Paylaş
ASIL HEDEF ‘MUTLU ÇOCUK’TUR
1. Hocam içinde bulunduğumuz dönemde dengeyi tutturabilmek için çaba harcamamız gerekiyor. Dünyanın hali belli. Bu bize çocuklarımızı yetiştirirken de yansıyor mu? Denge neden önemli?
Evet denge hayatın her noktasında çok önemli. Anne baba olduğunuz zaman bu denge çok daha önemli hale geliyor. Çünkü her yönden hayatlarımız; sosyal medyanın, sosyal çevremizin, kendi yetiştiriliş tarzımızın, kültürel ortamımızın etkisi altında. Anne babalar çevreden gelen pek çok uyaranla karşı karşıya kalıyor. Örneğin sosyal medyada ‘çocuk yetiştirirken şunu yapmazsanız eksik anne-baba olursunuz, illaki şu oyuncağı alıp şu kartları göstermelisiniz’ gibi sürekli yönlendirici bilgilerle karşılaşıyorlar. Komşumuz ya da aile büyüklerimiz ise kendi tecrübelerinin sonuçlarını aktarıyor ve böyle davranmamız için dayatmalarla geliyorlar. Üstelik bunlar sık sık ya da sürekli oluyor. İster istemez anne-babanın çocuk yetiştirme hakkındaki fikirleri kendi fikirleri, kendi özellikleri olmaktan çıkıp bir ‘mükemmellik arayışına’ evriliyor. İşte bu nokta, yanlışların başladığı ve asıl amacın kaçırıldığı noktadır. Çünkü asıl hedef mükemmel çocuk değil, ‘mutlu çocuk’tur.
MANTIK VE DUYGULAR DENGEDE OLMALI
2.Çocuk yetiştirmede dengeyi sağlayabilmek için neler yapmalıyız?
Denge, öncelikle kendi içimizde başlamalı. Aslında dengenin en önemli ayağı bu. Çünkü çocuk anne-babayı aynalıyor yani anne-babayı yansıtıyor. Anne–baba okudukça, öğrendikçe, doğru kaynakları takip ettikçe mitlerden, o şehir efsanelerinden kurtulur. Hepimiz öyle değil miyiz? Anne-babalık, mantığın önde tutulduğu bir müessese değil, olmamalı! Ama mantık ve duygular dengede olmalı. Kurallar ve serbestlikler dengede olmalı. ‘Evet’ler ve ‘hayır’lar dengede olmalı. Tecrübelere de saygı gösterip, mantığımızı da çalıştırmalıyız. Doktorumuzdan fikir de alıp, aynı zamanda bu önerileri evdeki gerçeklikliğimizle kaynaştırabilmeliyiz. O zaman doğruya gideriz. Örneğin, sendromların tavana vurduğu, çocuğun egosunun oluştuğu 2-3 yaş döneminde güvendiğiniz kaynaklardan gelen önerileri, sadece kendi karakterimizin süzgecinden değil aynı zamanda çocuğumuzun karakterinden geçirerek bir dengeye ulaşmalıyız. Uygun oranları tutturduğumuzda her şey daha kolay olur. Böylelikle çocuk da dengeyi anlamaya başlıyor. ‘Ne yapabilirim? Ne yapamam?’ anlıyor.
İZLEYEREK VE YAPARAK ÖĞRENİRLER
3.Ev ortamındaki denge ve düzenin, çocuğun kendi dengesini bulmaktaki etkisi nedir?
Dengeyi, hava gibi düşünebilirsiniz. Çocuğun rahat bir nefes alabilmesi için çok önemlidir. Çünkü denge, bilinmezliklerin çok daha az olduğu güvenli bir ortam getirir. Anne-baba ilişkilerindeki olumlu hava ve denge, çocuğun doğrudan etkilendiği şeydir. Çünkü çocuklar en çok izleyerek ve yaparak öğrenir. Aile ortamında izler, kendi kişisel ortamlarında uygulamayı gerçekleştirir. Burada duygu değil sevgi diyeceğim... Sevgi ile mantığın dengede tutulduğu ailelerde çocuklar çok daha kuvvetli karakterler meydana getirirler. Kendi duygusunu kabul eden ve mantığını dengeye getirmeyi ne kadar erken pratiğe geçirmeye başlarsa o kadar daha sağlıklı bireyler gelişecektir.
ÇOCUKLAR KURALLARI SEVERLER
4.Öyle büyük sevgi var ki, bazen ‘evet mantığı’nı da sahneye davet etmek zor olabilir. Evde kural koyarken ebeveynler ‘sert anne-baba’ olmaktan da çekinebiliyor. Bu gerçekten öyle midir?
Evde kural koyan anne-baba olmak kesinlikle sert anne-baba olmak değildir. Bakmayın! Çocuklar kuralları sever aslında. Çünkü kurallar, sevgi ve anlayış ile dengelendiğinde adeta çocukların uymaktan keyif aldıkları şeylerdir. Karşılığında ödül almayı da severler. ‘Aferin’i hangimiz sevmeyiz! Sadece az önce bahsettiğim gibi ‘evet ve hayır’lar, ‘kural ve serbestlik’ler dengede olmalı ve bu kurallarla ilgili evde herkesin kararı aynı olmalıdır. ‘Hayır’, anne için de baba için de ‘hayır’ olmalıdır. Anne-baba, çocuğa ‘hayır’ deyip, kendileri yapmamalıdır. Yoksa denge kolayca bozulur, çocuk doğru ve yanlışı ayırt edemez olur.
Paylaş