Paylaş
Gelir tam orta noktaya kurulur ve sizi troller. Son yıllarda yapılan araştırmalar kedilerin insan davranışlarını taklit ettiğini doğruluyor. Ancak klavyede yazı yazmak kedilerin taklit edeceği türden bir davranış değil. Peki o zaman neden, özellikle de çalıştığımız sırada kedilerimiz gelip tam da klavyenin üstüne oturma ihtiyacı hissediyorlar?
‘BURASI DA BENİM’
Pek çoğumuz bunu kedimizin bizden ilgi beklemesi olarak yorumluyoruz. Tatlı kedilerimiz bize sevgilerini gösteriyorlar, ilgi çekmeye çalışıyorlar, sadece onlarla ilgilenmemizi isteyip bizi kıskanıyorlar, diye düşünüyoruz.
Livescience bunun üzerine eğilmiş. Sizi mutlu ediyorsa böyle düşünmeye devam edebilirsiniz ama gerçekler maalesef acıymış. Bilgisayarın yaydığı sıcaklık da sorunun cevabı değil. Öyle olsa kediler kaloriferin önünden ayrılmazdı.
Cevap kedinizin evdeki her şeyin sahibi olması gibi laptopun da tek sahibi ve hâkimi olmak istemesi. Bilgisayarın üzerinde bulunan size ait kokuyu geride bırakıp kendi kokusunu o noktaya hâkim kılmak istiyor. Bu davranış kedilerin dünyasında “bu benim” daha doğrusu “senin sahibin benim” demenin yolu. Özetle, herkes rütbesini bilecek.
KEDİLERİN NEDEN SALLANAN GÖBEĞİ OLUR
ZAYIF ya da şişman fark etmeksizin her kedinin sallanan bir göbeği vardır. Kimininki neredeyse yere kadar uzanır, yerleri süpürür. Kiminin görünmez derecede azdır. Ancak mutlaka her kedide bulunur.
Aslında buna göbek demek doğru olmayabilir. İç organlarının üzerindeki bir deri katmanı olarak da tanımlayabiliriz.
Peki bu nedir ve bir işe yarıyor mu?
Amerikan Veteriner Hekimler Birliği Başkanı Jose Arce bu soruyu üç teoriyle yanıtlıyor.
Biraz deri, tüy ve yağdan oluşan katmana “ilkel kese” adı veriliyor.
Öncelikle bu ilkel kese sadece ev kedilerine ait bir özellik değil. Aslan, kaplan gibi büyük kedilerde de aynı kese bulunuyor.
İlk teoriye göre bu kese kavga sırasında iç organları pençeden dişlerden koruyucu bir görev görüyor.
İkinci teoriye göre daha hızlı hareket kabiliyeti sağlıyor. Koşarken, tırmanırken, sıçrarken esneyerek daha ileriye gidebilme imkânı sağlıyor.
Son olarak yiyecek depolamak için ekstra alan sağladığı düşünülüyor. Tabii bu her gün iki öğün beslenen ev kedileri için geçerli değil ama doğada vahşi kediler her gün avlanamadıkları için, böyle bir özellik geliştirmiş olabilirler.
Önemli olan bunun aşırı kilo mu yoksa boş sallanan bir kese mi olduğunu ayırt etmek.
EN ESKİSİ ORTAYA ÇIKTI
BİTMEYEN arayışta yeni perde: Konumuz en eski evcil hayvanı bulmak. Yeni haber geldi. Suudi Arabistan’ın El Ula bölgesinde arkeolojik kazı alanında insan kalıntılarıyla birlikte gömülen bir köpeğin kemikleri bulundu. 6 bin yıl öncesine tarihlenen kalıntılar, tarihte bilinen ilk evcil hayvan kalıntılarından binlerce yıl eskiye gidiyor. M.Ö .4300 yılına ait olduğu ortaya çıkarılan mezarlık alanı Neolitik döneme uzanıyor. Bu keşif 2018’de bulunan 26 kemik parçasının araştırılmasıyla ortaya çıktı. Hepsi tek bir köpeğe aitmiş meğer. Her keşifte insan-köpek dostluğu daha da eskiye uzanıyor. Ne kadar güzel.
HAYATI SORGULAYAN MIRMIR
OKURUMUZ Bahar Demirel, kedisinin fotoğrafını şu notla iletti: “Yaşadığı sıkıntılar ve ameliyatlar sonrası evimizde huzuru buldu. Ara sıra ters dönerek hayatı sorguladığı da oluyor.” Mırmır’a her şeyi kafasına takmamasını söyleyip, sizden de kedi, köpeklerinizin fotoğrafını bekliyorum.
NOT: Kediniz ya da köpeğinizin fotoğrafını #dünyagüzeli etiketiyle ve Hürriyet’i mention’layarak sosyal medyada paylaşın ya da sdemirel@hurriyet.com.tr adresine mail atın, seçip paylaşalım...
Paylaş