Paylaş
Biliyorsunuz doğayla ilişki konusunda Avustralya’mız kadar uçlarda yaşayan bir ülke yok. Devasa örümcekler, ansızın evin bir noktasında karşınıza çıkabilecek yılanlar, klozetten fırlayan doğal hayat derken, doğal hayat ilişkisinde onlar kadar deneyimli olamayacağımız malum.
Şimdi bu ülkede şöyle bir konu tartışılıyor. Deniyor ki, köpekleri oynatmak için kullandığımız tahta parçaları onların hayatını tehlikeye atabilir, başka bir oyun bulun.
Peki. Nasıl tehlikeye atabiliyor?
Örnek olaydan hareket edelim. Avustralya basınında yer alan habere göre sopa peşinde koşarken göğsüne saplanan tahta parçası nedeniyle kalıcı hasar yaşayan bir köpeğin hikâyesinden ders çıkarmamız gerekiyor. Bu tür kazalara dikkat çeken Avustralyalı veteriner Clara Wilkins, “Yaralanmalar, köpeklerin ağızlarına kıymık batmasından dişlerinin arasına sopa saplanmasına, bir sopayı yakalamak için zıpladıklarında ve üzerine düştüklerinde meydana gelen göğüs veya karın boşluklarına sopa saplanmış köpeklere kadar her yerde olabilir” diyor.
Bu tehlikelerin önüne geçmek için sopayı suya atıp köpeğinizin peşinden koşmasını sağlamak da riski ortadan kaldırmıyor. Peki ne yapmalı? Köpekler daha küçükken onları sopa yerine başka bir oyuncakla oynamaya yönlendirmek gerekiyor. Bu bir tenis topu, frizbi benzeri çiğneyebileceği ihtimali de göz önünde bulundurularak, ona zarar vermeyecek malzeme içeren şeyler olmalı. Sopa fırlattığınızda geri getirmeyi seviyorsa kauçuk ya da plastik alternatiflere yönlenmeniz daha uygunmuş. Ve bir de uyarı ekliyorlar, sopayla oynadıktan sonra oluşabilecek yaralanmaların belirtileri arasında aşırı salya akması, rahatsızlık hissi ve kanama sayılabiliyor. Böyle durumlarda adresimiz tabii ki yine veteriner olacak.
SADECE MAMA İÇİN SEVMİYORLAR
Köpeklerin insanlara olan karşılıksız şeklinde tarif ettiğimiz sevgisinin bilimsel sağlamasını yapmışlar. Köpeklerin, fonksiyonel beyin mr’ları çekilmiş ve hareketler izlenmiş. Buna göre köpekler, tanıdık bir insanın kokusuna, bir yabancı ya da tanıdık bir köpeğin kokusuna verdiği tepkiden daha fazlasını veriyor. Bununla sınırlı değil bu etkileşim. Köpek beyinleri, sahipleri ortaya çıkıp onlarla konuşacaklar beklentisine, ödül maması kadar büyük bir heyecan duyuyorlarmış.
EN YAŞLI KEDİ ROSİE OLACAK
Britanya’da, Norwich’te 72 yaşındaki Lila Brissett’le aynı evi paylaşan bir kedi, 1 Haziran’da 32 yaşına girecek. Fakat kedinin sahibi halihazırda dünyanın en yaşlı kedisiyle aynı evi paylaştığının farkında değil. Brissett’e arkadaşları, 27 yaşındaki Flossie adındaki kedinin rekorunu kırdıklarını belirterek şu an 31 yaşında olan Rosie için Guinness’e başvuruda bulunmasını söylemişler. 1991’de yavruyken sahiplendiği Rosie’yi sadece iki kez veterinere götürdüğünü söyleyen Brissett, bunların ilkinin kısırlaştırma, ikincisinin de kafasındaki kist için antibiyotik alma amacıyla olduğunu belirtiyor. Guinness, Brissett’in başvurusunu bekliyor. Ardından inceleme yaparak tahtın yeni sahibini açıklayabilirler.
İMAM VE KEDİ
Yaşanan olayı anlatsanız ve elinize mikrofon alıp sokaktakilere sorsanız, size “Bu olay kesin Türkiye’de yaşanmıştır” diyecektir ama şaşırtıcı şekilde olay bizim topraklarımızda gerçekleşmemiş. Olay şu, teravih namazı sırasında imamın omzuna tırmanan kedi ve hiç bozuntuya vermeden, arada kediyi de okşayarak görevini sürdüren imam. Cezayir’de meydana gelen olayda başrolde İmam Velid Mehsas ve tatlı bir kedi var. Burc Bu Ariric şehrinde kaydedilen görüntü interneti birbirine kattı.
OKUR FOTOSU
ATEŞ’LE TANIŞIN
Okurumuz Mehtap Tuna, kısa ve öz bir mesajla köpeği Ateş’in fotoğrafını göndermiş. Ve “Ateş Bey’den sevgiler” demiş. Ateş Bey’in selamını aldık. Kendisini sarıp sarmalıyor, kucaklıyoruz. Sizden de kedinizin, köpeğinizin fotoğrafını bekliyoruz.
NOT: Kediniz ya da köpeğinizin fotoğrafını #dunyagüzeli etiketiyle ve Hürriyet’i mention’layarak sosyal medyada paylaşın ya da sdemirel@hurriyet.com.tr adresine mail atın, seçip paylaşalım...
Paylaş