Serdar Turgut: Zorunlu bir açıklama

Serdar TURGUT
Haberin Devamı

GEÇTİĞİMİZ haziran ayı başında değerli meslektaşım Cüneyt Ülsever beni telefonla aradı ve Kanal 7'de yapmakta olduğu programa katılmamı istedi.

O aralar ben IMF-Türkiye'deki ekonomik durum-gelir dağılımı konularında bir dizi yazı yazmaktaydım ve programın konusu da bu olacaktı.

Geç saatlerde yayınlanmasına rağmen konuları ele alış biçimi nedeniyle zevkle izlediğim bu programa gönül rahatlığıyla katılmayı kabul ettim.

Hele bir de Osman Ulagay gibi her yazısından bir şeyler öğrendiğim bir düşünce insanın da programın diğer konuğu olacağını öğrenince keyfim daha da arttı.

* * *

Şimdi durum nedir bilemiyorum ama Cüneyt Ülsever'in gece geç saatte yayınlanan programı o zamanlarda bir hafta önceden banda kaydediliyordu.

Akşamüstü saatlerinde buluştuk ve bir saat boyunca konuları derinliğine tartıştık.

Bir hafta sonra program sabaha karşı 12.40 civarında yayınlandı.

Birkaç gün sonra görüşlerine her zaman değer verdiğim Sayın Uğur Dündar beni aradı. Programı o da izlemiş. Çok beğendiğini söyledi ve her gazetecinin duyduğu zaman hoşuna gidecek birkaç cümle de söyledi bana.

Bu arada programın bandını Kanal 7'deki arkadaşlar da zahmet edip göndermişlerdi eve.

Bir kez daha izledim programı.

* * *

Bunun üzerine Kanal 7'ye telefon açmaya karar verdim. O güne kadar hiç konuşmadığım ve tanışmadığım Ahmet Hakan'ı aradım.

Birkaç nezaket cümlesinden sonra, Cüneyt Ülsever'in programını izleyip izlemediğini sordum. Yanılmıyorsam o da daha sonra banttan izlediğini söyledi.

Ben bunun çok yararlı, ülke gerçeklerini gerçekten irdeleyen bir tartışma olduğunu, eğer mümkünse bunu tekrar daha uygun bir saatte yayınlasalar, belki bir tartışmaya daha geniş bir katkı sağlanabileceğini söyledim.

O da bunun mümkün olmadığını, kanal yönetiminin program tekrarına pek hoş gözle bakmadığını söyledi.

Ancak bu mümkün olmamakla birlikte belki bu konuda ilerde bir şeyler yapabileceğimizi de belirtti.

Ben de memnuniyetle dedim.

* * *

Aynı gün akşamüstü Ahmet Hakan beni aradı.

Haber değerlendirmesi toplantısında konuyu arkadaşlarıyla konuştuğunu, ilerde bu konuda detaylı bir program düzenlemeyi düşündüklerini, arkadaşlarının beni bu konuda arayacağını söyledi.

İlke olarak zaten olur demiş olduğum için buna da memnuniyetle dedim.

Bundan bir süre sonra yine bir akşamüstü Kanal 7'den aradılar. O akşamki ana haber bülteninde yer almamı istiyorlardı.

Kabul etim. Saat 20.00'de başlayan haber bülteninde beni takriben 20.35'te stüdyoya aldılar ve hatırladığım kadarıyla 2 dakika kadar benim ekonomi yazılarım üzerine konuştuk.

Ahmet Hakan o konuşmayı ilerde bu konuyu daha detaylı ele alacakları anonsuyla bitirdi.

İşte o anons iki hafta sonra düzenlenen ve yine Ahmet Hakan'ın sunduğu ‘‘İskele-Sancak’’ programının habercisi olmuştu. O programa ben, Soli Özel ve Bülent Tanla katıldık ve meseleyi 3 saate yakın tartıştık.

Bunun üzerine Ahmet Hakan beni birkaç gün sonra yine aradı ve ‘‘İskele Sancak’’ programına tekrar davet etti. Bu kez sendika temsilcileri ve vatandaşların da katıldığı bir meydan toplantısında meseleyi tartıştık.

* * *

Dün Milliyet Gazetesi'nin birinci sayfasında ‘Kanal 7’ye Sürpriz Alo' başlığı altında şu haber spotu yer aldı: ‘‘Ahmet H. Çoşkun açıkladı: Serdar Turgut beni aradı. ‘Öteki Türkiye tartışmasını TV'ye taşımak istiyorum. Bu ancak sizin kanalda olabilirdi' dedi.’’

19’uncu sayfada yer alan Ahmet Tulgar'ın Ahmet Çoşkun ile yapmış olduğu mülakatın benimle ilgili ‘Serdar Turgut bizi tercih etti’ başlığıyla verilen bölümü aynen şöyleydi:

‘‘Serdar Turgut meselesi şöyle oldu. Beni Serdar Turgut aradı, o köşe yazılarını ben çok takip etmemiştim. Dedi ki ‘Ben' dedi ‘bir tartışma başlatmak istiyorum Hürriyet gazetesinde dedi, işte ‘altı tane yazı yazdım' dedi, tarihlerini verdi. ‘Bir okuyun' dedi ve ‘Bir televizyonda bunu dile getirmek istiyorum' dedi. Serdar Turgut o güne kadar hiç televizyona çıkmamıştı, bu yönüyle ilginç buldum bir yayıncı olarak. İkincisi beni bu şekilde araması ve şöyle bir şey de dedi: ‘Bu tartışmayı ancak sizin kanalınızda doğru dürüst yapabileceğime inanıyorum' dedi. Bunu doğrusu hoş buldum, bir program yaptık, sonra ikincisini yaptık.’’

Evet olay Ahmet Hakan Coşkun tarafından böyle anlatılmış.

Olayı Ahmet Hakan Bey'in anlatış biçimi ve bunu Milliyet'in birinci sayfadan aktarış tercihi benimle ilgili yanlış anlamalara yol açabileceği için bu açıklamayı yapmak zorunda kaldım.

(Yarın: Bu işler neden böyle oluyor?)

Yazarın Tüm Yazıları