Serdar Turgut: Zekeriya'nın çantası






Serdar TURGUT
Haberin Devamı

MEMLEKETTE son zamanlarda ön plana çıkan bir tür insan tipine katiyen ısınamadım.

Var olan ahlaksızlık ortamında dürüst insan prototipi olarak kendilerini sunan insanlar bunlar.

Her fırsat düştüğünde kendilerinin ne kadar dürüst, ne kadar düzgün ve ahlaklı olduğunu hatırlatıyorlar size.

Kendileri bu kadar dürüst ve düzgün olunca da iser istemez onlar dışında kalanların pek de doğru olmadığı ima ediliyor her ağızlarını açtıklarında.

Dinleyeni son derece yoran bir söylemleri var açıkçası.

Bazen de ‘‘Bu kadar dürüstlerse, düzgünlerse neden bunu sürekli söylemek, anlatmak, hatırlatmak ihtiyacını hissediyorlar ki’’ diye düşünmeden edemiyorsunuz.

***

Bu söylemi en çok uygulayanlardan bir tanesi İçişleri Bakanı Sadettin Tantan.

Gerçi ben onun konuşmalarının yüzde 80'ini anlamıyorum.

Anlamama nedenim sadece bir üslup meselesi de değil.

Üstü kapalı konuşmayı pek seviyor Sadettin Tantan.

Onun dediklerini yüzde 100 anlamak sadece derin devletin en üst düzey yöneticileri için mümkün olsa gerek.

İmalarda bulunuyor, tehditler savuruyor, kızıyor, bağırıyor. Birtakım bağlantılardan bahsediyor.

Net bir şey söylemiyor nedense hiçbir zaman.

İnsan onu dinlerken ‘‘Eeee ne biliyorsan açıkça söyle, bilmiyorsan konuşma be adam’’ diye ona seslenme ihtiyacı duyuyor hep.

Üslubu da ilginç olmaya başladı Tantan'ın. TBMM'de bir milletvekili var hani, Nutuk'u Atatürk gibi okuyor her fırsatta.

İşte onun gibi konuşuyor Tantan. Heyecan içinde nutuklar atıyor ve siz dediklerini zaten katiyen anlamadığınız için bu kez de endişelenmeye başlıyorsunuz acaba bir şey mi atladım diye.

Sayın Tantan'a naçizane bir tavsiyem olacak. Bilmiyorsan konuşma, biliyorsan da bize fazla anlatma, çöz meseleyi.

Sana bu iş için maaş veriliyor, sorunları çöz diye oturuyorsun o makamda, hiç durmadan anlaşılması mümkün olmayan bir biçimde konuş diye değil.

***

Aynı ekolden ikinci kişi de Zekeriya Temizel. Onun da ne kadar dürüst ve düzgün insan olduğunu duymaktan içime fenalık geldi.

İstifa ettiği gün televizyon kanallarında bir görüntü yayınlandı, onu aklımdan çıkarmam mümkün değil.

Zekeriya Bey makam arabasıyla Başbakanlığa geliyor.

Arabadan iniyor. Bu arada yan taraftan bir adam koşarak gelip çantasını ona veriyor.

Şimdi ne var bunda diyeceksiniz.

Ben, arabadan inerken kendi çantasını elinde taşımayan hiçbir devlet görevlisine güvenmem.

Bu küçücük çantayı başka bir görevliye taşıtan bir devlet görevlisinin ise en azından psikolojk problemleri olduğunu düşünürüm.

Örneğin o çanta taşıtma işinde bir tür örtülü ‘önemli adam olduğunu gösterme’ içgüdüsü olduğunu bilirim.

Sanıyorum ki Zekeriya Temizel bu toplumun kendisinin ne kadar önemli bir insan olduğunu bir türlü anlayamadığını düşünüyor.

Son günlerde verdiği demeçler, istifa nedeni olarak etrafa anlattığı bence tamamen geçersiz olan Kemal Derviş'e bağlanmayı içine sindiremediği gibi laflar önemli bir psikolojik tepki ile karşı karşıya kaldığımızın delili bence. Aynı ekolden olan bu iki arkadaşın temelde dürüst olduklarına şüphe duymamız için bir neden yok.

Ancak şunu da bilmeliler ki davranışlarıyla kendi koymuş oldukları güzel amaçları bile zedeleme noktasına geldiler.

Bu tür insan tipi aynı zamanda kızgın, sinirli de olur. Tahmin ediyorum bu sinirleri nedeniyle güzel bir şey yaratayım derken bir çuval dolusu inciri berbat etmeye başladıklarının da farkında değiller. Umarım biraz sakinleşirler de ülkeye faydalı olmayı sürdürebilirler.

Yazarın Tüm Yazıları