşliğinde pilates ve yoga da önermekteyiz.
8-Osteoporozdan korunmak için neler yapmalıyız?
İlk olarak doruk kemik kütlesi kavramından bahsetmek istiyorum. Doruk kemik kütlesi, kişinin yaşamı boyunca sahip olduğu en yüksek kemik kütlesidir ve doğumdan başlayarak 25-30 yaşına kadar artar. Bu evreden sonra kemik kütlesini arttırmamız son derece zordur. Doruk kemik kütlesi, osteoporoz ve kırık riskinin en önemli belirleyicisidir. Bu yüzden de çocukluk çağından başlanarak 30 yaşına kadar kemik kütlesini belli bir seviyenin üzerine çıkarmamız gerekmektedir. 30 yaşına kadar kalsiyum ve vitaminler açısından dengeli beslenme, yeterli güneş ışığı alımı, sigara ve alkolden uzak durma, kafein içeren kahve ve kola gibi içeceklerin fazla tüketilmemesi ve düzenli egzersiz alışkanlığı osteoporozdan korunmada önemlidir. Yeteri kadar güneş ışığı alınamıyorsa, kanda D vitamini ve kalsiyum düzeylerine bakılarak gerekirse takviye edilmelidir. Tüm bu destek ve takviyelerin kullanımı oluşabilecek yan etkilerden dolayı doktor gözetiminde yapılmalıdır. Menopoz sonrası tüm kadınlar ve riskli bireyler osteoporoz açısından değerlendirilmeli, hastalık ilerlemeden, ağrı ve kırıklar oluşmadan tedavileri düzenlenmelidir.
Bu yazının video'sunu da izleyebilirsiniz.
Paylaş