Paylaş
Ciddi anlamda müziksever, piyano çalan ve amatör olarak şarkı listeleri oluşturan bir kişi olarak müziğin benim hayatımdaki yerinin önemi büyük. Birçok zaman da müziğin bedenen ve zihnen iyileştirici etkilerini birebir deneyimlediğimi rahatlıkla ifade edebilirim. O halde biraz da uzmanlar ve araştırmalar bu konuda neler diyor onlara göz atalım birlikte...
TAM BİR BEYİN EGZERSİZİ SAĞLAR
Müzik yapısaldır, matematikseldir ve mimaridir. Bir nota ile diğer nota arasındaki ilişkiler bütünüdür. Biz farkında olmadan, beynimizin bunu algılayıp anlaması için çok fazla hesaplama yapması gerekir. Uzmanlar beynimizin müziği nasıl duyup çalabildiğini hâlâ anlamaya çalışıyor. Örneğin stereo sistemin, havada dolaşan ve bir şekilde kulak kanalının içine giren titreşimleri yaydığı, bu titreşimlerin kulak zarını uyararak işitme siniri yoluyla beyin sapına giden bir elektrik sinyaline ilettiği ve burada müzik olarak algıladığımız şeye dönüştüğü yapılan çalışmalar ve araştırmalar sonucu elde edilmiş bir bulgudur. Araştırmalar, müzik dinlemenin kaygıyı, kan basıncını ve ağrıyı azalttığını, aynı zamanda uyku kalitesini, ruh halini, zihinsel uyanıklığı ve hafızayı iyileştirdiğini göstermiştir. Beyni müzik kadar uyaran çok az şey olduğu kanıtlanmış bir gerçektir. Yaşlanma süreci boyunca beyninizi aktif tutmak istiyorsanız müzik dinlemek veya enstrüman çalmak harika bir araçtır. Tam bir beyin egzersizi sağlar. Harvard Sağlık Yazarı Andrew E. Budson bir makalesinde, üniversitede yapılan araştırma sonuçlarında müzik dinleyenlerin zihinsel sağlık açısından daha yüksek puanları olduğunu ve genel olarak insanlara kıyasla kaygı ve depresyon düzeylerinin daha düşük olduğunu ifade etmiştir. Çocukluğunda sıklıkla müziğe maruz kaldığını bildirenlerin yüzde 68’i, yeni şeyler öğrenme yeteneklerini ‘mükemmel’ veya ‘çok iyi’ olarak değerlendirirken, müzikle karşılaşmayanlarda bu oran yüzde 50’de kalmıştır. Aktif müzikle meşgul olmak, daha yüksek mutluluk oranları ve iyi bilişsel işlevlerle ilişkilidir. Erken dönemde müzikle tanışmamış ancak şu anda biraz müzik zevkiyle meşgul olan yetişkinler, ortalamanın üzerinde zihinsel sağlık puanı göstermiştir.
MÜZİĞİN ŞİFALANDIRICI ETKİLERİ
Birçok çalışma, müziğin dil üretimine getirdiği kolaylığı doğrulamaktadır. Örneğin, geçirdiği fiziksel bir travma, beyin kanaması veya felç sonucu beyninin konuşma bölümü hasar almış olan birçok hasta konuşma yeteneklerini kaybeder, ancak bazı kanıtlar, kelime telaffuzunun basit bir melodi varlığında bile geliştiğini göstermiştir. Düzenli müzik eşliğinde konuşma terapisi alan hastalarda iyileşme sürecinin, müziksiz konuşma terapisi alan hastalara oranla daha çabuk ilerlediği söylenmektedir. Otizm sendromlu çocuklarda müzik, bu çocuklarımızı insanlar arasında ortak bir iletişim ortamına teşvik ediyor gibi görünmektedir ve bu da konuşmadaki inisiyatiflerini büyük ölçüde arttırmaktadır. Bu durum yukarıda bahsettiğim örnekte olduğu gibi diğer dil gelişim bozukluklarında da gözlenmiştir. Japon asıllı nörobilimci Kiminobu Sugaya ve dünyaca ünlü kemancı Ayako Yonetani, Burnett Honors College’da ‘Müzik ve Beyin’ adında bir ders veriyorlar. Bu derste müziğin, stresi, ağrıyı ve depresyon semptomlarını azaltmanın yanı sıra, bilişsel ve motor becerileri, mekânsal-zamansal öğrenmeyi ve beynin nöron üretme yeteneğini de içeren, beyin fonksiyonlarını ve insan davranışını nasıl etkilediğini araştırıyorlar. Sugaya ve Yonetani, Alzheimer ve Parkinson gibi nörodejeneratif hastalıkları olan kişilerin müziğe nasıl olumlu tepki verdiğini yaptıkları çalışmalarla bize anlatıyorlar. Sugaya, “Genellikle geç aşamalarda Alzheimer hastaları tepkisizdir” diyor. “Fakat en sevdikleri müziği çalan kulaklıkları taktığınızda gözleri parlıyor. Hareket etmeye ve bazen şarkı söylemeye başlarlar. Müziği kapattıktan sonra bile etkisi belki 10 dakika kadar sürüyor.”* Hatta bu durumun, ‘beynin birçok farklı bölümünün aydınlandığı’ bir MRI’da gözle görülebileceğini söylüyor.
*Kaynakça: The Magazine of the University of Central California
Kısaca müzik;
Sizi daha iyi bir iletişimci yapar.
Sizi daha güçlü yapar.
Zamanı daha efektif kullanmayı öğretir.
Kaygılarınızı azaltır, hatta yok eder.
Bağışıklık sisteminizi güçlendirir.
