Paylaş
OKUDUKTAN sonra kim unutabilir ezilenlerin haykıran sesi Maksim Gorki’nin Ana’sını.. Sosyalist devrim evresindeki bir toplumun sancılarını yüreğinde duyumsayan, oğlu Pavel’e ve onun arkadaşlarına “yoldaşlık” eden Nilovna..
Peki “Rüzgâr Gibi Geçti”nin Scarlett O’Hara’sına ne demeli? Yakınlarının ölümüne tanık olan, sahip olduğu her şeyi yitiren ama yine de yaşama bağlı kalan ve umudunu hiç tüketmeyen kadın..
JEANNE D’ARC, ANNA KARENİNA, MERYEMCE..
HADİ, anımsayın Yüzyıl Savaşları’nı. Gördüğü bir rüyadan sonra çocuk yaşta Fransa ordusuna katılıp İngilizlere karşı zaferler kazanan ama sonunda cadılık suçlamasıyla Britanya’da diri diri yakılan Azize Jeanne D’Arc’ı..
Biter mi kadın kahramanlar...
Özgür olmanın, kendini arayışın, toplumla zıtlaşmanın bedelini, hayatını sonlandırarak ödeyen Madame Bovary’yi nereye koyarım acaba? Peki, saf ve temiz bir evliliğin mutluluğu ile yasak bir ilişkinin düş kırıklıkları arasında direnen Anna Karenina’ya ne demeli?
Halide Edip’in Ateşten Gömlek’teki Ayşe’si; Reşat Nuri Güntekin’in ele avuca sığmaz Çalıkuşu Feride’si.. Yaşar Kemal’in direngenliğiyle tabiata ve sosyal çevreye meydan okuyan Meryemce’si..
SOFRADAKİ YERİ ÖKÜZÜMÜZDEN SONRA GELEN KADINLARIMIZ..
KİMİ, erkekleri avucunun içine alıp onları yönetti. Kimi, fedakarlıkta sınır tanımadı. Kiminin sözü kanun oldu, kimi bilge kadındı.. Ama hepsinin ortak bir özelliği vardı: “Güçlü”..
“Kadın” dendiği zaman Nazım Hikmet’in betimlemesiyle “Soframızdaki yeri öküzümüzden sonra gelen” kadınlarımız aklıma gelir. Kurtuluş Savaşı’nda Akşehir üzerinden Afyon’a doğru ilerleyen kağnıların peşindeki kahraman kadınlarımız.. Tarihi değiştiren fedakar kadınlarımız..
Ve bir kadın daha.. O da güçlü ve hatırı sayılır biri. Ünlü bir müzisyen, müzik öğretmeni. Şu naifliğe bakar mısınız: Candan Erçetin..
MÜZİK ÖĞRETMENİNİN “ES”LERİ FUTBOLA AHENK KATAR
VE bu kadın Galatasaray’da başkan yardımcısı oldu. Bana göre devrim niteliğinde bir karar.. Bu cesur tercihten dolayı Başkan Ünal Aysal’ı kutluyorum. Candan Erçetin bence sporumuz ve daha da önemlisi futbolumuz için büyük bir şans. Bu göreve çok yakışacak.
Bu işe yabancı değil, yıllarca Galatasaraylılar Derneği’nde başkanlık yaptı. Düşünsenize, gerilimli bir maçtan sonra stadyum çıkışında mikrofonlara Candan Erçetin konuşacak..
Ezberler bozulacak. Derin bir “es” verecek.. Notalı konuşacak..
Konuşmasının başına sol anahtarı yerleştirip futbolumuza ahenk katacak. Bakın, O’nun bir demeci belki de yeni Burakların ölmesini engelleyecek..
Bundan daha güzel bir katkı olabilir mi? Bu bile kazanılacak nice şampiyonluğa bedel değil mi?
Candan Hanım, lütfen bu görevde geri planda kalmayın. Ön saflarda yer alın. Futbolda yaşanan kaos, öfke ve sevgisizliğin buharlaşmasında aktif olun.
Tunceli’de bir özel harekatçının silahının namlusuna taktığınız karanfil unutulur mu hiç..
Tıpkı Dosto-yevski’nin dediği gibi, “Dünyayı güzellik kurtaracak.”..
Albümlerinize yansıyan barışçıl sesinizin ruhlara taşıdığı erinçli hava futboldaki gerilimli anlarda daima yatıştırıcı bir etki yaratacaktır.
CANDAN HANIM, “SAKIN HİÇ SUSMAYIN”
HANİ 1999 depreminin ardından yaralarını sarmaya çalışan Türkiye’nin umut şarkısı olan bir parçanız var. “Elbette”.. Sizin yazdığınız. Orada diyorsunuz ya, “Elbette bazen hızla dönüp bazen duracağım. Elbette bazen söyleyip bazen susacağım”.. Sakın hiç susmayın.
Bin Bir Gece Masalları’ndaki gibi..
Şehriyar, kendisini kölesiyle aldatan karısını öldürür. Bundan sonra da evlendiği her genç kızın kafasını evlendiği günün sabahında uçurur.
Herkes dehşet içindeyken bu sefer de vezirinin kızı Şehrazat ile evlenir. Aslında Şehrazat Şehriyar’la evlenmeyi bizzat istemiştir. Aklında bir plan vardır.
Buna göre, hükümdarı merak içinde bırakacak büyüleyici hikâyeler anlatarak, Şehriyar’ın kadınlarla ilgili bu dehşet dolu düşüncesini değiştirecektir. Evlendikleri ilk geceden itibaren Şehrazat, yatağın köşesine oturarak, masallarını Şehriyar’a anlatır..
ŞEHRAZAT’IN İSTEDİĞİ HUZURU BİZ DE İSTİYORUZ
MASALLAR şafak sökene kadar devam etmekte ve sonu hep bir sonraki geceye kalmaktadır.. Şehriyar, tek bir söz etmeden hikâyeleri dinler. Sonunda hem şafak vakti gelinin kafasını uçurmaktan vazgeçer, hem de kadınlara karşı öfkesinde haksız olduğunu anlar. “Şehrazat! Beni kadınlara karşı geçmişteki zorbalığıma ve genç kızları öldürmeme pişman ettirdin.. Kimsin sen? Ne istiyorsun?”diye seslenir. Şehrazat’ın cevabı: “Ben Şehrazat’ım, huzur istiyorum” olur..
Haydi Candan Hanım.. Biz de futbolumuzda huzur istiyoruz. Bin bir gece beklemek zorunda kalsak da..
Paylaş