Ankara’nın müzik rotası

Bu yazımda bahsi geçen tüm konser salonlarını ve konser evlerini bizzat deneyimledim. Bu sebeple, önerilerimin hepsi gerçek kanaatlerimden oluşmaktadır.

MÜZİK RUHUN GIDASIDIR

“Müzik ruhun gıdasıdır.” Bu cümleyi hepimiz hayatımız boyunca birden fazla kez duymuş, hatta duymakla kalmamış, en derinden doğruluğunu hissetmişizdir. Peki müzik, neden “ruhun gıdası” olarak tanımlanır ve birçok dinleyici de bu duyguyu doğrular? Çünkü üzgün olduğumuzda bizi neşelendirir veya anılarımızı canlandırır, yaratıcılığımızı harekete geçirir, bize enerji verir ve stresli zamanlarda kendimizi daha sakin hissetmemizi sağlar.

Müziğin insan üzerindeki etkileri bu saydıklarımızla sınırlı mıdır? Elbette hayır. Mutluluk, belirli bir zamanda hayatımızda olup bitenlere bağlı olarak gelip geçen bir duygudur. Birçok kadim ve spiritüel öğretinin de bizi an’da kalmaya yönlendirmesi de bu yüzdendir zaten. Mutluluk an’da saklıdır ve geçici bir duygudur. Mutlu olmak için hangi yöntemlerden faydalanacağımızı ise biz seçeriz. Müzik de bu seçimlerden birisidir. Gelin mutlu olmak için neden müziği seçmeliyiz kısmına beraberce göz atalım.

MÜZİK MUTLULUK İÇİN REÇETEDİR

Müziğin insan üzerindeki etkilerine dair dünya genelinde yapılan araştırmalar çok fazladır. Bunlardan bir tanesi de Kanada’da bulunan McGill Üniversitesi’nin müzik dinleyen ve müzik dinlemekten mutluluk duyan ergenlerin beyinleri üzerinde yürüttüğü bir araştırmadır. Bu araştırma sonucunda da, müzik dinlemenin duygusal uyarılmayı artırdığı, nabız ve nefes alma hızınızı değiştirebildiği, vücutta endorfin salgılanmasını artırdığı (yani insanı mutlu ettiği) ve beyinde dopamin salınımına pozitif etkisi olduğu kanıtlanmıştır.

Çok eski çağlardan beri müziğin tedavi edici yönü şairler, yazarlar, filozoflar ve sanatçılar tarafından vurgulanmıştır. Örneğin: “Müzik. Ey acıların tatlı ve iyileştirici merhemi” demiş milattan önce yaşayan ünlü Romalı asker-şair Horatius. Jamaikalı efsane reggae sanatçısı Bob Marley ise, “Eğer insanların hayatına müzik ve sevgi aşılarsan onları tedavi edebilirsin” diyerek, müziğin iyileştirici gücüne atıfta bulunmuştur. Yazımın başından bu yana müziğin insan ruh ve beden sağlığı üzerindeki pozitif etkilerinden bahsettim ve “Hüzünlü bir müzik veya şarkı dinlediğimizde de bu dedikleriniz geçerli olur mu?” diye sorduğunuzu duyar gibiyim adeta. Cevabım şöyle: “Evet, olur.”

Bir şarkının uyandırdığı olumsuz duygular, geçmişimizden gelen sorunlarla yüzleşmemize veya bir terapi esnasında bize yardımcı olacak olayları hatırlamamıza yardımcı olabilir. Hüzünlü şarkılar dinlediğimizde kendimizi içine gömülmüş olduğumuz olumsuz duygulardan arındırmak için bir çığlık atarız veya ağlarız. Bu sağaltım seansından sonra rahatlarız ve moralimiz düzelir.

MÜZİK İLE ŞİFALANMA

Müzik terapisi, hastanın kişiselleştirilmiş hedeflerine ulaşmasına yardımcı olmak için müziği kullanan bir tedavi şeklidir. Bu kanıta dayalı yaklaşım, eğitimli bir müzik terapistinin rehberliğinde müzik dinlemek, üzerinde düşünmek ve müzik yaratmak gibi teknikleri içerir. Müzik terapiden faydalanmak için müzik geçmişine sahip olmak şart değildir. Çocuklardan yetişkinlere kadar her yaştan insan terapötik ihtiyaçları için bunun uygun olduğunu deneyimleyerek görebilir.

Müzik terapisi genellikle bire bir uygulanan bir yöntem olsa da, hastane veya huzurevi gibi grup ortamlarında da kullanılabilir. Danışanlarımla gerçekleştirdiğim spiritüel yaşam koçluğu çalışmalarında benim de çok kullandığım, Sanskritçe’den gelen “mantra” dediğimiz müzikler ve şarkılar ise frekansımızı değiştirerek, bulunduğumuzdan daha yüksek bir bilinç frekansına ulaşmamızda çok etkilidir. Müzikten faydalanarak frekansımızı yükseltmek, fiziksel acıyı yönetmemize de yardımcı olabilir. Çeşitli fiziksel ve psikolojik rahatsızlıkların tedavisinde müzik terapisinin etkisi kanıtlanmıştır. Hafıza problemi, uykusuzluk, depresyon, kaygı bozukluğu, anksiyete, stres yaşayan birçok danışanımda müzik terapisinin çok işe yaradığını rahatlıkla söyleyebilirim. Hatta danışanlarımın büyük kısmı, müzik terapisi sonrası müzikten hiç kopmamak için bir enstrüman çalmaya, dans okuluna gitmeye, beste yapmaya, amatör gruplarda şarkı söylemeye başladılar. Onlardaki bu pozitif değişimi görmenin ve her daim müzikle iç içe olacaklarını bilmenin beni de çok mutlu ettiğini söylemeliyim. Müzik terapisinden faydalanmak isterseniz @meditasyon_motivasyon Instagram adresimden bana ulaşmanız yeterli.