Beyin hasarının onarılmasına yardımcı olur.
Size zekânızı doğru kullanmayı öğretir.
Anılarınızı harekete geçirir.
ENSTRÜMAN ÇALMAK
Çok eski çağlardan beri müzik enstrümanlarının tedavi edici etkisi bilinmiş, bu konu kadim bilgilerden başlayarak günümüze kadar taşınmıştır. Günümüzde de bilimsel otoritelerin birçoğu bu bilgiyi doğrulamaktadır. Bazı enstrümanlardan gelen seslerin etkisinin insan vücudu ve zihni için tedavi edici olduğu söylenmektedir. Örneğin vurmalı çalgılar, kendilerini titreşimlerinin sürüklemesine izin verenlere beklenmedik erdemler sunuyor. İçimizde gizli kalmış heyecan, kaygı, endişe, korku ve öfkenin sağaltımına yardımcı oluyor. Bu duyguların sevgiye dönüşerek bir tür ılımlı ve müzikal bir şekilde dışa vurumu gibi... Size bugüne kadar belki de hiç duymadığınız ama üflemeli çalgıların atası olarak bilinen bir enstrümandan bahsedeceğim. Didgeridoo dünyanın en eski nefesli çalgısı olarak kabul edilir. Geçmişi 50.000 yıl öncesine dayanan bu enstrüman, orijinal olarak Kuzey Avustralya’daki Aborjinler tarafından çalınmıştır. Müzisyen Kan Chan Kin, didgeridooyu, “Ataların ve doğanın ruhlarıyla bağlantı kurmak için törenler sırasında çalınıyordu” diye açıklamaktadır. Ayrıca dairesel nefes almayı teşvik etmesi açısından sadece dinleyen için değil çalanlar için de faydalıdır. ‘Bir ses üretirken çalıyor ve aynı anda nefes alıyoruz.’ Çok fazla nefes almak enerjinin artmasına yardımcı olur. Mesela koşarken nefesimiz hızlanır. Ama üflemeli enstrüman çalarken hiçbir hareket yapmıyoruz gibi görünsek de aynen bu enerjiyi yayıyoruz. Benzer şekilde günümüzde çok daha kolay ulaşabileceğimiz ve çalabileceğimiz başka bir nefesli çalgı da flüttür. Flüt, dünyadaki mevcut en eski müzik enstrümanlarından biridir. Kuşların ve diğer hayvanların kemiklerinden yapılan flüt, mağaralarda ve diğer tarih öncesi alanlarda bulunmuştur. Günümüzde farklı malzemeler kullanılarak yapılan, türü farklı olan envaiçeşit flüt mevcuttur. Kızılderili kültüründe flüt, doğa ruhlarıyla iletişim kurmak için kullanılıyordu. Mesela ‘kuşlar gibi hayvanları somutlaştırmak için bu enstrümanı çaldık’ diye bir anlatım vardır. Bu anlatım flütün doğayla bizi yakınlaştıran bir enstrüman olduğunun altını çizer. Flüt sesi duyduğunuzda sizin de aklınıza doğanın sesi ve ihtişamı gelmiyor mu? Bugün bu yazıyı okuyan herkesin en ilgi duyduğu enstrüman için bir kursa yazılmasını diliyorum. Ve enstrüman çalmanın rahatlatıcı, şifalandırıcı etkisini deneyimlesin. Evinize en yakın kursları araştırıp bateri, piyano, flüt veya sevdiğiniz herhangi bir enstrüman için şimdi harekete geçme zamanı. Haydi o zaman tam da şimdi!
MÜZİK İLE MEDİTASYON
Müzik iyi bir bilişsel uyarıcıdır dedik.
- Davranış ve ruh halinin düzenlenmesinde olumlu etkileri olan dinleme yoluyla da, bir enstrüman çalma yoluyla da mutlu hissetmenize etkisi olacaktır.
– Uygulama yoluyla, şarkı söylemek veya bir enstrüman kullanmak, bilişsel mekanizmaları harekete geçirmeyi ve dikkat, konsantrasyon, muhakeme ile dil bakımından optimal düzeyde işleyişi sürdürmeyi mümkün kılar.
Şimdi gelelim müzikle ilgili hepimizin bilerek veya bilmeyerek sık sık yaptığı bir müzik meditasyonuna.
Uzun zaman öncesine ait bir anıyı hatırlayın.
Özellikle hatırlamaya çalıştığınız zaman diliminden tanıdık müziklere ulaşın. Ait olduğunuz jenerasyondaki gençlik döneminize ait müzikler buna yardımcı olabilir. Sonra vücudunuzu dinleyin. Çocuksu bir heyecanla kalbiniz çarpabilir, aklınıza bir anda anılar hem görsel hem duyumsal olarak gelebilir, hatta o zamana ait mekân veya kişilerin kokularını dahi duyumsayabilirsiniz. Oradaki sizi en mutlu eden an’a odaklanın ve orada kalın. Burnunuzdan derin nefesler alın ve verin. Gözlerinizi kapatarak o an’ın keyfini sürün. Müzik sona erip tekrar gözlerinizi açtığınızda, o en mutlu an’ı yine yaşamış kadar mutlu ve huzurlu olarak şimdiki zamana ‘merhaba’ diyeceksiniz. Şifa olsun! Sevgiyle.
SON BİR NOT
Bu yazı içeriğinde yer alan herhangi bir bilgi tanı ya da tedavi amacı taşımamaktadır. Verilen bilgiler hiçbir şekilde tanı ve tedavi amaçlı kullanılmamalıdır. Her türlü hastalık ve diğer tedavi gerektiren sorunlarınız için lütfen doktorunuza danışınız.
Paylaş