Serdar Turgut: You've come a long way, Baby!

Serdar TURGUT
Haberin Devamı

YAZININ başlığını büyük ihtimalle yabancı dergileri karıştırırken görmüşsünüzdür. Reklam tarihinin en başarılı sloganlarından bir tanesi olan ve ‘‘Büyük yol kat ederek bugünlere geldin, bebeğim’’ olarak çevrilebilecek bu slogan reklamlara ilk konduğu günlerde feminist hareketin artan gücünü satış amacıyla kullanmaya yönelikti.

Kadınlara ‘hitap eden’ sigara olarak ortaya çıkan Virginia Slims bu sloganı popüler kültürün bir parçası haline getirmeyi başardı.

Slogan ilk başta Amerika'da çok tuttu. Güçlü kadın imajını, sigarasız oluşturmanın ‘imkansız’ olduğu ideolojisi yaygınlaştırıldı ve amaca ulaşıldı.

1970'li yıllardan başlayarak Amerika'da sigara içen genç kadınların sayısı müthiş bir hızla artmaya başladı.

* * *

Amerika 1980'li yılların sonu ile 1990'lı yılların başında ‘sağlıklı yaşamı’ keşfetti.

Sigara aleyhine başlayan büyük kampanya ve sigarayı içenlerin sağlıkları bozulunca sigara şireketlerini dava etmeleri gibi sadece Amerika'da olabilecek bir abukluk sonucunda, şirketler mal satış stratejilerini baştan aşağıya yeniden düşünmeye başladılar.

İki türlü hedef konuldu stratejik planlara. Öncelikle doyma noktasına gelen Amerika pazarı dışında satış imkánları araştırılacaktı.

Ağırlık gelişmekte olan ülkelere tanınacak, ancak özellikle bu ülkelerde de genç kadın nüfus öncelikli ‘potansiyel müşteri’ olarak tanımlanacaktı.

Avrupa'da yapılan kampanyalar, özellikle kadınların sigara içmek ile modern olmak arasında paralellik kuran kampanyalardan çok daha etkilenip, kararlar almaya başladıklarını gösteriyordu.

Şimdi aynı çalışma ‘gelişmekte olan’ diye tanımlanan ülkelerde genç ve orta yaşlı kadın nüfus üzerine yoğunlaştırılacaktı.

* * *

Üç hafta kadar önce Chigago'da 11'incisi düzenlenen World Conference on Tobacco Or Health adlı toplantıda ortaya konulan rakamlar kadınların potansiyel sigara tüketicileri olarak ne kadar da önemli bir grup oluşturduğunu ortaya koyuyor.

Bugün dünyada 1 milyar adet sigara tüketicisi olduğu tahmin ediliyor.

Halen bunun sadece yüzde 12'si kadınlardan oluşuyor. Tahminen dünya ölçeğinde 236 milyon kadın sigara içicisi var.

Ve şimdi gelelim neden kadınların ve özellikle gelişmekte olan ülkelerde kadınların sigara şirketlerinin esas hedefi haline geldiğine.

Yapılan tahminlere göre 2025 yılında dünyada kadın sigara tüketicisi sayısı üç misli artarak takriben 600 milyon civarına yaklaşacak.

Ve bu rakamın yüzde 80'ini de gelişmekte olan ülkelerdeki kadınlar oluşturacak.

Bu da şaşırtıcı değil çünkü gelişmekte olan ülkelerde erkek sigara tüketicisi miktarı zaten son on yılda büyük hızla arttı. Piyasanın bu bölümü neredeyse doyma noktasına ulaştı. Gelişmiş ülkelerde erkek sigara tüketicilerinin erkek nüfus içinde oranı yüzde 33'e düşerken, gelişmekte olan ülkelerde ise bu oran yüzde 59'a yükseldi.

1970'lerde yukarda bahsetmiş olduğum reklam kampanyalarının da verdiği gazla kadınlarda bu oran yüzde 33'e ulaşmışken, şimdilerde bu oran yüzde 23'e düştü ve eğilim de ivmesi hızla artan düşüş düzeyinde.

Bu durumda sigara şirketlerinin satışlarını artırmak için ellerinde tek koz gelişmekte olan ülkelerdeki kadınlar kalıyor. Bu ülkelerde sigara içen kadın oranı kadın nüfus içinde yüzde 9. Yani burada büyük bir müşteri potansiyeli de var.

* * *

Türkiye gibi modernleşme sürecinde olan ve televizyonda izlenen yaşamların taklit edilme eğiliminin yüksek olduğu bir ülkede doğal olarak kadınlar sigara şirketlerinin ilk hedefi olacak önümüzdeki yıllarda.

Yani anlayacağınız dünyada açılacak kampanyadan Türkiye de nasibini fazlasıyla alacak.

Türkiye'de zaten sigara içilmesi oranı korkunç düzeyde.

Milli Gençlik Vakfı Tanıtma Komisyonu tarafından hazırlanan bir rapora göre Türkiye'de nüfusun yüzde 43.6'sı yani 28 milyon küsur insan sigara içici. Erkeklerde oran yüzde 63, kadınlarda oran ise yüzde 25.

Görüldüğü gibi hem erkeklerde hem de kadınlarda dünya ortalamasının çok üstünde bir sigara içici nüfusa sahibiz.

Ve şimdi şirketler kadın nüfusa yönelik reklamlarını ve teşviklerini artıracaklar. Bu kaçınılmaz çünkü örneğin bir Philip Morris'in Amerika pazarı kárları son 10 yılda sadece yüzde 16 artış gösterirken aynı şirketin uluslararası kárı yüzde 256 artmış durumda.

Yani burada büyük paralardan bahsediyoruz.

* * *

Kimseye nasıl yaşayacağını, ne yeyip içeceğini öğretecek değilim. Ancak gelişmekte olan ülkeler sürekli sağlıklı bir nüfus oluşturmaya çabalarken, sağlıksız nüfus oluşturma çabalarını bizim gibi ülkelere kaydırmaları emperyalizmin en çarpıcı uygulamalarından bir tanesidir. Buna duyarlı olup, kamuoyunu oynanan oyundan ben haberdar edeyim de sonuçta yine isteyen istediğini içsin, yesin.

Yazarın Tüm Yazıları