Paylaş
Burada müthiş bir uyum var. Bu jenerasyonun bir araya gelmesi Allah’ın bir lütfu. Umarım bunun devamı alt-yapıdan gelir. Yoksa bu masal en kısa sürede biter” Geçen yıl Kiev’de konuştuğum dünya futbolunun saygın ismi Oleg Blochin İspanya futbolunu böyle anlattı. Ve ekledi:
“Bir zamanlar biz de böyle futbol oynadık. Lobanovski yönetimindeki Dinamo Kiev’i hatırla. Ben, Belanov, Kuznetsov, Damianenko, Rats, Zavarov, Pratasov, Mikhailichenko... 86’da Avrupa Kupa Galipleri Kupasını kazandık. Uzaylı futbolu oynuyorsunuz diyorlardı bize. “80’li yıllarda 2010 yılının futbolunu oynuyorsunuz” türünde bir çok yazı okudum. Biz de Barcelona gibi işi gücü bırakır pas yapardık. Bir de bakardık ki rakip kaledeyiz. Üçgen yapmayı geometri profesörlerinden daha iyi biliyorduk. İşte o jenerasyon 1 kez Avrupa Futbol Şampiyonasında final oynadı. 88’de Hollanda’ya kaybettik. Bizim futbol bir rüyaydı. O müthiş jenerasyonun arkası gelmedi ve rüya bitti”
BARCELONA DİNAMO KİEV GİBİ Mİ OLACAK?
Şampiyonlar Ligi’nde İspanya’nın iki dev markasının çöküşü Blochin’in bu söyledillerini aklıma getirdi. Real ve Barça’nın diz çökmesi, İspanya milli takımına nasıl yansır acaba? Yoksa onlar da arkası gelmeyen bir jenerasyonın vedasına mı hazırlanıyor... Sergiledikleri güzel futbol hoş bir sada olarak anılarımızda mı kalacak... Tıpkı 80’lerin Sovyet futboluna kimlik kazandıran Dinamo Kiev efsanesinin kısa süren kasırgası gibi...
İspanyollar Şampiyonlar Ligi yarı finalinde kime kaybetti... Almanlara... Yel değirmenini bir dev olarak gören ve ona karşı idealist bir savaşa tutuşan Don Kişot, İngiltere’nin başlattığı Sanayi Devrimi’ne sonradan büyük katkılar yapan Almanlar’a kaybetti. İspanyol, Cervantes’in Don Kişot’u romanın atasıdır. Dünyada kutsal kitaplardan sonra en çok okunan bir baş yapıttır. O kitabı okumamak bir kayıptır. Nedendir bilmiyorum, bizdeki Don Kişot tanımı yabancıların tanımına göre küçümseyici...
GEREKSİZ YİĞİTLİK Mİ HAYALLERİ KOVALAMAK MI?
Türk Dil Kurumu kayıtlarına göre, Don Kişot’luk “Gereği yokken kahramanlık göstermeye kalkışma durumu”, MEB’in sözlüğünde ise “Gereksiz ve yersiz yiğitlik göstermeye kalkışma hali” olarak tanımlanır. Oysa Oxford sözlüğünde, “Yüce bir coşku ile hayali idealler kovalamak”tır. Bence de Don Kişot, hayali ama saygın bir idealizmi temsil ediyor. Haksızlıklara isyan eden bir ruh hâli başka nasıl açıklanabilir ki... Hepsi bir tarafa... O’nun bir köylü kızından soylu sevgili Dulcinee hayali yaratması... Sorararım size hangimiz böyle bir sevgili yaratmadık, çocukluğumuzda, hayatımızda?
İSPANYOL FUTBOLU DON KİŞOT’UN HAYALLERİNİN KARŞILIĞIYDI
Nereden çıktı Don Kişot demeyin... Şundan... İspanya’nın son yıllardaki başarılarla dolu futbolu Don Kişot’un yüksek hayalleri gibi büyük düşlerin karşılığı... Bu tanımı Hırvatistan Milli Takımın Eski Hocası Slaven Biliç yapmıştı.
Ancak... 6 yıldır sadece bizi değil dünyayı kendisine hayran bırakan “bunların oynadığı futbol ise diğerlerinin oynadığı nedir?” dedirten oyunla fanilerden ayrılan uzaylı topluluğun şovu bitiyor mu acaba? Korkarım, öyle...
Hürriyet Spor Müdürü Mehmet Arslan... “Pas pas pas” deyip soğuk bakıyordun İspanya futboluna. Gol. Ama hemen diyordun. Sonunda o karşısında durduğun futbol ağır yaralar almaya başladı işte. Hem de arkasında durduğun futbol anlayışı yaptı, bunu. Hemen gole giden Almanlar. Yıllardır süren sistemli çalışmayı o bildik disiplinle hayata geçiren Makina düzeni, sonunda romantizme darbeyi vurdu.
Mazlumları korumak için kötülere savaş açan ama her savaşta yenilen Don Kişot’un atından düştüğü zaman söylediği bir nakarat var. “Ya soy el most desdichado cabellero de la tierra.” “Ben yer yüzünün en mutsuz şövalyesiyim.” Bu söz, İspanyol futbolunun şu anki halini özetleyen en güzel söz...
Yel değirmeni ve Alman makina düzeni... Alman panzerlerine ne kadar şapka çıkarsam da soylu, şövalye futbolu kaybolsun istemiyorum...
Paylaş