Paylaş
Hem de takımın en zor yerinde oynuyordu: Ortahaf!... Şiirdeki kadar usta, yahut nefesli olmadığı için, onu ve ona dayanan defansı kolaylıkla geçer, onu çıldırtırdık. Öyle sinirlenirdi ki... Kurşuni kasketinin siperini hırsla geriye çevirir, santrafora geçer, beklere , haflara (kanat oyuncularına) çıkışır, oyuncuların yerlerini değiştirirdi ama, oyun başladıktan az sonra her şeye rağmen... İnerdik kalelerine ve... GOOL! İfrit olurdu... Kıpkırmızı yüzü, masmavi gözleri ve yüzünün kırmızılığında kaybolan sarı kaşları...”
‘FUTBOLDA ESKİ KURDUM’
- ORHAN Kemal’den öğreniyoruz, mavi gözlü devin topa hükmedişini.. Bursa Cezaevi’nin avlusunda kıran kırana maçlar oynanırmış. Nazım Hikmet de fazla teknik değil ama sert futbol anlayışıyla rakiplerine sahayı dar edermiş.
Sunay Akın anlatmıştı.. “O maçlarda Nazım Hikmet topları daima cezaevinin dışına atınca gardiyanlar şüphelenmiş.. “Bu mahkum acaba zulacı mı? Dışarıya topun içinde bilgi yolluyor olmasın” diye. Tedbir bile almışlar..”
Nazım Hikmet’in “.. Fulbolda eski kurdum. Santıradan alınca pası/çakarım/Hoop! diye devam eden futbol üzerine şiiri bile var.. Bir gün G.Saray-F.Bahçe maçı izledi. Sunay Akın’a göre maçın hakemi Müjdat Gezen’in babası Nejdet Gezen’di. Bakın ne diyor?
‘SAHADA BİR DÜŞÜNCE HÜRRİYETİ ALABİLDİĞİNE’
- “...BİRDENBİRE bir düdük öttü ve oyun başladı. Yirmi iki delikanlı kan ter içinde ha babam ha koşuyorlar. Toptan ziyade basıyorlar tekmeyi, atıyorlar çelmeyi, vuruyorlar kakmayı birbirine. Bir taraf, ‘Topu ille de ben sokacağım sizin kaleye.’ diyor; öte taraf, ‘Hayır bu marifeti ben göstereceğim.’ iddiasında./.. Herkes istediğini söylüyor. Herkes bildiği gibi bağırıp çağırıyor. Ortalıkta bir söz, bir düşünce hürriyeti alabildiğine... Bu işin bir çok tarafları hoşuma gitmedi desem yalan söylemiş olurum. Muayyen bir manada demokrasiyi anlamak isteyenler Taksim Stadyumuna gitsinler. Ben kendi payıma güzel ve berrak ve heyecanlı bir iki saat, geçirdim orada”
KAFKA’NIN FUTBOL AŞKI..
- EDEBİYATÇILARIN futbolla muhabbeti hep ilgimi çekmiştir.. Futbol gerçekten de bir tutku ve sınırı yok. Bakmayın siz edebiyatçıların futbola soğuk baktığı söylemlerine..
İşte Franz Kafka.. Almanya günlerinde hafta sonlarında sevgilisi Felice ile Berlin Tren İstasyonu’ndan Leipzig’e gidermiş. Almanya futbol tarihinin ilk resmi Şampiyonu Lokomotiv Leipzig’i izlemek üzere.. Lokomotif tirübünlerinde bağırıp çağırdığı da olurmuş.
SÜREYA: OKTAY JİMNASTİKÇİ; LEFTER SANATÇI
- CEMAL Süreya.. O da futbola dair kelamı olanlardanmış. Koyu F.Bahçeli ve Lefter hayranıymış. Demiş ki bir dergiye yazdığı yazıda Lefter ve Metin Oktay için: “...yalnızlığın büyük serüveninden dönen Ulysseus.
Evde kimseyi bulamadı. Attığı golleri bir de İstanbul surlarının burçları arasından geçirirdi. Metin Oktay jimnastikçi. Lefter sanatçı. Metin’de destan. Lefter’de roman.”
Belki de şaşıracaksınız.. Can Yücel bile bir gün futbola sarmış.. Kimbilir kaç defa futbol topuna da oynayanlara da saydırmıştır. Ama gelin görün ki, Üsküdar iskelesindeki iki lostracı çocuğun konuşmasından esinlenerek nefis iki dize döktürmüş işte..
“Öyle bir gül atıcam ki size gelecek maçta Âdem abim bilem tutamaz elleri yanar”
NAZIM, DÜNYACA ÜNLÜ BİR TOPÇU!
- NAZIM Hikmet bunların içinde bir yıldız gibi parladı. Hani diyoruz ya uluslararası alanda dünyanın tanıdığı bir futbol starımız olmadı. İşte size Nazım Hikmet.. Bursa Cezaevi’nin bıçkın futbolcusunu bütün dünya tanıyor..
Berlin’de de bilinir, Krakow’da da.. Onu Hiroşima’nın güzel çocukları da bilir, Tiananmen meydanındaki Çinliler de.. Moskova’da Puşkin caddesinin sakinleri de Nazım Hikmet’e hayrandır, Kiev’in Şevçenko Bulvarı’nda yürüyenler de.. Mexico City’de Nazım’ı anar, Havana da.. Şili’de Pablo Naruda’nın Pasifik kıyısındaki evinde de o var, Prag’da tarihi Slavia Cafe’de de o var.. Prag denince aklıma Nazım’ın içli bir şiiri gelir. Dr. Faust’un Prag’taki sembolik evinin önünden geçtikten sonra yazdığı şiir.. (Goethe’nin ölümsüz eserinde Faust, mutsuzluğunu gidermek adına şeytana ruhunu satar)
“..Kapıyı çalıyorum,/Ben de bu evde senet vereceğim şeytana./Ben de kanımla imzalarım senedi./Ne altın istiyorum ondan,/Ne bilim, ne de gençlik.../Hasretlik canıma yetti./Pes!/Beni İstanbul’a götürsün 1 saatlik. ..”
YURT DIŞINA TRANSFERİ FUTBOL YILDIZI GİBİ OLDU
- O öyle ünlü bir futbolcuyduki yurt dışına transferi bile büyük bir operasyonla gerçekleşti. Refik Erduran’la birlikte önce bir motorla Üsküdar’dan Karadeniz’e açıldı. Oradan da Rumen şilebi Plehanov’la Köstence’ye kaçtı. Daha sonra Moskova’ya yerleşti. Aslında sadece Moskova’ya değil, bütün dünyanın kalbine yerleşti. İyice..
Sevgili Nazım Hikmet..
Özgürlük, sevda, hasret, yurseverlik haykıran dizelerin dilden dile dolanıyor.. Ben bugün birazda topçuluğundan dem vurdum. Spor sayfalarına o kadar güzel yakışıyorsun ki.. Anlatamam.. Hani diyorsun ya, “.. Futbol potinlerim, Kurşunkalemimden öğrendi bu zanaatı!“
Rahat uyu kaptan.. Seyir defterini bugün on milyonlar yazıyor.. Bugün 112. doğum gününde ortalık yıkılıyor.. “Na-zım.. Na-zımmm” diye..
Paylaş