 MÜZİK SENİ ÇAĞIRIYOR

Kadim kentimiz Ankara, son yıllarda sayısı gittikçe artan birçok yeni nesil konser salonuna ve butik konser evine ev sahipliği yapmaktadır. Ankara’da, haftanın her günü farklı mekânlarda gerçekleşen en az 5-6 tane konser veya müzik etkinliği çeşitliliği mevcuttur. Bahar ve yaz aylarında, yeni yıl veya çeşitli ulusal bayramlara denk gelen zamanlarda bu sayı daha da artmaktadır. İflah olmaz bir müziksever olarak benim de bazen aynı güne denk gelen, birbirinden kıymetli etkinliklerden birini seçmek ve diğerini kaçıyor olmaktan dolayı hayıflandığım çok olmuştur. Seçenek ve çeşitliliğin bu denli çok olduğu kentimizde müzik dinlemek için nerelere gitmeli?

CSO ADA

1924 yılında Mustafa Kemal Atatürk’ün emriyle Ankara’ya taşınan Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası’nın 1826’da Muzikâ-i Hümâyûn ile başlayan 200 yıllık tarihini günümüze taşıyan CSO ADA’da 2 bin 23 kişilik CSO Ana Salonu, 500 kişilik Mavi Salon, 650 kişilik eski orkestra binası, 10 bin kişilik açık hava konser alanı bulunmaktadır. Başta mimarisi, teknolojik imkanları, akustik özellikleri ve yüksek dinleyici kapasitesiyle CSO ADA, hem görsel hem işlevsel anlamda Ankara’nın en gözde ve en sık ziyaret edilen etkinlik mekânlarından biridir.

Ben geçtiğimiz bir ay içerisinde CSO ADA’da dünyaca ünlü müzik topluluğu I Musici ve Il Pomo D’oro’yu dinleme fırsatı buldum. Her ikisi de, ama en çok da salonun büyüsü inanılmazdı. Eğer Ankara’da yaşıyor ve hala CSO ADA’yı deneyimlememişseniz, ilk konsere biletinizi şimdiden ayırtın ve müziğin kollarına kendinizi CSO ADA’da bırakın...

MOZARTHAUS

2013 yılındaki kuruluşundan bugüne gerçekleştirdiği 700’den fazla etkinlikle Türkiye’nin ilk butik konser evi Mozarthaus Sanat ve Konser Evi, piyanist Ilgın Salman ve piyanist Koray Okyay tarafından kurulmuştur. Türkiye’nin önemli klasik müzik mekânları arasında yer alan Mozarthaus Sanat ve Konser Evi, klasik müzik tarihinde köklü bir geçmişi olan “salon konseri” konseptini, 10 yıldır profesyonel çizgisinden ödün vermeden Ankaralı klasik müzikseverler ile buluşturmaktadır. İlhamını sanattan alan ve sanatla yaşatılan seçkin ve samimi bir mekanda, sahne ile aramdaki mesafenin kaybolduğu, müziği en yalın haliyle deneyimleyebileceğim alışılmışın dışında bir konser deneyimi için geçtiğimiz hafta Mozarthaus’daydım. Dinlediğim “Baroktan Romantiklere” adlı şan konserinde piyanoda Aylin Özuğur Yalınız, soprano Ceren Erenler ve bas bariton Anıl Güntekin harika bir performans sergilediler. Hiç bitmesin istedim. Mozarthaus deneyimini kendinize mutlaka yaşatmalısınız.

 HAFTANIN MEDİTASYONU

Evinizin en sevdiğiniz köşesinde oturun. Dünyaca ünlü kontrtenor Jakub Jozef Orlinski’nin seslendirdiği Eligabalo bestesi “Chi Scherza Con Amor” isimli şarkısını orta seviye volümde açın. Tamamen gevşediğinizi hissedene kadar, burnunuzdan 8’e kadar sayarak derin nefesler alıp yine burnunuzdan verin. Gözleriniz kapanmak isterse, izin verin kapansınlar. Şarkı bitene kadarki süre zarfında, en sevdiğiniz anları, yapmaktan keyif aldığınız bir aktiviteyi yaptığınızı veya en sevdiğiniz kişiyle birlikte olduğunuzu imgeleyin. İmgeleme yaparken bir yandan da içinizden kendinizi sevdiğinizi, kendinizle mutlu olduğunuzu tekrarlayın. Şarkı sona erince üç kez burnunuzdan nefes alıp vererek yavaşça kalkın. Kendinize mevsim meyveli bir smoothie hazırlayın ve için. Şifa olsun! Sevgiyle.