Paylaş
New York Knicks basket takımı ile Türk demokrasisi arasında büyük benzerlikler var.
Her ikisi de kendilerini seven insanları her defasında düş kırıklığına uğratmayı pek bir güzel beceriyorlar.
Bu Knicks yıllardır Amerikan basket liginde finali oynar.
Her defasında da son anda şampiyonluğu elden kaçırır.
Haydi bundan önce finalde rakibi yıllarca üst üste Chicago Bulls olmuştu, bu nedenle yenilgileri anlamamız biraz kolaydı
Michael Jordan'ın bulunduğu bir takımı yenmek kolay değil.
Çünkü adam bizim basket milli takımımızın Litvanya'ya attığı toplam sayı kadar sayıyı neredeyse tek başına yapıyor.
Biz Knicks taraftarları her yıl bir mucize olsun diye dua ederdik eskiden.
Michael Jordan ölsün veya en azından kolu kopsun diye beddua ettiğimiz de olmuştur, şimdi utanmakla birlikte açıkça söylüyorum bunu.
Ve istisnasız her yıl Knicks sürüne sürüne, türlü belaları aşa aşa finale gelir. Hatta 7 maçlık final raundunun bir iki maçını da kazanır.
Ama sonunda şampiyonluk hep elden gider. Knicks bir türlü birinci olamaz.
Bu yıl Chicago Bulls yoktu etrafta. Bu kez şampiyon olacağız mutlaka dedik ama yine olmadı.
Yine düş kırıklığı içindeyiz!
***
Türk demokrasisi de sürünüyor yıllardır.
Türlü belaları atlatıyor.
Tam diyoruz ki ‘‘Oh be düzlüğe çıktık nihayet’’...
Tam diyoruz ki ‘‘Türkiye'de artık dört dörtlük bir demokrasi olacak'...
Olmuyor.
Son anda bir şeyler mutlaka ters gidiyor.
Ve biz tam ‘‘İşte artık önümüzü görüyoruz, gelecek aydınlık’’ derken ve hatta modernleşme yolunda Knicks'in final raundunda yaptığı gibi birkaç önemli zafer de kazanmışken...
Bakmışız ki yine geri gitmeye başlamışız. Beklediğimiz siyasi zafer bir türlü gelemiyor.
Türk demokrasisi hiçbir zaman, sonuca ne kadar yaklaşmış olursa olsun, ‘‘Ben de şampiyonum’’ diye bağıramıyor.
***
Knicks taraftarları artık tamamen kötümser insanlar oldular.
Her yıl aynı senaryo tekrarlandığından, kimsenin şampiyonluğun bir gün kazanılacağından umudu kalmadı artık.
Bu nedenle de şampiyonluğun kaybedildiğinin ertesi gün çıkan New York Post Gazetesi ‘‘Knicks'ler 2 bin yılında şampiyon olacak’’ gibi absürd bir başlıkla çıktı.
Bizim siyasilerin ‘‘Bu yılı kaybettik, önümüzdeki yıl işler iyi gidecek, inanın bize’’ demeleri gibi bir şey bu.
Sizleri bilemem. Herkesin kişisel tarihi farklıdır ama ben şahsen 1970 yılından beri Türkiye'de şöyle içimden ‘Ohhh' çekerek, severek kucaklayacağım bir demokratik ortam pek bulamadım.
Haksızlık yapmayayım, tabii ki her an umutsuz değildim. Zaman zaman Türkiye'nin artık gerçekten düzeldiği yolunda inancım da kabardı.
Bu biraz yine Knicks'in final raundundaki durumuna benziyor.
Chicago ile 7 serilik final raundu başlar.
Bir de bakarsınız ki Knicks iki maç üst üste Bulls'u fena halde tepeler.
İnanılmaz mutlu olursunuz. Heyecanlanırsınız. Bu yıl artık iş tamam, biz şampiyonuz dersiniz.
Sonra Bulls bir biner üzerimize ve şampiyonluğu 4-2 kazanıverir.
Türkiye'de de öyle oluyor işte umutlarımın kabardığı zamanlar. İstisnasız her zaman yine mutsuzluk başlıyor.
***
İnsan ders alır değil mi olan bitenden?
Yani artık üzülmemesi gerekir değil mi bir türlü başarıyı tadamamaktan?
Hayır öyle olmuyor işte ne yazık ki.
Her başarısızlık bir öncekinden çok daha acı koyuyor insana.
Yaşın ilerlemesiyle ilgili bir şey bu.
20 yaşında Türkiye'nin bir gün dört dörtlük bir demokrasi olabileceğine olan inancı sürdürmek kolay.
Yaş 44 olunca bu iş o kadar kolay değil. Üstelik arada geçen 24 yıl içinde siyasi anlamda olumluya giden tek bir şey de olmamışsa inancı taze tutmak daha da zor.
Bu arada Post Gazetesi ne derse desin ben Knicks'in de ikincilikten kurtulamayacağını, onun da şampiyonluğunu görmemin kolay olmayacağını düşünüyorum.
***
Hem Knicks'de hem de Türkiye'de bir lider sorunu var.
Jeff Van Gundy bir türlü karizmatik bir antrenör olamadı.
Teknik bilgisinin de iyi olduğunu tahmin etmiyorum.
Buna rağmen şans onun yüzüne güldü ve yardımcısı olduğu antrenör takımın başından ayrılınca o takımın lideri oldu.
Artık kolay kolay takımı onun elinden alamazlar.
Bu iş böyledir, lider oluncaya kadar adamın hiçbir değeri yoktur, birden bakarsınız lider olur, ortalıkta esip kavurmaya başlar.
Takımını hep ikinci yapsa da o artık bir vazgeçilmez kişidir.
***
New York Knicks ve Türk demokrasisi. Beni durmadan üzen ama kalbimi bir türlü koparamadığım iki takıntım.
İşin kötüsü Knicks yakında şampiyonluğu alırsa bu kez tek takıntım kalacak ortada.
O kez de durumum daha vahimleşecek, çünkü göründüğü kadarıyla ikincisinin şampiyonluğu ele geçirme hedefi bile pek kalmamış gibi ortada.
***
Önemli not:
Hürriyet üst yönetimine teşekkür:
Bunca umutsuzluğumun arasında hiç olmazsa pazar günleri kendime keyifler yaratarak mutlu olmaya çalışıyordum.
Düne kadar bunu az çok başarabiliyordum.
Dün bizim gazetede Kenan Evren'in görüşlerini manşet yaparak bütün pazarımı mahvetmeniz beni yine pek duygulandırdı.
Size bu nedenle teşekkür eder, saygılar sunarım.
Paylaş